N’olacak memleketin hali!

Abdurrahman Dilipak

 

Sanırım herkes son günlerde en çok bu soruya muhatap oluyor.. Aslında doğru soru şu şekilde olmalı. Bu şartlarda ben ne yapmalıyım?..

Sonuçta, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırılarak kimi zaman eksiltilerek imtihan edileceğiz, ya da bu işler yaptıklarımızın karşılığı olarak önümüze konan şeyler olacak. O zaman bu sonucu değiştirmek için kendimizi değiştirmemiz gerekecek. Bu şartlarda “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım” dememiz gerek..

İçimizden birilerine “bozgunculuk yapmayın” dediğinizde, onlar “biz ancak ıslah edicileriz” diyorlar.. Ama aslında sonuç ortada.. Aslında asıl bozgunculuğu kendileri yapıyorlar.. “Ama biz iyi niyetliydik” diyecekler, unutmamak gerekir ki Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.. Birileri kaş yaparken göz çıkarttıklarının, dahası kendilerine de zarar verdiklerinin farkında değiller gibi sanki.. Öfkeleri ve ihtirasları gözlerini bürümüş ve akıllarını zail etmiş olsa gerekir..

Bakın, bu ülkede yolsuzluk ilk kez olmuyor.. CHP’nin de, MHP’nin de bu konuda konuşacak halleri yok.. Sadece AK Partililerin kasetleri ve dosyaları yok. Bu dün de böyleydi, bu gün de böyle. Yarın da böyle olacak.. Olanları meşru görmüyor. Bir dosya, bir kaset bile çok fazla.. Kamu malı yetim hakkıdır.. Bu anlamda toplumun çok büyük kesimi sabıkalıyız.. Her şey ihale usulsüzlüğünden ibaret değil.. Vergi kaçakçılığı da elektrik kaçakçılığı da böyle. Fırsat bulsa aynı kişi, yarın belki petrol kaçakçılığı da yapar..

Bu işlerin daha az olması için ciddi bir denetim, hızlı ve etkin bir caydırıcı cezalandırmaya ihtiyaç var.. Yapanın yanına kar kalırsa bunun arkası gelir.. Ama şunu bilelim ki; her zaman para, kadın, makam üzerine sapmalar olacaktır..

Bu yolsuzluklar, bu gün gelinen noktada, büyük soygun ve vurgunu, asıl büyük tehdidi perdelemek için közümüzün önüne getirilmeye çalışılan bir kibrit çöpü mesabesindedir.. Gözünüze kibrit çöpünü çok yaklaştırırsanız arkasında bir ormanı kaybedersiniz..

Şunu görelim, bu olay yeni bir 28 Şubat darbesine benzer bir darbe girişimidir.. Bu işin arkasında uluslararası bir komplo sözkonusudur.. İşin içinde yine Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve bir takım STK’lar vardır. Bu kez ordu üzerinden derin devlet değil, polis üzerinden paralel devlet üzerinden bir operasyon yapılmaktadır.. Oligarşik bir bürokrat kadro ile polis, istihbaratçı, Hakim ve Savcılar üzerinden Jüristokratik yöntemlerle siyasete ayar çekilmeye çalışılmaktadır. 

Cemaat bu operasyonda yalnız değildir.. Derin devlet ve paralel devlet, Geziden beri birlikte hareket etmektedir. Komplo ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Vatikan ve İsrail’in içindeki bazı grupların iştiraki ile co-Production bir operasyon şeklinde uygulamaya konmaya çalışılmaktadır.. Bu olay sadece AK Parti’ye ayar çekme olayı değildir. Bu aynı zamanda Türkiye’deki Müslüman topluluklara ve aynı şekilde İslam dünyasındaki Cemaati İslami ve İhvanı Müslimin çevrelerine karşı bir tehdit ve ayar çekme operasyonudur.. Erdoğan’ın şahsında “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” mesajı verilmeye çalışılmaktadır..

Operasyonda İsrail öncelikle İHH’yı cezalandırmak istiyor. İngilizler işe daha çok iktisadi açıdan, mali dengeler ve para trafiği ve kriz sonrası oluşacak siyasi yapı ve dengeler açısından, aynı şekilde yeni iktidar oluşumunun bölge devletleri ile ilişkileri ve yeni denge politikaları açısından bakmaktadır. ABD ise, olaya daha global, makro dengeler ve Türkiye üzerinden İslam dünyası için model olarak pazarlanmaya çalışılan ılımlı İslam yapılanması üzerinden bakmaktadır. Aslında bu proje konusunda taraf ülkelerinin hepsinin kafası karışıktır ve hiçbir ülke hem amaç, hem yöntem konusunda kendi içinde tek görüş sahibi değildir.. ABD de Neoconların başından beri “ılımlı İslam” politikaları’na karşı çıktığını biliyoruz.. Şimdi oyun deşifre oldu.. Cemaat şimdiden sıfırı tüketti.. Bu hali ile, zaten toplum bunları cezalandıracak.. Bankaları, Mediaları, zincir mağazaları, kitapçıları, Dersaneleri, öğrenci yurtları, Işık evleri, Şirketleri, hepsi hem müşteri ilişkileri açısından, hem finansal açıdan, hem yönetimi açısından krize girecek.. Birilerine bu işin hesabı sorulacak. Birileri işsiz kalacak.. Uluslararası sistem bu işi yüzüne gözüne bulaştıran bu kadroyu daha fazla sırtında taşımak istemeyecek.. Fethullah Gülen artık Türkiye’ye gelemez, gelmesin de, gidecek bir başka ülke bulması da zor, bu saatten sonra.. Belki Avustralya, Yeni Zelanda gibi, ulaşılması daha zor bir bölgede uzlete çekilebilir.. 

Dünyadaki okulları ve şirketlerinin de işi zor. Hem idari açıdan, hem öğrenci tercihleri açısından, hem istihdam, hem para transferi, hem de siyasete müdahaleleri açısından bütün şüpheleri üzerlerine çektiler.. “Düşenin dostu olmaz” bunu görecekler.. Yarın işten çıkartmalar başladığında, kıdem tazminatları bile sorun olacak..

Ekonomik yolsuzluklar konusunda konuşmayı çok seviyorlar da, kendi evlerinde dönen dolaptan pek haberleri yok sanırım bunların..

Dün iş adamları çoğu cemaatin kapısını çalıyordu. Kariyer yapmak, yükselmek isteyenlerde. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyenler demelerini nereye yapacaklarını biliyordu ve şimdi kaçış başladığında birileri bu işin diyetini isteyecektir.. Birileri önlerine konulan ağır faturaları ödemekte zorlandığında işler karışacak..

Akılsız dostlar” cemaatin başına ne iş açtıklarının farkında değiller.. Kendilerine, daha doğrusu kendilerini intikamları için tetikçi olarak kullanmak isteyen İsrailli, Amerikalı dostlarına çok fazla güveniyorlardı.. Her şey hazırlanmıştı, ama evdeki hesapları çarşıya uymadı. 

Birileri de bunların kazanacağından emin oldukları için, yeni oluşacak siyasi yapıda yer kapmak için bunlara göz kırpıyordu. Ama artık geçmiş olsun.. Bu millet bunca olanlardan sonra bunları affetmez.. Kimse de bir daha bunların yüzüne bakmaz.. Bu gün bunların kim olduklarını anlamayanlar da yakında anlayacaklardır.. Hele şu yeni yıl geçsin, Ardından hesap soranlar hesap vermeye çağrıldığında görün, bakın, daha neler olacak! Kimbilir belki birileri şu günlerde, bir daha dönmemek üzere rezervasyonlarını yaptırmışlardır bile.. Tabanca ile tanka karşı konulamayacağını söyleyenler, kendilerinin ne yaptıklarını da düşünmeleri gerek. Ha! Sahi, Davud aleyhisselam Sapanı ile ne yapıyordu. Hani birileri, yazdıkları meali bir daha okusalar.. Selam ve dua ile..

yeniakit