Nijerya-Türkiye... Zenginliğiniz varsa, başınız belâda demektir!

Hasan Karakaya

Dün sabah “kahvaltı”yı henüz bitirmiştim ki; yazılarımda sürekli “Ajan Dİ” diye bahsettiğim Demir İnal dostum aradı... “Nijerya’daki gelişmeleri takip ediyor musun?” diye sordu... “200 civarında genç kızın kaçırıldığını biliyorum ama, detayına bakmadım” dedim.

Dedi ki;

“Senin detayıyla ilgilenmediğin bu olay var ya; Amerika ve İngiltere’nin ilk gündem maddesi... Amerikan CNN kanalı olsun, İngiliz BBC kanalı olsun, her şeyi bıraktı, sadece kaçırılan kızlarla ilgileniyor!.. Ukrayna’daki olayları bile ikinci-üçüncü sıraya attılar... İlgilendikleri tek konu, kaçırılan kızlar!”

Peki, bu “hassasiyet”lerinin sebebi ne?.. Bir “çıkar”ları mı var?

BU HASSASİYET NİYE?

Demir İnal; “Onu da sen araştır” dedi... Ama şunu da sor: “Amerika, kaçırılan bu 200 genç kız hakkında bu kadar hassasiyet gösteriyorsa, bu kadar insancıl bir çaba içinde görünüyorsa, aynı hassasiyeti niye Irak’ta ve Afganistan’da göstermedi?.. Niye Suriye’de ve Filistin’de ya da Myanmar’da göstermedi?..

Irak’ta 2,5 milyon insan katleden bu Amerika değil mi?.. O 2,5 milyon insan içinde yaşlılar vardı, kadınlar vardı, çocuklar vardı, genç kızlar vardı... Afganistan’da katledilen yüz binlerce insanın içinde de genç kızlar vardı... Suriye’de öyle, Filistin’de öyle, Myanmar’da öyle!..

Peki, bu genç kızları katleden veya katledilmelerine göz yuman ABD ve İngiltere; Nijerya’da kaçırılan 200 genç kız için niye seferber oldu?..”

“Tamam” dedim Demir İnal’a;

“Araştıracağım.”

BOKO HARAM NASIL BİR ÖRGÜT?

Efendim, olay şu:

14 Nisan günü;

Nijerya’nın kuzeyindeki Borno eyaletinde Boko Haram örgütünün militanları olduğu sanılan silahlı kişiler, 130 ila 150 civarında kız öğrenciyi kaçırmışlar... İsmini vermek istemeyen üst düzey bir yetkili; Chibok’ta “yatılı bir ortaokul”a araçlarından ateş eden silahlı kişilerin daha sonra kızları zorla araçlara bindirdiğini açıklamış!..

İddialara göre;

Nijerya’da kız öğrencilerin kaçırılmasını Boko Haram örgütü üstlenmiş... Yine iddialara göre, örgüt; kızları köle olarak satacaklarını açıklamış!..

Adı “Batılı tarzda eğitim yasaktır” anlamına gelen Boko Haram, 160 milyon nüfusuyla Afrika’nın en büyük ülkesi Nijerya’nın kuzeyinde dine dayalı devlet kurmak istiyormuş... Boko Haram; kitlesel şiddet eylemlerini 2009’da başlatmış ve sadece bu yıl üç eyalette düzenlediği saldırılarda 1500’den fazla kişinin ölümüne sebep olmuş...

Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan ise; kendilerine yardım için uluslararası güçlerle de temasa geçtiklerini belirterek; “Bize yardım edebileceğini düşündüğümüz ülkelerle görüşüyoruz. Bunların başında da ABD geliyor. Başkan Obama ile en az iki kez görüştüm” demiş...

Obama, hemen devreye girip, 6 Mayıs günü açıklamasını yapmış:

“Boko Haram, bölgedeki en kötü terör örgütlerinden birisidir... Kız öğrencilerin bu örgütün elinden kurtarılabilmesi için, Nijerya’ya özel bir heyet gönderdik... Bu heyette askerlerin yanı sıra, rehine pazarlığında uzman sivil personel de bulunuyor.”

SEBEP PETROL MÜ?

Obama’nın bu açıklaması, “göz yaşartan” bir açıklama... Şu hâle bakın; koskoca Amerika “200 kız öğrenci için” seferber olmuş!..

Hüngür!.. Hüngür!..

En başta dedik ya;

Irak ve Afganistan’da “milyonlarca insanı katleden” bir Amerika, “200 öğrenci” için niye teyakkuza geçiyor, Nijerya’ya niye “kurtarma timi” gönderiyor?..

Bu teyakkuzun sebebi “insanî bir hassasiyet” mi, yoksa “ABD çıkarları” mı?..

Nijerya’da “ne” var ki, ABD Başkanı Obama, bu kadar “duygusal”(!) davranıyor.

Ben; bu “operasyon”un “insanî hassasiyet”le değil, “tamamen duygusal”(!) sebeplerle yapıldığına inanıyorum!..

Açık ve net söyleyeyim;

Paralel Yapı’nın gerçekleştirdiği “Kirli 17-25 Aralık operasyonları” nasıl ki “Hükümet’e darbe” amaçlıdır ve “yolsuzluk-rüşvet”le hiçbir ilgisi yoktur, “ABD’nin Nijer Operasyonu”nun da “genç kızları kurtarmak”la ilgisi yoktur!..

Çünkü Nijerya’da;

“Ekonomi daha çok tarıma dayanır. Milli gelir 370 dolar civarındadır. Nijerya, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengindir. 1960’lı yıllarda bulunan petrol, Nijerya ekonomisini geniş ölçüde ferahlatmıştır. Dünyanın yedinci büyük petrol üreticisi durumunda olan Nijerya’nın ihracatının büyük bir bölümünü, petrol ve yan ürünleri teşkil etmektedir. Ayrıca doğalgaz bakımından da oldukça zengindir.”

Şimdi anlaşıldı mı “operasyon”un asıl sebebi?.. Obama’nın Nijerya’ya gönderdiği “asker”lerin amacı “genç kızları kurtarmak” değil, “petrol işini kotarmak”tır!..

Görürsünüz;

Kokusu yakında çıkar!..

ZENGİNLİĞİNİZ VARSA!

Demir İnal’ın telefonu üzerine “Nijerya” meselesini yazmak üzere masaya oturmuştum ki, Anadolu Ajansı’ndan bir haber geçti...

Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ebubekir Sofuoğlu, dün Sakarya’da düzenlenen “2. Abdülhamid Han’ın Dehası Konferansı”nda konuşmuş ve demiş ki;

“Osmanlı tarihini Batılılardan öğrenmeye çalışanlar, Batı’nın amigosu gibi konuşmayı uygun buluyorlar...

Sultan 2. Abdülhamid’e karşı direncin arkasında başka bir şey var... Gerçekten arı kovanına çomak sokmuştur. Arı kovanına çomak sokan bir padişah, tabii ki aşağılanmaya çalışılır...

Abdülhamid, elindeki imkanları kullanmaya başladı, başına bela aldı... Bazen, ülkelerin sahip olduğu zenginlikler çeşitli sorunlara yol açabiliyor.

Elinizde zenginlik olduysa tehlikeye açıksınız demektir... Osmanlı’nın elinde Akdeniz var. Akdeniz, büyük bir hazine... Akdeniz’in büyük kısmı hâlâ elimizde, hâlâ başımız belâda... Abdülhamid’in başına bela olan şeyler, bu zenginlikleri kullanmasıydı... Sorun burada işte. Şimdi sizin idarecileriniz küresel güçlerin kovanlarına çomak sokmuyorsa, sorun yok. Çomak sokuyorsa, işte orada müdahale ederler... Osmanlı tarihinde, bakın Yakın Çağ’a; 9 padişahın 6’sı darbeyle indirilmiştir... Diğer 3 padişah öldürülmüştür. Bu 3 padişah arı kovanına çomak soktuğu için öldürülmüştür. Abdülhamid de öldürülecek 4’üncü padişah olarak listeye girecekti... Başta Enver Paşa olmak üzere İttihatçılar öldürülmesini istemişti. Muazzam şahsi serveti olduğu için o serveti kullanmak adına öldürmediler... Yoksa öldürülenler kervanına o da katılacaktı.

Musul-Kerkük petrolleri, Abdülhamid’in başına bela olan başka bir projesidir. İngilizleri dengelemek için Amerikan ve Alman bankalarıyla anlaşma yaptı. Petrol çıkartmaya başlayacaktı. Avrupa, ‘Bu petrolü sana kullandırtmam’ dedi ve onu darbeyle indirtti!”

Hele söyleyin;

Prof.Dr. Ebubekir Sofuoğlu’nun tespitleri “bire bir doğru” değil mi?..

Bence, Sakarya’daki konferansta söylediği en önemli söz şudur:

“Elinizde zenginliğiniz varsa,

Başınız belâda demektir!”

TÜRKİYE NİYE HEDEFTE?

Gerçekten de;

Elinizde “Akdeniz” varsa, elinizde Musul ve Kerkük varsa, “başınız belâda” demektir!..

Daha da önemlisi;

Elinizde “Türkiye” gibi bir ülke varsa, “başınız belâdan kurtulmaz” ve sürekli “başınızı ağrıtırlar!”

“Gezi” ile ağrıtırlar, “17-25 Aralık operasyonları” ile ağrıtırlar, “seçimlerde kirli ittifak”lar kurarak ağrıtırlar!..

Hele “IMF’ye borçlarını ödemiş ve IMF’ye borç verecek bir seviye”ye gelmişseniz!.. Kendi “gemi”lerinizi, kendi “uçak ve helikopter”lerinizi, kendi “insansız hava araçları”nızı, kendi “tren”lerinizi, kendi “savaş gemileri”nizi ve kendi “uydu”larınızı yapmaya başlamış ve artık “uydu ülke” olmaktan çıkmaya, yani “zenginliklerinizi keşfetmeye ve onları kullanmaya” başlamışsanız, “başınız belâda” demektir!.. Sizi asla rahat bırakmazlar!..

Çünkü Türkiye;

“Türklere bırakılmayacak kadar önemli ve zengin bir ülkedir!”

Türkiye üzerine kurulan “kumpas”lara, “yolsuzluk ve rüşvet” kılıflı “darbe operasyonları”na bakarsanız; “Tayyip Erdoğan Türkiye’si”ni de, “Sultan 2. Abdülnamid Han Osmanlı’sı”nı da çok daha iyi anlarsınız!..

Ne diyordu Prof. Sofuoğlu;

“Elinizde zenginlik varsa,

Başınız belâda demektir!”

Ya “uysal koyun” olup “zenginliklerinizin sömürülmesi”ne sesinizi çıkarmayacaksınız ya da “arı kovanına çomak sokmayacaksınız!”

Aksi halde;

“Başınız dertten kurtulmaz!”

Osmanlı’nın ve Türkiye’nin başına gelenler; nasıl ki “zenginlik”lerinden dolayıdır, bugün Nijerya’nın başına gelenler de; “petrol ve doğalgaz zenginliği”nden başka bir şey değildir...

Türkiye’nin başına bir zamanlar PKK’yı, şimdi de Paralel Yapı’yı “belâ” ettiler, Nijerya’nın başına da Boko Haram’ı belâ edenler “ABD ve Avrupa”dan başkası değildir!..

Fotoğrafa, bir de böyle bakın!..

“Kızlar” filân hikâye!..

**********************************************************************

Hoover öldüyse “kılavuz” olamaz mı?

Dün bu köşede; “FBI kurucusu John Edgar Hoover’ın uyguladığı taktikler” ile “Fetullah Gülen’in uyguladığı taktikler” arasındaki “benzerliğe” dikkat çeken ve “Gülen’in akıl hocası FBI Ajanı” diyen yazım, birçok “internet sitesi”nde “manşet” olmuş!..

Bazıları da; “Karakaya yine uçtu... Gülen, Hoover’ı nasıl kılavuz edinir ki?.. Hoover, taa 1972’de öldü” demiş!..

Bu “kuş beyinli”lere söyleyeceğim şu: Hitler, Mao, Lenin ve Karl Marx da “çook önceleri” öldüler ama, hâlâ onların “fikir ve taktik”lerini uygulayan nice “embesil” var!.. Demek ki; bir insan ölmüş olsa da, onun “fikir ve taktik”leri pekâlâ uygulanabilir, pekâlâ yaşatılabilir!..

Hoover, “Rosenberg” adlı bir ekip kurmuş, onlar vasıtasıyla; “insanların donlarının desenlerine” varıncaya kadar izlemiş, fişlemiş, kasetlemiş ve bunu da “şantaj” aracı olarak kullanmış!.. Peki, Fetullah Gülen’in kurduğu “Paralel Yapı” da “devlet içinde devlet” gibi çalışıp, “aynı taktikleri” kullanmıyor mu?..

Hoover; göreve geldiği 10 Mayıs 1924’te, adamlarına “talimat” vermiş: “Bana herkesin açığını bulun!..

O kadar “açık” bulmuş ki; ona 48 yıl boyunca hiç kimse dokunamamış... Zira, “tehdit” açıkmış: “Gidersem, herkesi götürürüm!”

Bugün “Paralel Yapı”ya ses çıkaramayanlar, bilesiniz ki; “göt-ürülme korkusu” yaşayanlardır!..

“Açığı olmayanlar” niye korksun ki?

yeniakit