Paralel’le iş tutan, asla milletle kucaklaşamaz!

Hasan Karakaya

Geçen haftayı; “Cumhurbaşkanlığı tartışmaları” ile geçirecek, AK Parti’nin Afyonkarahisar’daki “istişare toplantıları”nda neler konuşulduğunu öğrenmeye çalışacak ve “hangi partinin adayı kim?” sorusuna cevap bulmaya çalışacaktık...

Gelin, görün ki;

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, “Danıştay’ın 156. yıldönümü törenleri”nde yaptığı konuşma haftanın son günlerine damgasını vurdu!..

“Turhan Feyzioğlu’nun torunu Metin Feyzioğlu”nun konuşması, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından “edepsizlik” ve “yalancılık”la itham edilse de, bu “eleştiri”ler kamuoyunu kesmedi... Çünkü insanlar, “daha sert ifadeler” kullanılmasını bekliyordu... Çünkü Feyzioğlu’nun konuşması “edep, terbiye, hukuk sınırları”nın dışına taşan sözlerdi!.. Dolayısıyla, “ne denilse” yeriydi!..

Gerçi, Başbakan “dün” yaptığı konuşmada Feyzioğlu’nu yerden yere vurdu ve “hak ettiği dilden” cevap verdi ama, o “itici” yüze ne dersen boş!..

Suratına tükürsen;

“Oh yağmur yağdı” der!..

AK PARTİ’YE KARŞI ÇATI FORMÜLÜ

Başbakan’ın sözlerini değerlendirmeyi sonraya bırakıp, “geçen hafta olan-bitenlere” bir bakalım...

Hasbihalimizin başında da dediğimiz gibi, geçen hafta, daha çok “Cumhurbaşkanı adayları” konuşuldu... Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’na “aday” mı olacak, yoksa son anda bir “ters köşe” mi yapacak?.. Erdoğan, “hakkı” olan Cumhurbaşkanlığı’na aday olursa, “Başbakan” kim olacak?.. Erdoğan Köşk’e çıkarsa, “Paralel Yapı ile mücadele” ne olacak?..

Tüm bunlar, gerek “AK Parti bünyesi”nde, gerek “kamuoyunda” tartışılıyor... En çok da, “Paralel’le mücadelenin durmasından” endişe ediliyor!.. Herkes diyor ki; “Paralel’le mücadeleyi ancak Erdoğan yürütür!.. Erdoğan olmazsa, Paralelciler bayram yapar!”

Bu durum, Erdoğan’ın yürüttüğü “ikili görüşmeler”de de, “parti içi istişareler”de de, elbette masaya yatırıldı...

Anlaşılan o ki;

“AK Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı en geç bu ayın sonu ya da Haziran ayının başlarında belli olacak.”

AK Parti “aday” tesbiti için çalışırken, “muhalefet” de boş durmuyor tabiî!..

CHP; Metin Feyzioğlu, Haşim Kılıç, Sami Selçuk, Ümit Boyner ve ‹lker Başbuğ gibi “5 aday” üzerinde dururken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, herhangi bir isim zikretmese de, “üçgen”ler çiziyor ve “çatı aday” formülünü kabul ettirmeye çalışıyor...

Bu “çatı aday”da aradığı özellikler ise şunlar: “Milliyetçi” olacak, “maneviyatçı” olacak “muhafazakâr” olacak, “demokrat” ve “laik” olacak!.. Anlayacağınız; Sayın Bahçeli, bunlardan bir “Voltran” oluşturmaya çalışıyor!..

Ve tabiî, eleştiriliyor:

“Maya takvimi belki tutar ama Bahçeli’nin hesabı tutmaz!”

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Afyon’daki eleştirisi ise bambaşkaydı;

“fiimdi Cebir’den ümidi kestiler, kendilerini Geometri’ye vermişler... Üçgen’ler çiziyorlar, iç açılarını, dış açılarını topluyorlar... Cetvel, pergel, gönye!.. Sanki cumhurbaşkanlığı seçimine değil de LYS imtihanına hazırlanıyorlar. Böyle bir durumun içindeler. 

Zaten Geometri’den anlasalardı Paralel’le iş tutmazlardı, ondan da anlamıyorlar, çünkü iki paralel çizgi sonsuza kadar birbirine değmez... Bunu görmeleri gerekir. Paralelle iş tutanın da yolu milletle, devletle, iktidarla hele hele Çankaya ile hiç kesişmez.”   

Enteresan bir eleştiri!..

“Üçgen” örneği veriyorlar ama, “Geometri”den hiç anlamıyorlar... Geometri’den anlasalardı, “Paralel”le iş tutmazlardı!..

Çünkü, “Paralel çizgi”ler sonsuza kadar gitse de birbirine değmez, birbirine kavuşmaz!.. Dolayısıyla; “Millet”e de kavuşamazlar, “iktidar”a da!..

‹şte burada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavrı giriyor devreye... O da, Devlet Bahçeli’nin “Çatı Aday” ve “Üçgen” hesabına açık kapı bırakıp, “Niye olmasın” demiş; “kabul edebileceğimiz bir isme, niye karşı çıkalım?”

Anlaşılan o ki;

“Çatı”ya birlikte çıkacaklar!..

Allah vere de;

“Çatı”dan düşmeseler!..

Bay Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli ile bir “Çatı ittifakı” kurabileceklerine inanıyor olmalı ki; son günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’a kafa tutmaya ve “Sen kimsin?” demeye başladı!..

Erdoğan da dese ki;

“Ben bu milletin Başbakanıyım... Peki söyle bakalım, sen kimsin?”

Sen “millet”i bilir misin?..

Bilir mi?..

Elbette bilmez!..

Zaten “milleti bilmedikleri” içindir ki, “70 yıldır nal topluyor”lar!..

NİJERYA’YI İŞGAL PLÂNI

Geçen hafta, “manşet”lerimize yansımasa da; iç sayfalardaki “haber”lerimizde ve “köşe yazılarımız”da gündeme getirdiğimiz bir olay vardı...

Nijerya’da, Boko Haram adlı bir örgüt; “Batılı eğitim görüyorlar” diye “200 civarında kız öğrenci”yi kaçırmış, onları “köle olarak satacağını” duyurmuştu... Amerika ve Fransa da, bu öğrencileri “kurtarmak” için, Nijerya’ya; aralarında “asker”lerin de bulunduğu bir “operasyon ekibi” göndermişti!..

Biz, bunun “kurtarma timi” olmadığını, “işgale hazırlık timi” olduğunu yazdık...

Evet, ABD ve Avrupa ülkeleri “Nijerya’yı işgal operasyonu”nda ilk adımı atmışlar, “bahane” olarak da Boko Haram’ı kullanıyorlardı...

Amaçları, Nijerya’da bulunan “petrol, doğalgaz ve uranyum yataklarını sömürmek”ti!..

Sonradan ortaya çıktı ki;

Boko Haram, “CIA’nin desteklediği” bir örgüttür... 2011’den bu yana da, örgüte “eğitim ve finans kaynağı” sağlamaktadır!..

Aynen “Paralel Yapı” gibi!..

Sözde “‹slâmcı” ama,

“CIA güdümünde” bir örgüt!..

Yine sonradan ortaya çıktı ki; “Nijerya’yı işgal” plânı hayli eskidir... Yenişafak’tan ‹brahim Karagül, bu “sinsi plân”ı, şöyle deşifre ediyordu:

“Irak işgalinden bir yıl sonra, yani 2004 yılıydı. ‘Pentagon’un gizli dünya haritası: Nerelerde etnik çatışma çıkacak’ başlığı altında Nijerya ve Nijer Deltası’nın gelecekte nasıl bir kriz alanı olacağına dair planlardan söz etmiştim. (...) 

‘Yeni harita’da dünya Core, Gap ve Seam adıyla üç bölüme ayrılıyor. (...) Gap olarak nitelenen ve ABD’nin şu anki hedef listesini oluşturan bölge, terörist yetiştiriyor, ABD karşıtı ideolojileri besliyor, Batı’nın kültürel değerlerine karşı cihat yürütüyor. Batı’nın hayat tarzını sürdürebilmesi için bu bölgenin kesinlikle denetim altına alınması gerekiyor. 

Dünyanın yedinci büyük petrol üreticisi olan Nijerya’nın yeni kriz alanı olarak ortaya çıkmasının sebebi bu haritadır. 

Buralarda ABD petrol devlerinden hangisinin ne kadar pay alacağı bile belirlendi. 

(...) O bölgelerde yerel örgütler kuruluyor, besleniyor, organize ediliyor. Bunların çoğu Müslümanlara ait örgütler. Ama aslında istihbarat örgütlerine taşeronluk yapıyorlar. Kaynak savaşları üzerinden Müslümanları da, coğrafyayı da, tarihi de kirletiyorlar. (...)

Tahmin ettiğimiz gibi; kaçırılan kız öğrenciler üzerinden bölgeye müdahale hazırlığı yapılıyor. 

Dikkat edin, bu merhamet operasyonu, kesinlikle kızlar için değil, petrol için!”

BU DA AYASOFYA KUMPASI!

“Cumhurbaşkanlığı tartışmaları” ve “Nijerya’yı işgal operasyonu”nun yanı sıra, geçen hafta “Ayasofya’ya Paralel Kumpas” kampanyasını da yaşadık... Burada da amaç “Ayasofya’yı ibadete açmak” değil, “açılacağı varsa da, ebediyyen ibadete kapattırmak”tı!..

Öyle ya;

“Vatikan’a hizmet” eden bir örgüt; hiç “Vatikan’ın asla razı olmayacağı” bir işe kalkışır mı?..

Böyle bir “kampanya” başlatmaları, yazarımız Latif Erdoğan’ın da ifadesiyle; “Hükümeti zora sokma hamlesi”dir.

Ve ayrıca;

l “Uluslararası arenada, Recep Tayyip Erdoğan hakkında oluşturulmak istenen olumsuz algılamaya bu vesile ile yeni bir boyut daha kazandırmaktır.”

l “Paralel örgüte duyulan kuşkuyu kullanarak, onlardan gelecek her türlü talebe reaksiyon gösterileceği varsayımıyla Ayasofya’nın ibadete açılmasını önlemektir.”

Görüyorsunuz ya;

“fieytan”ın bile aklına gelmeyecek “sinsi bir plân” kurmuşlar!.. “Deşifre” olunca, “bizim böyle bir kampanyamız yok” demeleri de, tam anlamıyla “suçüstü yakalanma paniği”dir!..

Anlayacağınız;

Geçen hafta, herkes “suçüstü” oldu!.. Metin Feyzioğlu da “suçüstü” oldu, “Çatı”cılar ve “üçgen”ciler de!.. Nijerya’daki Boko Haram’cılar ve Amerika da “suçüstü” oldu, “Ayasofya kampanyası” başlatan Paralel Yapı’cılar da!..

Onlar utanmasa da, biz onları “deşifre” etmeye devam edeceğiz...

Selâm ve saygılarımızla!..

yeniakit