O bizim ebedi yol kılavuzumuz

Ahmet Taşgetiren

O. Sallallahü aleyhi ve sellem.

Sevgili Peygamberimiz. Dünyaya teşriflerini selamlıyoruz.

O bizim önderimiz, örneğimiz, rehberimiz, yol kılavuzumuz.

Hâlik’ın önümüze koyduğu “Güzel örnek.” Kur’an’ın insan kişiliğine aksetmiş güzelliği. Bir anlamda canlı Kur’an.

Kur’an O’nun örnekliğinde iki vasfını öne çıkarıyor:

-Ahlak.

“Yüce bir ahlak üzeresin” diye anlatılıyor Kur’an’da.

-Rahmet.

“Alemlere rahmet olarak gönderildiği bildiriliyor” yine Kur’an’da.

O zaman, bütün zamanlarda O’nun elinden tutanlar, bu iki özelliği iyi öğrenmeli, hayatlarında bu iki özelliğin var olup olmadığına bakmalı, “Muhammedî ahlak noktasında bir zaaf varsa, kendini yeniden inşaya yönelmeli, kendini rahmet – merhamet noktasında zaaf içinde görüyorsa, şahsiyet inşasını yeniden başlatmalı.

Bunun için;

-“Hayatın bütün alanlarında nasıl ahlaklı olunur?” noktasında değerlendirmeleri bulunmalı…

-“Bütün varlıklara karşı rahmet – merhamet ilişkisi içinde olmanın çerçevesi nedir?” e dair bir duyarlılığı olmalı.

Ahlakî zaaf içinde bulunarak, Rasulullah’ın yanına sokulamayacağı bilinmeli.

Rahmet – merhamet özürlü” olarak O’nunla ümmet ilişkisinin sağlıklı- tutarlı olmayacağının idrakinde olmalı.

Sokak kedisine tekme atarken, O seni görmemeli, değil mi?

Bir hayvana söverken, hakaret ederken, döverken görmemeli seni.

Bir yetimin başını okşarken O’nun dostluğuna layık olabilirsin.

Bir çaresize çare olurken…

Bir hastayı ziyaret ederken…

Düşenin elinden tutup kaldırırken…

O, “insanların yırtıcılıkta sırtlanları geçtiği bir çağ”ın içinden çıkardı ancak “rahmet toplumu”diye tanımlanabilecek ilk Müslüman topluluğunu. Herbirine tek tek emek verdi. Yaralarını sardı. Elinden tuttuğu, elinden tutan insanları insanlık yolculuğuna çıkardı.

Güzel örnekti, evet.

Elinden tutanlar da O’nunla aynileşme çabasına girdiler. “Müslümanlık” O’nun hayatın her alanına nakış nakış yansıyan Kur’an güzelliğini kuşanmaktı. Her gün kişiliklerinin bir boyutunu değiştirdiler. Yenilendiler, yenilendiler, yeni insan oldular. Bu bir adanıştı. O baktı etrafındaki insanlara, “Müslümanlığı güzel yaşıyorsun” dedi. O’nun gözünde de “İslam’ı güzel yaşamak” diye bir hadise vardı.

İslam’ı güzel yaşamak…

İslam güzel yaşanacak bir hayat disiplinidir.

Hani insanın içinden geçer, “Acaba Allah Rasûlü (salllallahü aleyhi ve sellem) görseydi, benim yaşadığım hayatı da güzel bulur muydu, beni kutlar mıydı, tebessüm eder miydi bana bakıp?”

Bunlar güzel umutlar değil mi?

O’nun çevresinde değiliz tabii ki, ama O’nu, yanında bulunanlar gibi sevmek, öğrenmek ve yaşamak mümkün. Onun güzelliklerini kendi kişiliklerimizde yaşatmak mümkün.

O’nu sadece kandillerde yad etmekle değil, sevgiyi öğrenmeye, öğrenmeyi yaşamaya doğru geliştirmekle olur bu.

O, insanın yaşadığı bütün çağlarda kuşanılacak bir güzelliğin timsalidir.

Bu mevlid kandilinde, Rabbimizden, içimizdeki Rasûlullah aşkını her daim diri tutma noktasında bize yardım etmesini niyaz ediyorum.