Peki, rezaleti biz niye tekrarlıyoruz?

Mehmet GÖKTAŞ

Tamam, rezil ve sürtük birisinin imam-hatip okullarına hakaret etmesine göz yumulmadı, duyarlı olan herkes harekete geçti, ayağa kalktı, protesto etti, kısacası üzerlerine düşeni yaptı, bir anlamda neticesini de gösterdi sayılır.

Fakat anlayamadığımız bir şey var; imam-hatip okullarına yapılan bu hakareti internet üzerinden protesto edenlerin neredeyse tamamına yakını hakaret eden rezil kişiyi ve o anda sergilediği rezil görüntüyü güya kötüleme adına olduğu gibi yeniden gösterime sunmaları ne anlama geliyor?

Hayret ki hayret!

Allah aşkına, bundan niçin rahatsız olmuyoruz? Bu görüntüleri birbirimize iletirken hiç mi tedirginlik yaşamıyoruz? Bundan nasıl bir fayda bekliyoruz?

Söz konusu rezil sahneleri izleyen kardeşlerimizin sadece öfkelerinin kabaracağını mı düşünüyoruz? O esnada kendimizi nasıl hissediyoruz? İffetimizin erozyona uğradığının farkına varamıyor muyuz?

Unutmayalım, Müslüman iffet sahibidir, Müslüman için iffet ve haya sahibi olmak bir ayrıcalıktır, iffetine halel getirecek her şeyden uzak durmalıdır.

Geçen günkü yazımızda belirttiğimizi bir daha tekrar edelim;

Kötülükler asla detaylarıyla anlatılamaz, aktarılamaz, kötülükler, çirkeflikler asla yeniden tasvir edilemez. Bediuzzaman’ın ifade ettiği gibi; Bâtılı tasvir etmek saf gönülleri tadlil eder, dalalete düşürür.

İslam hukukunda ahlaki suçlar adaletli bir hüküm verilebilmesi için ancak mahkemede Kadı Efendinin istemesi üzerine detaylıca sorgulanabilir.

Üstelik şu anda yapılanın adı tasvirden ve detaylıca anlatımdan da öte bir iğrençliği olduğu gibi yeniden göstermektir.

İslam’la savaş halinde olan küfür ve ahlaksızlar cephesinin en büyük arzusu iğrençliklerinin detaylı bir şekilde topluma yayılmasıdır. Çalışmalarına baktığımızda bunu hepimiz çok rahatlıkla görmekteyiz. Hedef; Müminler arasında fuhşiyatı yaymak, doğal bir şeymiş gibi göstermek ve kanıksatmaktır.

Hiç olmazsa buna biz vesile olmamalıyız, farkında olmadan onların hedefe ulaşmasına yardımcı olmamalıyız.

Aslında hayatın bütün alanlarında bu ince noktaya çok dikkat etmeliyiz.

Bir aile reisi, bir öğretmen veya bir büyük olarak diyelim ki bir çocuk ötekini “sövdü, küfretti” diye bize şikâyet etse biz asla o küfrün ve sövmenin açılımın, detayını “ne dedi, nasıl sövdü” diye öğrenmeye kalkışmamalıyız.

Sadece çocuklar arasında cereyan eden kötülükler değil çevremizde vuku bulan her türlü kötülüğü deşelemekten, irdelemekten kaçınmalıyız.

Lütfen çamurdan geçerken çok dikkatli olmalıyız, hiçbir yere sıçratmamalıyız.