Şehid için idam!

Merve Kavakçı

15 Temmuz FETÖ darbe girişimi bu ülkede 249 vatandaşımızın hayatını aldı. 249 şehidle beraber en azından en en en azından aynı sayıda ailenin hayatı ebediyen değişti. Bir anne yok oldu, bir baba sabah kalkmadı, bir kardeş okula gitmedi, bir dede torununun başını sıvazlayamadı. Bir anneanne yok artık. Duası yok, sımsıcak sesi yok, mis gibi kokusu yok. Acı çağ çağ büyüdü, gözyaşı nehir nehir içlerine aktı. Ülkemiz ebediyen değişti. Dostumuz düşmanımız ne anlamda dost, düşmanın nesi düşman milletimiz idrak etti. Şimdi adalet zamanı. Adalet ki huzurun, güvenin, ertesi güne umutla bakabilmenin olmazsa olmazı. Şimdi birileri 15 Temmuz’u hafifletircesine adalete engel olmaya çalışıyor. Hayır, bunu açıktan açığa yapmıyorlar. Bilakis, çok daha tehlikeli olan sinsice yollarla yapıyor. Kâh Erdoğan alerjilerini mazeret olarak kullanıyorlar, kâh OHAL eleştirisinin arkasına gizleniyorlar. Kâh referanduma sığınıyorlar kâh AK Parti düşmanlığına. Ama hepsinin ortak tarafı konuyu sulandırmak, 15 Temmuz’un zihinlerimizdeki taptaze duran hatırasını git gide sulandırmak, olmadıysa çevirmek olmasa da, flulaştırmak, manipüle etmek.

Şimdi bir bir iddianameler bizimle paylaşılıyor, o kara gün ve gecesine ait somut bilgiler bir bir gün yüzüne çıkıyor. Adalet terazisi kuruluyor, davalar bir bir başlıyor. Şehidlerimizin ailelerinden idam talepleri geliyor. Resul Kaptancı’nın annesi acımı ancak idam hafifletir diye ağlıyor. İsmail Kefal’in annesi de farklı değil. Oğlunu ondan alanların idamını istiyor. Batuhan Ergin’in annesi de keza. Marmaris’te hainlerce öldürülen Nedip Cengiz Eker’in anne ve babası da idam deyip adaletin yolunu gözleyenlerden. Ailelerin bu taleplerinin karşılık bulması adaletin tesisi için ön şart. Bu talebi dillendiren aileler için idamın tekrar kanunlaştırılması gerekir. Yok, eğer aileler bizim idam talebimiz yok diyorlarsa müebbet hapis ve diğer cezalandırma yolları üzerinden adalet tesis edilir. Ama her koşul altında idam bir opsiyon olarak masada bulunmalı. Batı öyle istiyor, doğu şöyle demiyor, kuzeyde o var, güneyde bu yok diye değil, şehid ailesi istiyor diye olmalı. Avrupa Birliği’nin insancıl olmayan sözde insancıl duruşu için değil, kendi milletimiz için masada olmalı.

Kendi işlerine gelince darbeleri darbe, saldırıları saldırı, teröristleri terörist, ifade özgürlüğü, eşitlik hepsi onlarındır. Okkalı bir amma’dan sonra masayı çevirip bizim güvenliğimiz, bizim haklarımız, bizim darbemiz derseniz hemen değerleri değişiverir. Türkiye’nin terör listesindeki şahsi sefaretinde saklayarak koruyup kollayan Almanya da, bakanlarımızın konuşmasına müsaade etmemekte Almanya’yı örnek alan Avusturya, Hollanda ve İsviçre de önce “kendi” halkım demektedir.

Onlar böyle yaparken bizim kendi halkımızı öncelemekten ve dahi sadece ve sadece kendi halkımızı düşünmekten başka daha tabii ne olabilir ki! Yeter ki acılar soğusun, yeter ki adalet idrak edilsin..

yeniakit