“Oyun'un rengi” belli oldu?

Abdurrahman Dilipak

BM, İns’in Şeytanı global politik Oligark’ların “Truva atı”, 5 çete’nin “tarassut kulesi” son zirvesinde “zırva”ların bini bir para. Konuşmalar kesiliyor, asansörler çalışmıyor, Promptıp’lar da öyle. “Lidercikler” ki aslan kesiliyor, kimi şirinlik muskaları takıp gelmişler, “metin yazarları”nın yazdıkları metinleri okuyorlar. Konuşmacıların neredeyse tümü için BM Genel Kurulu politik bir podyum, dünyaya seslenir gibi yapıp kendi ülke halkına sesleniyorlar. Orası siyaset pazarı, arenası, fuarı, defilesi, Show Center’ı… Ne derseniz deyin... Ve herkes kendi türküsünü çığırıyor ve sonra da bir arada iken kendi aralarında buluşmak için bir zemin oluşturuyor.

Erdoğan New York’a giderken Trump’a “dostum” dedi. Onun dostu olmadığını Trump da biliyor, kendi de. Ama adına “diplomasi” dedikleri, “Reel Politik siyaset putu”nun raconu böyle.

Her şey baştan inceden inceye planlanmıştı ama evdeki hesap bu defa çarşıya uymadı. Trump “Göreve geldiğimden beri 7 savaş bitirdim.” derken, Erdoğan “Ama Gazze ve Ukrayna’da savaş devam ediyor.” deyince ABD Dışişleri Bakanı Rubio patladı! Erdoğan’ın Gazze ve Sumud filosu konusunda söyledikleri Yahudi lobisini kızdırdı.

Bu arada Filistin’i tanıma balonu da patladı. Macron, Filistin’in tanınması ile Gazze sorunu bitmiştir derken, aslında artık muhataplarının Abbas olacağını söylüyordu. Macron BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında “Filistin devletinin tanınması Hamas için bir yenilgidir ve İsrail’in barış içinde yaşamasını sağlayacak tek çözümdür.” dedi. Bu söz aslında gerçek niyetlerini açıkça ortaya koyuyor. Abbas ise Hamas’ı terör örgütü ilan ediyordu ve Gazze direnişini kınıyordu. Endonezya Cumhurbaşkanı da Genel Kurul’da, Gazze’den önce İsrail’in güvenliğinin garanti edilmesi gerektiğini söylediği konuşmasını “Şalom” diye bitiriyordu.

ABD vize vermediği için BM toplantısına online katılan Abbas, konuşmasında şöyle dedi: “Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırıyı kınıyorum... Hamas’ın Filistin yönetiminde bir varlığı ve rolü olmayacak. Hamas’ın silah bırakması, silahlarını teslim etmesi gerekiyor. İsrail’in var olma hakkını kabul ediyoruz.” Tabii silah bırakma deyince, Hamas üyelerinin ve İzzeddin Kassam’ın teslim olması, savaş suçu ve terör faaliyetlerinden yargılanıp cezalandırılması gerekiyor.

Diğerleri ise başka ülkeye gitmek isterlerse buna izin verilecek. Kalmak isteyenler ise şehrin yeniden imarı için “şimdilik” Sina’ya gönderilecek. Bölgenin yerinden imarı işi Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Ürdün, Türkiye ve Endonezya’ya verilecek. Daha sonra buraya dönmeleri mümkün olmayacağı belli olunca da bu ülkelerden hangilerine gitmek istiyorlarsa, onlara oralara gitmeleri için imkân oluşturulacak...

Dikkat ederseniz bu ülkeler arasında Lübnan ve Ürdün yok. Çünkü Ürdün’den ve Lübnan’dan Kürdistan ve Dürziler için toprak alınacak ve daha sonra da Ürdün’e Hicaz bölgesi verilecek.

Onun için Trump’un bu toplantılarda Veliaht Prens Selman’ı köşeye sıkıştırması gerekir. “Bu kadar toprak ona çok fazla. Savunması da zor, ekip biçilmesi de.”

Biliyorsunuz, İngiliz işgali Medine’ye kadar uzamıştı. Fahreddin Paşa’nın Medine müdafaası meşhurdur. Trump şimdi bunu Mekke’ye kadar uzatmak istiyor.

Adam daha önce olmamış, tarihte iz bırakacak bir şey yapmak istiyor. Önce Hristiyanları birleştirecek. Sonra Yahudi ve Hristiyanları birleştirecek, sonra da İslam’da reform yaparak, dinler arası diyalogla İbrahim buluşmalarını gerçekleştirmek istiyor. Yani F. Gülen’in rolünü kapmak istiyor. Bu senaryoda İslam dünyasını kontrol etmek için onun açısından Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, İran ve Malezya çok önemli.

Bugün Trump Erdoğan’la görüşür mü belli değil. Çünkü bütün hesaplar altüst oldu. Görüşürse ne olur o da belli değil... Gelinen noktada Beyaz Saray’da politik mafya, bir takım politikacılarla bir görüşme yapacaklar. Trump siyasi bir kumar oynuyor... Filistin’i tanıma tezgâhından sonraki süreç hakkında kendi ekibinin hazırladığı yol haritasını masaya koyacak.

Önceki senaryoya göre Trump “kötü polis”i oynayacak ve Selman’ı hedef alacaktı. İslam ülkeleri liderleri dediği gruba söyleyeceğini Selman üzerinden söyleyecekti. Bunların dostu yok. Şartlar oluştuğunda dostlarını da harcamakta tereddüt etmezler. Epstein öyle olmadı mı, Charlie Kirk da öyle... Yarın şartlar oluştuğunda, durum onu gerektirdiğinde Trump Netanyahu’nun ya da Netanyahu Trump’ın ipini çekebilir. Selman dün iyiydi, yarın “günah keçisi” yapılabilir... Türkiye’nin üzerine çok fazla gitmek istemiyor. Çünkü Türkiye’yi karşısına almak istemiyor. Türkiye üzerinde başka hesapları var. Karay projesi var, Hazara projesi var, Chabat konusu var. Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isterse, Özgür Özel’in iddiaları var, KCK var, birkaç dosya, birkaç kaset Türkiye’yi ekonomik açıdan, siyasi açıdan kilitlemeye yeter.

Mendy durduk yerde şöyle bir açıklama yapmıyor “Yahudi yeni yılı” ile ilgili: “Sevgili kardeşlerim, yeni yıl yaklaşırken dileğim şu: (…) Bu yıl dileğim: Çocuklarımız miraslarıyla gurur duysun, biz bu vatanda başımız dik yaşayalım, komşularımızla dostluğu ve kardeşliği büyütelim, Yahudi kimliğimizi bir bereket kaynağı olarak görelim. 5786, küçülmenin değil büyümenin; korkunun değil cesaretin yılı olsun. Türkiye’de huzur, Kutsal Topraklar’da barış dualarımız kabul olsun. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Şana Tova!” Mendy de, metin yazarlarının yazdığını okuyor sonuçta. Mendy’nin içinde bulunduğu hareketin politik aktörleri Trump ve Netanyahu, Kushner! Bu dua ve bu gerçek!

Sumud filosu Akdeniz’de yoluna devam ederken, gerilim giderek artıyor. Bu filonun başına bir şey gelirse, yeni filolar yola çıkmaya hazır. Birçok ülkede işçi sendikaları, şehir içi ulaşımı, deniz ve hava ulaşımını durdurabilir... Birçok üniversitede öğrenciler saldırıya karşı çıkarak derslere girmeyebilir. İrlandalılar Gazze için limanı kapattı. Aktivistler, küresel Gazze destek grevi etkinlikleri kapsamında Gazze'deki İsrail toplu katliamını protesto etmek için İrlanda'nın başkenti Dublin Limanı'nı kapattı. İtalya’da liman işçileri grevde, genel grev için hazırlıklara başladılar bile. Belçika’da da öyle, İspanya’da da. İslam ülkelerinden henüz bir ses yok gibi. Tüm dünyada firmalar, Gazze konulu resim ve imajlarla vitrinlerini bir sosyal medyaya dönüştürebilirler ve bunu paylaşabilirler.

Bu filo insanlığa şunu gösterdi ki maşerî vicdanın kabul etmediği her siyasi dayatmaya karşı artık güçlü bir engel, red hareketi var. Bu, bütün diktatörlükler için açık bir tehdit. Tehdidin nereden geldiği ve kime karşı olduğu önemli değil. Eğer bir haksız tehdit varsa artık yeni bir ulus doğuyor. Farklı din, dil, ideoloji ve gelenekten insanlardan oluşan, farklılıklarına rağmen barış içinde bir arada yaşama iradesine sahip yeni bir sivil toplum... Erdem ve ahlak temelli yeni bir barış girişimi, yeni bir “Hılful Fudul.”

İsrail Savunma Bakanı, Sumud filosu’na çağrı yaptı geçen gün: “Daha fazla yaklaşmayın, operasyon yaparız. Size bir koridor açalım, getirdiğiniz yardımları limanlarımıza bırakın, biz onu gitmesi gereken yere ulaştıralım ve siz geri dönün.” diyordu... Düşünmüyorlar ki Sicilya’dan 30’a yakın yeni bir filo yola çıkmak için hazırlık yapıyor.

Küresel Sumud Filosu’nun organizatörlerinden Brezilyalı Thiago Ávila: "İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze'ye ulaşma girişimimizden vazgeçmemizi ve Aşkelon Limanı'na bırakacağımız yardımları Filistin halkına kendilerinin dağıtacağını söyledi. 18 yıl boyunca ablukayı kırmaya çalışan her türlü organizasyonun karşısına bu yalanla çıktılar. Kuşattığınız Gazze'de çocuklar açlıktan ölüyor! Hiç mi utanmanız yok! Hastaneleri, okulları, çadırları bombalayarak soykırımın son aşamasına geldiğiniz Gazze'den geri çekilin! Tuzağınıza düşmeyeceğiz. İnsanların açlıktan öldüğü Gazze'ye denizden insani yardım koridoru açmaktan asla geri durmayacağız!" Gazze'de kaybettiğimiz kardeşlerimize üzüldüğümüz kadar, onlara sahip çıkan dünyanın vicdanıyla da ümitvar olmaya, gurur duymaya devam ediyoruz. Var olasınız kutlu seferin soylu yolcuları!

Bu arada şunu görelim: Trump siyasi bir maganda, kifayetsiz bir muhteris, Mesih’in müjdecisi maskeli bir Şeytan. Kendini tarihe geçecek bir iş yaparak unutulmaz kılmak istiyor. Bu uğurda canını bile verebilir. Öte yandan böyle giderse, “uluslararası sistem” onu istifaya zorlayabilir ya da ipini çekebilir! Çılgınca kararlar veriyor çünkü. Dün Putin’le dolaylı temas arayışı içinde iken, bugün Batılılara Rus uçaklarını vurmalarını söylüyor.

BM’de “Filistin Meselesine Çözüm Bulunması ve İki Devletli Çözümün Hayata Geçirilmesi” konulu “Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans”ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in Gazze'deki soykırımına sessiz kalınamayacağını" söyledi. İsrail'in Gazze'den çekilmesi gerektiğini ifade etti. “Filistinlilerin tehcire zorlanmasını kesinlikle kabul etmeyeceklerini” vurguladı. Gazze’lilerin ve Filistin halkının kendi topraklarında kalma hakkını savundu ve tehcirin insanlık dışı bir uygulama olduğunu ifade etti ya, Yahudi lobisi bu “one minute”nin hesabını sormaya hazırlanıyor Erdoğan’dan...

Daha yazacak çok şey var ama bugünlük de bu kadar. Yarın yeni gelişmelerle birlikte yine yazmaya devam edeceğim inşallah. Selam ve dua ile.