N'olacak bu dünyanın hali

Abdurrahman Dilipak

Altın fiyatlarının yükselişi pek hayra alamet değil..
 
Altın yükseliyorsa insanların gelecek konusunda kaygı taşıdığı düşünülür. Kimilerine göre istikrarsızlık işaretidir..
 

Batıda durum pek iç açıcı değil. Ön Asya'da da durum karışık.
 

Aslında karışık olmayan bir yer yok..
 

Yeni bir Tahran, Yalta, Postdam'ın eşiğindeyiz sanki.
 

Herkes birbirinin boğazına sarılmaya hazır. Siyasi, dini, felsefi, etnik, ideolojik farklılıklara dayalı bir çatışma riski söz konusu her yerde.
 

Herkes kendini köşeye sıkışmış gözüküyor.. Herkes bir başkasına kendi çözümünü dayatma çabasında.
 

Zenginler ve güçlüler statülerini, imtiyazlarını, çıkarlarını, mevzilerini korumaya çalışıyor, yoksullar bu durumu fırsat bilip kurtulmak istiyor..
 

Taşlar yerinden oynayacak. Sınırlar değişecek, rejimler de, yönetici kadrolar da.
 

Bu iş sadece bu bölgeyle ilgili değil. İslam dünyası ile de ilgili değil. Tek sorun Şii-Sünni ihtilafı da değil.
 

İşin kötü yanı, birileri kendi gücü ile bir yere varmak yerine rakiplerini birbirine düşürerek, içerideki unsurları birbirine karşı kışkırtarak bulanık suda balık avlamak istiyor.
 

Büyüklerin kaybetme korkusu ile küçüklerin kazanma umudu karşı karşıya gelince olan oluyor.
 

20'den fazla Arap devleti var bölgede. Arapların kurtuluş için ciddi bir zeka ve performans göstermeleri gerek.. Yoksa çok kan akar.. Dini önderler, kanaat önderleri, aydınlar ellerini çabuk tutmalı..
 

19. yüzyıl sonrasının kavram ve kurumlarıyla 21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap vermek mümkün değil.
 

Sadece Arap ülkelerinin değil Avrupa'nın da sınırları değişecek.. ABD'de yeniden yapılanacak.. Dünyanın jandarmalığı BM'nin gölgesinde böyle devam edemez. BM nin yapısı da değişecek. BM'nin beşli çetesi de imtiyazlarını terketmek zorunda kalacak..
 

Bugünün dünyasınında ABD, ingiltere, Fransa, Çin ve Rusya'nın ortak menfaatine hizmet edecek bir düzen mümkün değil..
 

Çin'in yapısı da değişecek, Rusya'nın da..
 

Türk dünyasının durumu Arap dünyasından daha iyi değil.
 

Balkanlar Rusya ile Avrupa arasına sıkışmış durumda. İçeriye bir de ABD burnunu soktu. Almanların Balkanlar'da ciddi bir ağırlığı var. Özellikle de kuzeyde.. Bugün değilse yarın Balkanlar karışacak..
 

Büyük sorunlar büyük neticeler doğurur.. Büyük liderler de bu krizler döneminde ortaya çıkar.
 

Türkiye bu açıdan Asya, Afrika ve Balkanlar'daki gelişmelerle yakından ilgili. Tarih sanki bize büyük bir rol yüklüyor gibi.
 

Beynimizi, kalbimizi genişletmeliyiz.
 

Kötü bir düzen felakettir. Düzensizlik daha büyük bir felakettir. Düzensizlik olacak diye zalim bir yönetime katlanmak zorunda kalmak, bir başka felakettir.
 

Burada STK temsilcileri ile konuşuyoruz da, "Neden Türkiye Türkiye'de bir 'Uluslararası Türk-Arap Üniversitesi' kurup, diğer Arap ülkelerinde şubelerini açmıyorlar?.. Türkiye bölgede neden bir oryantasyon merkezi olmuyor?.."
 

Türkiye hükümeti, üniversiteleri, özel kuruluşları ile, STK'ları ile bu yeni duruma göre kendine bir çekidüzen vermeli.
 

Ne yazık ki, CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin bu tarakta bezleri yok..
 

Türkiye'nin gücü ve başarısı, sadece Türkiye'nin başarısı olmayacak. Türkiye ile birlikte bölge halkları, ülkeleri de kazanacak. Bu başarı, yaşanan sürecin kan ve can maliyetini en aza indirecek..
 

Türkiye bölgesindeki, hatta dünyadaki hiçbir olaya ilgisiz kalamaz.. Tek taraflı, pasif bir politika da izleyemez. Aktif denge politikası izlemek durumundadır. İstikabeti ise adalet üzre olmalıdır..
 

Etnisite ve mezhepçi bir dil değil siyasetin dili olarak adaletten yana bir dil kullanmalıdır. İşi ehline vermelidir.. Hukukun üstünlüğünü esas almalıdır.. Barıştan yana tavır almalıdır, bunu yaparken, kendine saldıranlara karşı kendini savunacak bir güce sahip olmalıdır.
 

Ülkeler ve halklar dostluğumuza değer vermeli, düşmanlarımız ise bizden çekinmelidir..
 

Bugünden yarına çözüm yok. Ama gelişmeler doğru yönde ileri doğru..
 

Toplumsal hafızanın canlanması için bu zor imtihandan geçmemiz gerekiyor anlaşılan..
 

Bazı şeyleri akılla çözemiyoruz. Bir çok ülkenin iderlerinin ihtirasları ve öfkeleri akıllarından büyük. Öyle olunca da halklarını ateşe atıyorlar.. Akılla çözemediğimiz şeyleri hayat böyle çözüyor.
 

Bunları söylemek yetmiyor. Bazı insanlar bazı gerçekleri duymak, bilmek, anlamak istemiyor.. Kimilerinin Sünni, kimilerinin Şii düşmanlığı ya da Sufi düşmanlığı bizim bölgemizdeki en büyük sorunlardan biri.
 

Mali'de yaşananlar hepimize ders olmalı. Bu anlayış kimseye fayda sağlamaz.. Hep söylüyorum, bizim bir diğerimize karşı düşmanlığımızın iki tarafa da faydası yok. Bu işten sadece Siyonistler fayda sağlar. Bu onların hayali ve umududur. Siyonistlerin hayaline ve umuduna hizmet etmeyelim..
 

Daha akıllı, daha dürüst ve daha cesur olmalıyız..


Haram lokmadan sakınmalıyız. Rüşvetle, torpille elde edilen servet ve makamlarla selamete ulaşılmaz.. İslam ülkeleri bu anlamda ne yazık ki, çok da övünülecek durumda değil. İşi ehline vermemiz lazım. Yoksulları görüp gözetmemiz lazım. Sonra "Biz zalimlerden olduk" dememek için arınmamız gerek.
 

Hep başımızdakilerin değişmesini istiyoruz ama kendimizi değiştirmeye yanaşmıyoruz. Hep başkalarının şeytanını taşlıyoruz ama kendi şeytanımızla derin bir aşk yaşıyoruz.
 

Sevgimiz ve nefretimiz gözümüzü kör etmemeli. ihtiraslarımızı dizginlemeliyiz..
 

Çok sabırlı olmamız ve çok sabretmemiz gerekiyor.
 

Zulm ile abad olunmaz. Hep yokuş yoktur hayatta, hep gece ya da gündüz olacak değil.
 

Eğer biz saflarımızı sık tutarsak, akıllı, dürüst ve cesur olacaksak Allah bize kolaylık verecek, düşmanlarımızı sarp dağlara saracaktır..
 

Bu günlerde şu ayeti sıkça okumalıyız: "İçimizdeki beyinsizlerin yüzünden bizi helak eder misin Allah'ım?"
 

Unutmayalım ki, Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir!
 

Unutmayalım ki, Allah bizi yeryüzünün varisi kılmak istemektedir.
 

Allahu ekber.
 

Yemen'den selam. Türkiye'ye dönmek için şimdi valizimi toplamam gerek.
 

Selam ve dua ile..

yeniakit