Öyle çetrefil bir iş ki...

Ahmet Taşgetiren

Öyle çetrefil bir iş ki...
11 kişi karar verecek... Halktan daha 10 ay önce ve ikinci defa girdiği seçimde yüzde 47 oy almış bir parti hakkında... Kapatma davası... Kapandınız!. Sonra uzun bir istikrarsızlık dönemi. Tam bir belirsizlik. Belirli olan tek şey var, o da Ak Parti'nin dışındaki partilerin iktidar alternatifi oluşturmaması. Açıkçası, Ak Parti'nin mirasından bir iktidar çıkarılmaya çalışılacak.

Tabii teorik olarak orası 11 kişiyi ilgilendirmiyor!!! Ak Parti'nin dış politika performansı iyi. Dışardan yoğun övgü alıyor.

En son Kraliçe, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Medeniyetler İttifakı alanında aldıkları inisiyatifi" övdü.

Kuzey Irak konusunda yapılanlar Türkiye'nin elini çok rahatlattı. Sarkozy'nin danışmanı Jaques Attali, Türkiye'nin ismini Avrupa'nın lider ülkeleri arasında saydı.

Ak Parti'nin içerdeki performansı, halk oyuna bakıldığında olumlu. Bunun ölçüsü sandıksa, sandıkta şu ana kadar Ak Parti, kendisine en yakın partinin iki katından fazla oy alıyor.

Tabii ki Ak Parti'ye karşı bir muhalefet var., bunun oranı yüzde 50'nin üstünde de olabilir. Ama bu, bir blok oluşturmuyor, yani bir iktidar alternatifi olarak görülmüyor, ayrıca, tümünü bir koalisyonda toplayalım deseniz, bu muhalefetin Meclis'e yansıyan sandalye sayısından bir iktidar çıkmıyor.

Daha 10 ay önce yüzde 47 oy almış bir partiyi kapatmak, demokrasi açısından da son derece olumsuz gözüküyor. Hadise, ister istemez hemen Türkiye'nin açık - örtülü askeri müdahalelerle zaten yaralı olan "Demokrasi tarihi"ne ekleniyor ve "Yargı darbesi" diye niteleniyor.

Ülke hakkında kötü not! Avrupa'dan gelen tüm temsilciler, (daha dün İngiltere Dışişleri Bakanı) "Demokrasilerde hükümeti halk seçer" notu düşüyorlar. Yani yargı iradesi ile hükümet kurulmaz, yıkılmaz. Bu mesajların tamamının adresi, kapatma davası... Yani bir yandan demokrasinin, diğer yandan Yargının büyük töhmet altında kaldığı bir dava... Ekonomide savrulma süreci...

Terörle mücadelede bölge halkıyla iletişimin son derece hayati değer taşıdığı ve bu noktada Ak Parti'nin aldığı oy miktarı ile Ankara'ya büyük imkan sağladığı bir zeminde, büyük temsiliyet travması...

Dindar toplum kesimleriyle sistem arasında büyük gerilim ve laikliğin toplumsal zemin kaybı. İslam dünyasından Türkiye'ye bakışta İslam - Demokrasi

- Laiklik denkleminde büyük hayal kırıklığı ve yabancılaşma... Elhasıl, Türkiye'nin önünde büyük bedel...

11 kişi buna karar verecek.

-Ne için? -Laikliği Ak Parti'nin tasallutundan kurtarmak için. Ak Parti diyor ki: -Bizim sayemizde büyük halk kitleleri, laikliğe ısındılar. Yani biz toplumla laikliği barıştırdık.

-Hayır, laikliğe tehdit oluşturuyorsunuz. 11 kişi, "Laikliği kurtarmak" gibi bir misyonla da karşı karşıya...

Deniyor ki: -Ak Parti aklanırsa, Başsavcı'nın iddianamesinde kapatma gerekçesi olarak sunulan işler, meşru hale gelmiş olur. Laiklik kaygısı taşıyanlar hüsrana uğrar. Suçlanan parti de alır başını gider! Alın bakalım: Ne yapsın 11 kişi?

Laikliği kurtarıyor gözüküp memleketi batıracak bir sürece yol açmak var, memleketi öne alıp, müthiş bir laiklik atılımını ıskalamak var.

Nereden baksanız, sanki iş, "hukuk işi" olmaktan çıkıp, "siyaset işi" haline gelmiş bulunuyor. İşte burada, TBMM Başkanı Köksal Toptan, "Bir orta yol" önerisiyle devreye giriyor.

-Sanki kapatmış gibi sonuçlar doğuran, ama kapatmaya kadar da gitmeyen bir formül bulalım. Böylece hem "laiklik tehlikede" diyenler tatmin edilmiş olsun hem de istikrarsızlığa yol açılmasın!

Bunu da 11 kişi yapacak. Bir ara Dışişleri Bakanı Ali Babacan, "Bazı yasal düzenlemeler yaparak yargıçların işini kolaylaştırmak" tan söz etmişti. O düşüncenin altında da 11 kişinin yaşadığı zorluk vardı. Epeyce zorlaştırılmış olsa da Anayasa Mahkemesi'nin parti kapatma yetkisi var. Bu yetki yüzde 3 alan partiye karşı da kullanılabiliyor, yüzde 90 alan (Hatta Sabih Kanadoğlu'na göre yüzde 97 alan) partiye karşı da...

Bu durumda da 11 kişinin iradesi (hatta 7 kişinin iradesi) tüm millet iradesini gölgeleyecek bir mahiyet kazanıyor. Yani darbe! Sonuç: Bu işi Anayasa Mahkemesi'nden almak ve halka bırakmak gerekiyor. Bunun için de halka güvenmek gerekiyor. Halk her şeyi sandıkta çözsün. Bana göre Anayasa Mahkemesi'nden beklenen en sağlıklı karar, görevsizlik belirtmek ve -TBMM, demokrasiye de laikliğe de, ülke bütünlüğüne de zarar verecek olan bu işi benim üzerimden alsın, kararı olacaktır.

GÜNÜN ESPRİSİ

Kraliçe, kamusal kimliği içinde, Bursa Yeşil Camii'nde başını örttü, Kur'an dinledi.

-Haydi Kraliçeyi de kapatalım!

bugün