Sabahleyin Tayyip Erdoğan’la, akşamleyin Ahmet Davutoğlu ile sohbet

Hasan Karakaya

Önceki gün yani Cumartesi günü; İstanbul trafiği “yoğun”du, hem de bizim programımız...

Saat 11.00’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Gazete ve televizyonların sahipleri ve genel yayın yönetmenleri”yle Beylerbeyi Sarayı’nda yapacağı “kahvaltılı toplantı” vardı... Bu toplantıya, Akit’in İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu ağabeyle birlikte katıldık...

“Yaklaşık 3 saat süren toplantı”da, Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hem “gündeme dair açıklamalar”da bulundu, hem de medya mensuplarının “sorular”ını cevaplandırdı... Ve tabiî, onların aktardığı “sorun”larla ilgili “çözüm yolları”nı açıkladı...

Dünkü Akit’te manşetten verdiğimiz haberde de okuduğunuz gibi; Sayın Cumhurbaşkanı, “D-8’in canlandırılması”ndan, “Yeni Anayasa”ya... “IŞİD sorunu”ndan “Paralel Yapı ile mücadele”ye... “Çözüm Süreci”nden, “AB ile ilişkiler”e kadar hemen her konuda “görüş”lerini açıkladı...

Bana göre; “son derece verimli bir toplantı” oldu... Hem “bilmediğimiz” konuları öğrenme imkânı bulduk, hem de “bundan sonraki yol haritası” hakkında bilgi sahibi olduk...

Evet, “ufuk açıcı bir toplantı” oldu... Sayın Cumhurbaşkanı, her zamanki gibi, “samimi ve içten”di... Sorularımıza “açık yüreklilik”le cevap verdi... “Toplumdan gelen şikâyetler” konusunda da, nasıl bir “çözüm yolu” düşündüklerini ve bunları; “Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere, Hükümet üyelerine aktaracağını, sıkıntıların giderilmesi için gayret sarfedeceğini” söyledi...

ÖĞRENCİLERİN YURT SORUNU!

Meselâ “yurt” meselesi...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, daha önceki mitinglerinde; “Paralelciler’in yurtlarını terk edin, devlet yurtlarına geçin” şeklindeki çağrısına uyan üniversite öğrencilerinden büyükçe bir bölümü, şu anda “mağdur” durumda...

Zira, “devlet yurtlarının kapasitesi”, gelen öğrencileri alamayacak kadar dolu... Şu anda, birçok öğrenci “açıkta” kalmış vaziyette...

Mustafa Karahasanoğlu ağabey ve ben, öğrencilerin bu sorununu aktardığımızda, Sayın Cumhurbaşkanı, “Devlet Yurtları’nın haricinde 52 bin yeni yurt kiralandığını ama bunun da ihtiyaca cevap vermediğinin görüldüğünü, dolayısıyla yeni çareler araştırıldığını” söyledi...

Aynı konuyu, akşamleyin Dolmabahçe Sarayı’nda görüştüğümüz Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da aktardım... O da, “bugün” yani “Pazartesi” günü, ilgili bakanlarla bir toplantı yapacaklarını, “yurt” meselesini masaya yatıracaklarını, “hiçbir öğrenci açıkta kalmayacak şekilde tedbir alacaklarını” söyledi.

Gerçekten “acilen tedbir alınmalı” ve öğrencilerin mağduriyetleri bir an önce giderilmeli.

Çünkü, “öğrenci velileri”nden yağmur gibi şikâyet yağmaya devam ediyor...

Diyorlar ki;

“Devlet yurtlarına başvurularımızı yaptık ama ancak yedekte 2815. veya 859. sıra çıktı... Çocuklarımıza kalacak bir yer bulamadık... Ne yapacağız şimdi?.. Çocuğumu; geçen yıl aldığım Cemaat yurduna yeniden mi vereyim?.. Biliyoruz ki; çocuğumuzu Cemaat yurduna verirsek, Paralelci damgası yiyeceğiz... Ne olur, derdimize bir çare bulunsun!”

Öyle sanıyorum ki;

“Bugünkü toplantı”da bu şikâyetler de dikkate alınır ve çocuklar “açıkta kalmak”tan kurtarılır.

DAVUTOĞLU İLE DOLMABAHÇE’DE

Yazının başında da dedim ya;

Hem “İstanbul trafiği yoğun”du, hem de bizim programımız... Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Beylerbeyi Sarayı’ndaki toplantısından çıkıp, Mustafa Ağabey ile birlikte gazeteye geldik...

Kısa bir süre “Yayın Kurulu Toplantısı”na iştirak ettikten sonra, ben; Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Dolmabahçe Sarayı’ndaki Ofisi’ne gitmek üzere yola çıktım...

Zira; Sayın Davutoğlu’nun, saat 17.00’de, “11 gazetenin Genel Yayın Yönetmeni” ile toplantısı var... Trafik öyle yoğundu ki, “gecikmeli” olarak yetişebildim toplantıya...

Geciktiğim için “özür” dileyip, başladım Sayın Davutoğlu’nu dinlemeye...

ÇÖZÜM SÜRECİ NE DURUMDA?

Dedi ki;

l “Hedefimiz 2023’e kadar görevde kalmak... Hükümet, 2023’e gidecek şekilde yapılandırıldı... Kesinlikle bir seçim hükümeti değiliz... Dolayısıyla, hiç kimse; 8 ay sonra filan, yeni bir türbülans beklemesin!”

“Çözüm Süreci, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, son 60 yılın en önemli olayıdır... Süreçle ilgili olarak, şunu söyleyebilirim: Bir hafta on gün öncesine göre daha iyi noktadayız!

Çözüm Süreci ile birlikte, toplumdaki aidiyet bağları güçlenmiştir.”

l  “7 Şubat’taki MİT Krizi’nin arka plânında, Çözüm Süreci’ni engelleme girişimi vardır!”

l  “Şu anda, Ortadoğu coğrafyasında, tek bir başarı hikâyesi vardır, o da Türkiye’nin yürüttüğü Çözüm Süreci’dir!

Artık, adım atma vaktidir!..

Derenin yarısını geçtik, nehrin debisine rağmen, karşıya geçmek zorundayız... Artık geri dönüş yok!..”

l  “Sayın Genelkurmay Başkanı’nın Çözüm Süreci ile ilgili sözleri, bağlamından koparılarak aktarıldı... Şu anda, Hükümet ile Asker arasında herhangi bir görüş farklılığı yok!”

l  “Yeni Anayasa konusunda, kim yeni bir teklifle gelirse, görüşmeye hazırız...

Biz istiyoruz ki; kim olursa olsun, bu ülkenin bütün fertleri; kendilerini, bu ülkeye daha fazla ait hissetsinler... Hiç kimseye yenilmişlik hissi yaşatmadan yeni bir anayasa yapmak istiyoruz.”

l  “Geçmiş anayasalar, devleti koruma esasına göre hazırlandı... Oysa, amir olan millet, memur olan devlettir... Anayasa; devleti değil, milleti esas alan mantık üzerine oturtulmalıdır.”

KARARI BİZ VERİRİZ!

Sayın Davutoğlu, bir “hoca” olma özelliği ile, olaylara “geniş bir perspektif”ten bakarak izah ediyordu ama, ben merakla bekliyorum: “Paralel Yapı’ya ne zaman gelecek?”

Biraz sonra, o konuya girdi... “Manşet”imize de konu olan şu sözleri söyledi:

“Hesabı kim verecekse,

Kararı da o verir!”

Yani?..

Yanisi şu: 

“Askerî vesayet döneminden sonra, şimdi de Paralel Vesayet’le karşı karşıyayız!.. 

Ben Anadolu’yu dolaşacak, ter dökecek ve iktidar olacağım ama dinî bir grup geçecek karşıma bana; Yargı’da, Emniyet’te, şurada-burada kadrolaştığını, dolayısıyla onların dediğini yapmam gerektiğini söyleyecek!..

Hiç olur mu öyle şey?..

Halka hesabı ben vereceğim,

Ama kararı onlar verecek!

Yok öyle bir şey!..”

YENİ HÜKÜMET’İN İLK KARNESİ

Sayın Davutoğlu, daha çok şey anlattı... Ama, yerimiz dar... Diğer konularla ilgili sözlerini de, inşallah yeri geldiğinde aktarırım...

Ama, “son bir soru” vardı ki, onu da ben sordum: “Göreve geldikten sonra hiç anket yaptırdınız mı?.. Ankette nasıl görünüyorsunuz?”

Sayın Davutoğlu, ANAR’ın 2-8 Eylül tarihlerinde “5 bin kişi” ile anket yaptığını, sonuçların da şöyle olduğunu açıkladı:

AK Parti: Yüzde 51.7

CHP: Yüzde 24.7

MHP: Yüzde 12.1

HDP: Yüzde 8.3

Diğerleri: Yüzde 3.2

Bu da demektir ki;

Yeni Hükümet’in “ilk karne”si son derece “iyi”dir... Ve, maya tutmuştur.

Yolları açık olsun.

“Yaklaşık 3 saat”i bulan toplantının sonunda, yine “İstanbul trafiği”ne çıktık ve gazeteye “ancak 2 saatte” gelebildik ki, “Üçüncü Köprü”yü iple çekmeye başladık!..

“Gezi Zekâlı”ların ve “Paralelciler”in karşı çıktığı “3. Köprü”yü!..

*********************************************************************************************

Allah, onları da ıslah etsin!.. Toplumu geren kim?.. AK Parti iktidarı mı, muhalefet mi?

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile sohbetimizde, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin şöyle bir soru sordu: “Toplumdaki gerilimi düşürmek için ne yapılabilir?”

Sayın Davutoğlu, bu soruya soruyla karşılık verdi: “Son 10-15 gündür gerilim çıkaran, yemin töreninde kitapçık fırlatan, savaş durumu dışında Cumhurbaşkanı ile görüşmeyeceğini açıklayan biz miyiz, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu mu?

Asıl kutuplaştırıcı dil kullanan kendileri!.. Ben yumuşamadan yanayım ama gerilimi tırmandıran onlar!.. Ne var ki; onların yaptıkları görülmüyor, hedefe oturtulan biz oluyoruz!”

Sayın Davutoğlu, yerden-göğe haklı... “Gerilim”den bahsedenlerin, Kılıçdaroğlu’na meselâ şunu sorması gerekir: “Davutoğlu AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan seçildikten sonra; Kılıçdaroğlu kendisini arayıp, tebrik etmiş midir?..”

Ya da şu sorulmalıdır:

“Kılıçdaroğlu, yeniden Genel Başkan seçildikten sonra, kendisini arayıp ilk tebrik edenlerden biri Ahmet Davutoğlu mudur, bir başkası mı?..”

Neyin ne olduğunu, biz çok iyi biliyoruz... “Gerilimi tırmandıranlar”ın ve “gerilim siyasetinden medet umanlar”ın muhalefet partileri olduğunu da çok çok iyi biliyoruz...

Dileriz, “bilmezden gelenler” de öğrenirler.

yeniakit