Putin’in Esed aşkı mı..

Abdurrahman Dilipak

Sanmam, uluslararası ilişkilerde aşk yoktur. İlkeli olmalı tüm ilişkiler, dürüst olmalı. Ama daha çok çıkarlara bağlıdır bu ilişkiler ya da korkuya..

Putin, New York’ta Esed’i tanıdıklarını ve DAEŞ’e karşı mücadele ettiği için desteklediklerini söyledi. Putin’in Tartus üssü sebebi ile eli mahkûm. Asıl derdi Suriye konusunda masada olmak.. Putin de Esed’e aşık filan değil. Esed de Putin’e aşık değil. Hamaney de Esed’e aşık değildir, Esed de normal şartlarda Hamaney’in adamlarını bir kaşık suda boğar, gözünün yaşına bakmaz..

Kafa şu: “düşmanımın düşmanı benim dostumdur”.. “Ben amcaoğlumla savaştayım, ben ve amcaoğlum düşmanla savaşta.. “Gülen, ‘Kürt’ diye Said Nursi’yi bile ziyaret etmezken, bugün; PKK’nın siyasi kolu, dağın şehirdeki Truva atı HDP ile kol kola.

Dün soğuk savaşta CHP ve MHP sempatizanları birbirine kurşun sıkıyordu değil mi. Ya da Ergenekon ve Balyoz davalarını kim örgütledi. Paralel yapı değil mi.. CHP ve MHP Ergenekon ve Balyoz davasında Ergenekon ve Balyoz davasının avukatı kesildiler.. Ellerinden gelse Silivri’ye tünel kazıp sanıkları kaçıracaklardı. O sanıklar zaman içinde CHP ve MHP’den milletvekili yapıldılar. CHP ile MHP arasında Ergenekon kardeşliği gündeme geldi. CHP ile MHP arasındaki bu siyasi koalisyonun hedefinde Paralel yapı vardı. Ama bugün gelinen noktada CHP ve MHP ittifakı Paralel yapı ile kol kola girdi. Gezi’de gördük, ulusalcısı, Ergenekoncusu, komünisti, liberali, dincisi, devrimci işçi sendikalı, kapitalist baronlar yekvücud oldular. Peki bu nasıl oldu.. Dün AK Parti Paralel yapı ile kol kola iken, bugün kanlı bıçaklı oldular..

Fotoğrafın tamamını görmeden ve bu işin sırrına vakıf olmada, kim kimdir, kimin eli kimin cebindedir göremeyiz ve anlayamayız. Siyasi bir illüzyona kurban oluruz. Bunun adı kontrollü bunalım stratejisi; tavşana kaç, tazıya tut diyorlar.. Şeyh de fahişe de aynı kadroda.. Aramızda basının şeytan dediği melekler ve melek maskeli şeytanlar dolaşıyor. Ağuyu altın tas içre, onu da bala karıştırıp sunuyorlar..

Bakın, artık tek bir Amerika, tek bir İngiltere, tek bir Rusya filan yok. Tek bir Türkiye de yok.. Bugün tanıdığınız siyasi aktörlerin rolleri yarın kılık değiştirebilir.

Bakın çevremizdeki ülkelerden 3 devletin nerede başlayıp nerede bittiğini kestirmek çok kolay değil. İsrail, Almanya ve İran..

Suriye’ye bakalım. İran ve Rusya Esed’e destek veriyor. Avrupa ve Amerika, Esed’e karşı, DAEŞ’e karşı. Türkiye dostu gibi ama, Türkiye’ye karşı olan İsrail ve PKK’ya destek veriyorlar. PYD’ye verilen silah, eğitim, istihbarat, lojistik aynı anda  PKK’ya gidiyor.. 

Bugün yaşanan kriz aslında kapitalizmin krizi. Korktular, paniklediler. İçine sürüklendikleri krizden kurtulmak ve çöken uluslararası düzeni ve piyasayı yeniden kurmak için görüş birliğine de sahip değiller. Korkuları umutlarından, öfkeleri merhametlerinden büyük.

İşin ilginç yanı Türkiye bu hercümerc içinde mihver ülke konumunda. Türkiyesiz bir çözüm yolu yok. Herkes Türkiye’yi yanına almak istiyor.. En azından Türkiye’yi karşısına almak istemiyor. İran bu denklemde Türkiye’yi frenlemede bir alet olmakla sınırlı. İran bölgedeki Şii nüfusunu, kendi yanına alarak bölgesel bir güç olma çabası içinde, ama hiçbir şansları yok.. Bir yandan da kendi iç muhalefetini bastırmak için bu gerilim politikası işine yarıyor.

Rusya ve Çin’i anlayalım. Suriye’nin sınırları yeniden çizilecek, rejimi ve yönetim kadroları yeniden belirlenecekse, Çin ve Rusya  hatta İran masada olmak istiyor. Bu iş bu kadar basit.. Rusya’nın Tartus’ta bir askeri üssü var. Rusların Akdeniz’deki varlığı için bu üs hayati öneme sahip. Ruslar üsler konusunda bugün Esed’e muhtaç. Yarın başkası ile masaya otururlar. Çin Akdeniz’de bayrak göstermek istiyor. Masaya davet edilene kadar da Esed’e destek verecekler. Kürtler ve Şiilerin Akdeniz’e açılan bir kapı olarak jeopolitik ve jeostratejik önemi büyük. Türkiye ile Arap dünyası arasına bir Şii ve Kürt koridoru, İsrail’in varlık ve güvenliği açısından da büyük önem taşıyor..

Esed gitmesine gidecek de, Esed sonrası için masada kimlerin olacağına ilişkin bir uzlaşma zemini olmadığından durum devam ediyor.. Esed de bu belirsizlik sürecini kendisi için bir fırsata dönüştürmek istiyor.

Yani sorunun çözüm anahtarı, Şam’da değil, Washington ve Moskova’da! Londra, Paris ve Pekin’de!.  Onların çözümü çözümsüzlük. Şiiler ve Kürtler bu kirli savaşın kanla suladığı bataklığa dönen mayınlı tarlada top oynuyorlar. Özellikle Rusların süreci maniple etmek için kullandığı siyasi bir enstrümandan öte bir rolleri yok.. Bugün bu savaşın tek galibi İsrail. Onlar da dökülen Müslüman kanlarını fırsata dönüştürme gayreti içinde geçici ve yalancı bir zaferin sarhoşluğunu yaşıyorlar.

Şiilerin DAEŞ’i Husiler, Vehhabilerin Husi’si El Kaide ve DAEŞ.. Bunlar da bu işin kandırmacası. Batılıların bölgede varolmalarının gerekçesi, İslam’a ve Müslümanlara karşı bir karalama kampanyasının bahanesi.

Bilmem anlatabiliyor muyum. “Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizârım!”

Selâm ve dua ile.

yeniakit