PYD-DAEŞ DERKEN..

Abdurrahman Dilipak

Rakka’dan yüzbinler şehri terkediyor. Çünki PYD-DAEŞ savaşı kapıda.. PKK da PYD’ye destek verecek, Kuzey Irak ve Türkiye’deki güçlerini PYD’nin yardımına gönderecekler..

PYD artık büyük ölçüde taşaron bir örgüt.. İçinde “Neo Haçlılar” diyebileceğimiz “Chistianty Army” de var. Orada Katolikler, Protestanlar, Ortadoks’lar, Angilikan’lar, herkes var.. PYD’ye yapılan yardımların bir kısmı Brüksel mutabakatı çerçevesinde yapılıyor.. DAEŞ’e karşı savaşta, bu birliklerde görev alacaklardır.. Böyle bir yapının içinde ABD ve İngiltere’nin yanında İsrail’de yer alacaktır, Ruslar’da..

 DAEŞ’in elinde tuttuğu iki önemli, stratejik merkezden biri Rakka, diğeri Musul. PYD Rakka’dan sonra Musul’a yönelebilir.. Tabi eğer PYD Musul’a girecek olursa artık sadece PYD olarak değil, içinde Hristiyan unsurların da yer alacağı bir koalisyon olarak girecektir..

Bu gidiş PKK’nın sonunu da hazırlayabilir.. Daha önce merkez PKK, PYD destek unsuru iken, bu yeni senaryoda PYD Merkez, PKK destek unsuru olarak yer alacaktır.. Zaten ciddi güç kaybına uğrayan PKK, PYD’nin yüzünü Rakka’ya çevirmesi ile Türkiye’deki varlıkları açısından ciddi bir zafiyet yaşayabilir..

Bana kalırsa ABD ve İngiltere PYD eli ile DAEŞ’e ağır bir darbe indirirken, DAEŞ eli ile de PYD’ye ve PKK’ya ciddi bir darbe indirecek ve PKK-PYD tehdidi Türkiye’den uzaklaştırılacak.. Türkiye’ye yaklaşan bir PYD, Türkiye’nin bir kara ve hava harekatı ile tamamen tasfiye edilebilir.. Rakka operasyonu PYD’nin Türkiye sınırından uzaklaştırılarak varlığının garanti altına alınması açısından da bir fırsat olarak görülmüş olabilir..

Bu arada Türkiye’ye yönelik yeni bir göç dalgası, Avrupa için de yeni bir kaygı vesilesi olabilir.. PKK ve PYD’nin daha fazla güç kaybetmesi durumunda Avrupa’daki PKK ve PYD uzantılarının başsız kalmaları durumunda ortaya çıkacak sorunların nasıl kontrol edilerek çözüleceği de batılılar için ayrı bir sorun. Belçika mahkemesinin Fehriye Erdal’ı yargılama kararı aslında bu çevreler için aba altından gösterilen bir sopa anlamı taşıyabilir. Yani “Kızım Fehriye sana söylüyorum, PKK ve PYD’li arkadaşlar siz dinleyin” anlamına gelen bir çıkıştan söz ediyorum.

Şunu görelim. Rakka düşerse arkasında koskoca yıkılmış bir şehir ve büyük bir göç dalgasına sebeb olacaktır. Bu tusinami, bu sarsıntı Şam’ı da Musul’u da sarsacaktır.. Rakka düşerse Musul DAEŞ’de kalmaz.. DAEŞ giderse, Musul çevresinde, şehri ele geçirmek isteyen Şiiler, Araplar ve Kürtler birbirine girer.. Bu krizin yankısını Washington’dan, Londra’dan, Vatikan’dan, Berlin’den, Şam’dan, Ankara’dan duyarız.

Görünen o ki, bölgede Türkiye’siz bir çözüm, zor değil, imkansız.. Türkiye Suriye’ye girerken, uluslararası sistem bu durumda kendi pozisyonunu belirlemeye çalışıyor.. BM adına orada nasıl var olabilirler ve sürece nasıl müdahil olabilirler, Türkiye’yi nasıl dizginleyebilirler..

Bölgede kartlar artık yeniden karılıyor.. Kimse kimseye güvenmiyor.. PKK’nın içine düştüğü durum, bazı hesapların yeniden yapılmasına sebeb oldu.

HDP’nin aldığı oy parti tabanında zafer sarhoşluğuna sebep oldu. AK Parti’nin koalisyona mecbur olması muhalefet kanadının hayallerini gerçekleştirmek için uygun bir zemin oluşmasına sebep oldu. PKK, PYD, KCK, HDP hepsi kazan kaldırdı. Hendekler kazıldı, özerklik ilanı için kollar sıvandı.. Ankara’nın karayolu ile Süleymaniye ve Kerkük’ten TIR’larla ham petrol taşıma planını engellemek için kara yolu güzergahına hendekler kazılması ve patlayıcılar gönderilmesi PKK’lılar için kurtarılmış bölgeler kurulması hayalini tetikledi ve bu yöntem, bu patlayıcılar şehir gerillalarının mevzileri için kullanıldı..

Türkiye’nin Rusya ile arasının açılması PKK için yeni bir umut olmuştu. Ruslar PKK’ya istihbarat ve silah verdiler.. Zaten İsrail ve Avrupa üzerinden de destek alıyorlardı. PYD’nin Esed rejimi ile de dirsek teması vardı. Kandil’dekiler İran’daki PJAK bölgesine sığınmışlardı.. Ermeni’ler Kürtler’le yakın ve sıcak bir temas içindeydiler.. PYD’nin Hristiyan’larla kurduğu temas akıllarını başlarından aldı.

Evdeki hesap çarşıya uymadı. 2. Seçimde AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olması ile bütün hesaplar alt üst oldu ve bu günlere gelindi..

PKK içinde birileri aslında seçim sonrası şartların aleyhlerine değiştiğini görünce vaziyeti kurtarmaya çalıştı, yeniden barış sürecinin başlaması gerektiğinden sözetti ama geç kaldılar.. Dolmabahçe görüşmeleri iddiaları uzun süre ortalıkta dolaştı.. Hükümetten birileri müzakereye devam ederken, Beştepe kesin bir dille yalanladı ve reddetti.. Davutoğlu’nun istifası ile sonuçlanan kriz aslında biraz da bu konu ile ilgili idi.. Davutoğlu çevresindeki birileri kendilerine göre yeni bir senaryo ile yeni bir oyun kurmak istiyordu.. Ama olmadı. Türkiye batı ile daha uyumlu bir siyaset izleyecekti. Vizeler kalkacaktı. Ama artık herşey yeniden ele alınacak..

Gelinen noktada yeni bir hükümet var ve  bütün senaryolar sil baştan ele alınacak.

ABD’de seçim var. AB ülkeleri kendi içlerinde 40 parçaya bölünmüş vaziyette.. Ankara’da umud, heyecan, cesaret var. Batı’da karamsarlık, korku ve panik..

Gelişmeler, hep söylediğim gibi, doğru yönde ve ileri doğru. Selam ve dua ile..

yeniakit