Ortada bir Akit var!

Merve Kavakçı

Herkesin işini kendi perspektifinden kitabına uydurduğu, tutumunu meşrulaştırmak adına kendince menkıbeler düzdüğü, sağ gösterip sol vurmayı popüler kültüre bir değermişçesine hediye etmekte yarıştığı, "siyasetimiz gereği" veya "bu zamanda ancak bu kadar oluyor" sözleriyle başlayan karşısındakini değil bilakis kendini kandırma turları attığı, o da olmadı o zaman da "bize hep yanlış öğretmişler, işin aslı, mesela din konusunda hiç de öyle değilmiş" ile başlayan tekzip metinlerinin havada uçuştuğu bir dönemden geçiyoruz.

 

 

Kimi ahir zaman der ve bir iç çeker buna, kimi de önce iç çeker ve ekler "Allah encamımızı hayreylesin." Her iki halde de olması gereken ile olan arasında iki yakası örtüşmez, git gide büyüyen bir uçurum vardır. İşte tam da bu  ortamda vardır Yeni Akit. Bütün bunların aksine ışık olur, fener olur gerçekliğe.
 

Ve eğilmez. Ve bükülmez. Eğmez ve bükmez. Birçoklarının aksine. Kıvrım kıvrım dolanmanın, buz üstünde dans misali kaymanın, kaydırmanın adeta norm haline geldiği ülkemizin basın dünyasında öncesi ve sonrası arasında fark olmadan, zaman içinde mutasyona uğramadan, özüne "doğru" kalarak mevcudiyetini muhafaza etti Akit. Dün neredeyse bugün de orada, on yıl önce ile ön beş yıl sonra arasında tutarlılık testinde en birinci bir duruşta. Çünkü en temel, en üst, en komplike ve fakat en basit, ama belki de en iyi tasvir edecek sıfat olan en birincil çerçevenin içinde kendini konumlandırdı. Orada onun bunun hatırı geçmez, kurallar dün öyle bugün böyle değişmez, gelene veya gidene göre ağız değiştirilmez, çünkü tek taşınmaz, tek mutlak, tek tartışmaya açılmaz alandan, en birincilden açılır Yeni Akit"in penceresi. Orada kül ve Rabb vardır. Gün gelir devran döner, köprünün altından ne sular geçer, o gider bu gelir, siyaset, ekonomi, kültür, kültürsüz değişir, ve fakat kulu Rabb"e endeksleyen denklem hep oradadır. Akit de bunu bilir, bildirir, hatırlatır. Hal böyle olunca diğerlerinin aksine diyet borcu değil, kulluk borcu idrakinde olandır. O da sadece O"nadır. Gücü O"ndandır. Kula kul olmanın adının "gereklilik" olarak savunulduğu günümüzde sırtını o hala tek O"na dayamıştır.
 

Seveni de çoktur, okuru da. Aşiyan okuru kadar gizli okuru da. Ve çok tabii ki düşmanı da. Hak Hak olalı, dünyaya ineli, olmaz mı karşı durani". Elbette ki vardır. Zaten onlar övecek olsa, bir yanlış var demektir. Okur olarak, okunulan olarak kendini sigaya çekme zamanı gelmiş demektir. Oysa onlar saldırdıkça, hak yol devam demektir. Bomba da Akit"te değil, bilakis kendi içlerinde patlamış demektir.
 

Ben de Akit"i, İslam adına başörtüsü linç edilirken tanıdım. Sonra başörtülü milletvekiline siper olduklarında daha da iyi tanıdım. Gelen okları bir bir geri yolladıklarında şahit oldum. O zamandan bu güne dünyamızda bazı şeyler değişti, bazıları da hiç değişmedi. Bakınız etrafa, Akit dışı dünyaya. Okları atanlarla atılanlar bugün kolkola bile geldi. Okları atanların baş müdafisi oku yiyenlerin önde gidenleri bile oldu. Aklama, paklama görevini sanki gönüllü üstlendi, oklananların bir kısmı. Bir tek Akit bunu yapmadı. Hak dedi. Adalet dedi. Dün nerede idiyse bugün de orada durdu. Dün ne dediyse bugün de onu savundu.  Mazlumun, ezilenin yanında ve sesinde! Korkusuzca!
 

Hiç şüphesiz bu bir seçim. Bilinçli bir seçim. Tıpkı hareket alanını o en birincil çerçeveye oturtmayı seçmek gibi bir seçim. Ortada bir Akit var. O da Kadir-i Mutlak ile imzalanmış olan Akit!
 

Bomba dediğiniz nedir ki"

yeniakit