Sabatay Sevi’den Siyonizme..

Abdurrahman Dilipak

Bugünkü Evanjelizmin ve Siyonizmin temelinde yatan inancın kaynağında “Dönme” denilen kripto Yahudiler vardır. Ve bu inancın ilk merkezi İzmir, 2’ncisi ise Selanik’tir.

İlginçtir, Mustafa Kemal’in okuduğu Şimon Zwi (Şemsi Efendi) mektebi, Abdülhamid’in evinde mecburi iskana tabi tutulduğu Yahudi işadamı Alatini Efendi’nin sahibi olduğu bir Kabbala mektebidir.

Süleyman Mabedi (Bet Amikdaş / Kutsiyet Evi), Yeruşalim’de iki kez inşa edilmiş ve yıkılmış olan Tapınak 1. Bet Amikdaş, Kral Süleyman tarafından Masonluğun atası sayılan Hiram Ustaya inşa ettirilmiştir. Bakın Hristiyanlığın, Katolikliğin doğum yeri Kudüs ya da Şam değil. Hatay’dır. Hristiyanlık kendini Hz. İsa’ya nisbet etse de, asıl kurucu Hz. İsa’dan 50 yıl sonra Hatay’da, Tarsuslu bir Yahudi olan Saul tarafından kurulmuştur.

“Saul” daha sonra “Pavlus” adını aldı. (Doğumu: MS 5 Tarsus - Ölümü: 67 Roma) ya da Tarsuslu Pavlus. Bu kişi “Elçisel kiliseler”in kurucusu idi. Bu hareket daha sonra Roma üzerinden Katolizme dönüşecektir. İlk Hristiyan misyonerdir.. MS 1. Yüzyılda yaşayan Saul, Tarsus kökenli, Roma vatandaşı, Ferisi Yahudilerindendi. Matta, Markos ve Yuhanna İncil’lerine göre Luka’nın kaleme aldığı İncil’de daha fazla ve daha önemli bir yere sahiptir. 

İncil’deki “14 mektup”tan meydana gelen, “Pavlus’un mektupları” olarak da bilinen bölümler kendisi tarafından kaleme alınmıştır. Yani bugünkü İncillerdeki ifadeler Hz. İsa’ya gelen vahiyler dışında, bizde “Hadis” olarak bilinen açıklamalar, Hz. İsa aynı zamanda Rab olarak kabul edildiği için “Ayet” olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca Havarilerin sözleri ve Saul’un Hz. İsa ile ilgili rivayetleri de İncil’e dahil edilmiştir.

Yani Katolikliğin doğum yeri, Ortodoksluğun merkezi, İseviliğin ilk devleti, Hristiyanlığın ilk kilisesi, Kıyamet kiliseleri, Hz. Meryem’in vefat yeri bu ülkedir. 4 İncil İznik’te kabul edilmiş. Diğer İnciller Mudanya’da muhafaza altına alınmış. Ama bizde Ortodoksluk konusunda ciddi bir çalışma bile yok. Bu konu ile ilgili arşivlerimizin ne olduğunu bile bilmiyoruz. Hatta, Protestanlığın şekillenmesinde Osmanlı etkisinin de ciddi bir şekilde incelenmesi gerek.

Bana kalırsa bu dini kurumlar anayasal statüde özerk olması gerekir. Bizim tarihimizde resmi muhatap Hz. Ömer ve Fatih Sultan Mehmed’dir. Tanzimat kafası, İttihatçı kafası, tek parti zihniyeti ile bu işin içinden çıkamayız.

31 Mart’ta ne oldu onu iyi bilmemiz gerek. Asıl kırılma noktası orası. Sultan 2. Abdülhamid fetva ile 32 yıl 7 ay 13 gün süren yönetiminde kendisine 7 kez sadrazamlık yapmış olan Said Paşa’nın başkanlığındaki meclis tarafından görevden alındı ve yerine veliaht Reşat Efendi’nin 5. Mehmed unvanıyla Osmanlı tahtına çıkarılmasına karar verildi. Abdülhamid ise Selanik’e sürgün edildi ve Yahudi işadamı Alatini Efendi’nin evinde mecburi iskana tabi tutuldu. 27-28 Nisan 1909 tarihinde salıyı çarşambaya bağlayan gece sultan gece geç vakit Sirkeci’den trende hazırlanan özel bir vagonla Selanik’e gönderildi. Abdülhamid yaklaşık üç buçuk yıl sürecek “Sürgün Hayatı”nı Selanik’teki “Alatini Köşkü’nde” geçirir. Siyonizmin ilk zaferi budur.

Sabatay Sevi 17. Yüzyılda 1 Ağustos 1626’da İzmir Agora’da doğdu. 22 yaşında Mesihlik iddiasında bulundu. Yahudilerin beklenen Meşiahının kendisi olduğunu söylüyordu. Dünyayı kötülüklerden arındıracağını iddia ediyordu, Yahudileri mukaddes Kudüs’e götürecek, orada tapınağı yeniden inşa edeceğini söylüyordu. 17 Eylül 1676’da, Ülgün Karadağ’da öldü. Sevi İzmir’den sonra İstanbul’a gitti. 1650 yılında burada Abraham Vaçini / Abraham ha-Yakini adlı bir hahamla tanıştı. Bu kişi ‘Mezamiri Süleyman’ın Tefsiri’ adında Sevi’ye mesih olduğunu gösteren, Kabbalacı bir kehanet belgesi verdi. 30 Haziran 1666’da Sabatay İstanbul’a hareket etmek üzere yola çıksa da yolculuğunun sonunda yakalandı ve hapsedildi. Daha sonra sahte bir ihtida töreni ile kurtuldu.

1. Siyonist Kongre 29 Ağustos 1897 yılında Basel’de Avusturyalı Yahudi bir gazeteci olan Theodor Herzl liderliğinde, yaklaşık 200 delegenin katılımı ile toplandı ve Dünya Siyonist Teşkilâtı kuruldu. Herzl, 1896’da yazdığı Judenstaat / Yahudi Devleti isimli bir kitapta Siyonizmin kuruluşundan söz ediyordu.. 

İlk mabed M.Ö 832 yılında inşa edildi ve Babil kralı Nebukadnezar tarafından M.Ö 422’de yıkıldı. 2. Tapınak Bet Amikdaş M.Ö 352 yılında cemaat lideri Zerubavel, peygamberler Ezra ve Nehemya tarafından inşa edildi ve Romalılar tarafından M.S 70 General Titus komutasındaki Roma askerleri tarafından 70 yılında yıkıldı. Maşiah geldiği zaman 3. ve son Tapınak Bet Amikdaş, “Tarihin sonu”na kadar kalmak üzere yeniden inşa edilecektir. Evanjelikler bu inançla “Tanrıyı kıyamete zorlamak” için “Yüzyılın Projesi”ni hayata geçirmeye çalışıyor. “Kral” Süleyman’ın Tapınağını ilk Sabetay Sevi inşa etmek istemişti. Onlara göre, Hz. Davud ve Hz. Süleyman birer peygamber değil, dindar krallardı. Tapınak bu anlamda hem Yahudiliğin kuruluş ve kurtuluşunu, hem de İsrail krallığının sembolü olarak görülmektedir.
Sevi bir konuşmasında şöyle der: “Ben, Yaakov’un Tanrısı’nın Maşiahın / Mesihin ve İsrail’in kurtarıcısıyım.” Bugün de Yahudiler aslında mabedin inşasını kendi halklarının kurtuluşu olarak görmektedir. Yani temelde bu konu bir “korku ideolojisi”nden beslenmektedir. Bugünkü Evanjelik inancının temelini oluşturan “Yahudilerin bir devlete sahip olmak için Mesihi beklemek yerine, bu süreci kendi elleriyle başlatmaları gerektiği düşüncesi”, yani Siyasi Siyonizm, Herzl’le değil, Sabetay Sevi ortaya çıkan bir düşüncedir.. Sevi Mesih olduğunu ilan ederken “kutsal topraklara dönüş”, “İsrail devletinin kuruluşu” ve “Tapınağının yeniden inşası”nı ilan ediyordu. 

Yahudilikte Mesihin geleceğine iman etmek 613 Mitsva (emir)’den biridir. Sevi, “Kesin imanla, Hakikat Tanrısı’nın, İsrail’in Tanrısı’nın Süleyman Mabedi’ni gökten yere, bize kadar, indireceğine inanırım» der. Yahudilerin Kutsal kitabı Tora’daki şu dua bu anlamda önemlidir: “Ey İsrael, Tanrı Maşiah / Mesihin gelişini ve Tapınağın Bet Amikdaş’ı yeniden inşasını yaklaştırsın.” 

Türkiye “Yahudiliğin büyük sırrı”nın adresi olan bir ülkedir. Türkiye’deki “Sabatay/dönme”, “Pakradun” gerçeğini, “Tapınakçılar” ve Masonların “Derin Sırrı”nı öğrenmek için bu gerçekle yüzleşmek zorundayız. Muhiddin-i Arabi’den Meymonides’e, Vestfalya’dan Fransız devrimine, laiklikten Rönesansa, Hitler’den Kemalizm’e, Halife’nin Selanik’e sürgününden Osmanlı Devleti’nin yıkılışı’na kadar birçok konuyu anlamak için Sabatay / Dönme gerçeğini bilmek gerek ve hepsinin şifreleri de bu ülkede gizli. “Türkiye neden böyle” sorusunun cevabı da burada! 

Selâm ve dua ile.