Nereden nereye

Merve Kavakçı

 

Modernizasyon teorisini savunanların görüşüne göre insanlık bir yolda gelişim gösterebilir. Medeniyetler bu yolu takip ettiği süre içerisinde ilerleyebilir yol katedebilir. Ekonomik gelişim siyasi gelişimi de beraberinde getirir ve birinci alandaki liberal yapılanmalar ikinci alana da sıçrar ve kalkınma bu şekilde sağlanır. Sonuç ekonomik alanda endüstriyelleşme ikinci alanda da yönetim biçimi olarak demokrasidir bu görüşe göre. Yani bu ne demektir sanayileşmesini tamamlayamamış ve henüz tarımsal alandan beslenen ülkeler tam gelişmemiş ülkeler arasındadır. Modernizasyonun en temelinde taklitçiliğe teşvik yatar. Buna göre batının sanayileşmiş ülkeleri gelişimini tamamlamıştır ve bütün yapılması gereken onların yolunun takibidir. Takip edildiği taktirde sanayileşme ve dolayısıyla gelişim ve kalkınma sağlanacaktır. Dikkat ediniz ki gelişim ve kalkınma gibi geniş anlamlarda kullanılabilecek serbest kavramlar çok dar bir kullanım alanına çekilmektedir bu bakış açısına göre. Kalkınma eşittir batı dünyası denmekte ve o zaman batı ne yaptı ise onu takip ediniz feraha mutluluğa eriniz diye de eklenmektedir.

Gelişme ve kalkınma üzerine geliştirilen bu sığ bakış açısı batı çıkışlı olduğu için de taraftar bulmakta da zorlanmamaktadır. Çünkü dominant kültür bunu getirmektedir beraberinde. Parayı veren düdüğü çalmıştır ve çalacaktır da hep. Batının genel manada kabul gören ekonomik üstünlüğü alkışlanır, alkışlanmasa da en azından mecbur bırakmaktadır.

Tabii modernizasyona göre şekillenen bir dünyada alternatif kalkınma modellerine de yer verilemez. Onun içindir ki Çin gibi ne ekonomik liberalizasyonun köşesine bucağına uğramamış bir ülke hem de demokrasinin d’sini daha ağzına almamış bir ülkenin global ekonomik alana hakimiyetini de açıklayamaz bu bakış. Nedendir ki neo liberal ekonomilerin bir simgesi haline gelmiş ve aynı zamanda da demokrasi söylemiyle ön plana çıkmış bir Amerika bugün geldiği noktaya gelebilmiştir de ne her daim promosyonunu yaptığı serbest piyasa ekonomisi ne de savunduğu demokratizasyon süreci onu buraya gelmekten kurtaramamıştır dünya alemi kendine güldürür konuma düşürmüştür, bunu kimse modernizasyon teorisinin içinden açıklayamaz. Ayrıca burada başta Amerika olmak üzere sanayileşmiş ülkeler dünyasında neden sosyal afetler, hezeyanlar yaşanır toplum ahlaki, moral, etik ve kültürel anlamda çöküşe geçmiştir hiçbir şekilde izah edilemez… Yalnızlık, yardımlaşmanın eksikliği, enformal güvenlik ağlarının olmaması, ‘hep ben hep ben’ diyen bir dünya tezahürünün içine doğmuş nesiller için bir başkasının, yan kapıdaki komşunun hiçbir şey ifade etmemesi, ‘istediğimi verdiği sürece arkadaşım ile münasebetimi sürdürürüm’e dayanan salt çıkar ilişkilerine indirgenmiş bir sosyalleşme anlayışı böylece de yalnızlığa, kalabalıklar içinde tekliğe her geçen gün insanı biraz daha iten bir hayat tarzı sanki ‘zaten’ olması gerekenmiş gibi insanlara dayatılır. Tartışmaya açılmaz, sorgulanmaz.

Bütün bunlardan bayram bayram neden bahsediyorum… Haber sörfü sırasında gözüme takılan bir gelişmeden dolayı. Amerika Birleşik Devletleri Atak’ı sattırmıyor diyen bir haber gözüme takıldığından. İnşallah devam edeceğiz. 

 

yeniakit