Ne varlığa sevinelim, Ne yokluğa yerinelim

Abdurrahman Dilipak
 
Bu işlerin bir sahibi var.. Biz “kadir-i mutlak” ve “bir” olan bir Allah’a inanıyoruz.. O görüyor, duyuyor, biliyor ve O hüküm sahibi olandır. “Kadir-i mutlak, yani, mutlak iktidar sahibidir O! 

Bu işlerin sahibi var.. Bizden daha iyi bilen ve bize merhamet eden bir Allah (cc) o!

Telaşlanmaya gerek yok.. Ne varlığa sevinelim, ne yokluğa yerinelim.. Aciz olan biziz! O “ol” der ve o iş olur.. Dirilten ve öldüren O’dur!

Havf ile reca arasında, korku ile umut arasında bir yerde duralım..

Hem şunu bilelim. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..

Kimse Allah’ı bir şeye mecbur edemez ve O’nu engelleyemez. Yani Allah’ı kıyamete zorladığını ya da iktidara zorladığını sananlar kendi yalanları içinde debeleniyorlar..

Allah bir şeye hükmederse, esbabını da yaratır..

Şu şöyle olursa, bu böyle mi olur! Ya da şu şöyle olmasaydı, bu böyle olmazdı! Şu günlerde bu sözleri ne sık duyuyoruz.. Şu olmazsa mahvolduk, ya da kazandık diyenler, kendi kurguları gerçek olmazsa yeryüzünün fesada uğrayacağını söyleyenler.. Her kafadan bir ses çıkıyor.

Sahi, babam kız olsaydı ben kim olurdum! Bunlar geçmişe dönük ve geleceğe dönük kurgular, sadece tefekkür ve kendi sorumlulukları açısından fikri bir hazırlık için, sünnetullahı ve esbab dediğimiz şeyler üzerinde düşünmek ve akletmek için bir anlamı varsa bir değer ifade eder, yoksa müfsit bir labirentin için bu tartışmalarla kaybolur gideriz..

Zaferi bir kişiye, bir şahsa indirgeyenlere Hz. Ömer’in Halid b. Velid’i azletme gerekçesini hatırlatmalıyız: Zaferi neredeyse Allah’tan değil de, Halit’den bekliyorlar olacaklardı. Onun için Halid b. Velid’i azlettim..

Ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi, minellahi teala!

Hayır da Şer de Allah’ın iradesi içindedir.. Biz O’nun rızasına talibiz..

Sonuçta biz yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla imtihan oluyoruz. Sonuç olarak söz ve eylemlerimiz sonucu ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla taşıyor, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşımış oluyoruz..

Suriye ve Mısır’ı da bu gözle değerlendirelim. Ergenekon’u, Paralel devleti, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin geleceğini, de.

Sık sık yazıyorum. Yine yazacağım. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.. Allah bizi mallarımız canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Allah, servet ve iktidarı, halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecektir..

Yaşadığımız zaman içindeki, süreçlerde, Allah sonucu tayin konusunda bizim aklımıza, fikrimize ve gücümüze muhtaç değildir.. Suriye’de son şehid toprağa düştüğünde işler düzelecek.. İlahi planda bir gecikme yoktur ya da acele de olmaz.. Onda bir nakısa da bulamazsınız. Önemli olan biz bu süreçte bizden bekleneni yapabiliyor muyuz! Aklımızı kullanıyor muyuz, sorumluluklarımızı kuşanabiliyor muyuz?

Yaşadığımız zamana ve mekana şahidlik edebiliyor muyuz? Mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle Allah’ın rızası yönünde saf tutmuş olarak eylem üzere olabiliyor muyuz? Hadiseler karşısında “bizi sabredenlerden, şükredenlerden, direnenlerden bulacaksın” diyebiliyor muyuz.. Veresetül embiya olabiliyor muyuz? Yaşayan bir Kur’an’a dönüşebiliyor mu amellerimiz, Resulullah’ın ahlakı ile ahlaklanabiliyor muyuz?

Sanıyorum daha çok hannasın vesvesesi, tembelliklerimize bahane bulmakla  ömür tüketiyoruz.. Üstümüze vazife olmayan konularda vesvese üretiyoruz.. Fasit fikirlerle stres üretiyoruz..

Media ne kadar korku üretiyor.. Politikacılar da öyle.. Yalan umutlar ve kurtarıcı önderliklere ne kadar bel bağlamışız.. Sanki olmazsa Allah’ın haşa işi zormuş gibi! Ya da Onların Allah’ın muradına yardım ederse Allah’ın işi daha kolaylaşırmış gibi.. Yok böyle bir şey.. Allah bir topluluğunun işini sarp dağlara sardırmak istiyorsa, içlerindeki akıl ve hikmet sahiplerini de katına alabilir.. O zaman zulmün gerekçesi o yokluk olabilir, ama işin asıl sahibi, ilk günün ve son günün sahibi olan Allah-u azimuşşandır!

Öyle bir kaygınız varsa, önce “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım” diye  düşünün.. Eğer zor günde size sığınmak için bir kapı açılmasını istiyorsanız, var gününüzde, Allah’ın rızası yönünde var olan şeylerden ikram edin.. Herkesin kaybettiği bir günde kazananlardan, herkesin kazandığı bir günde kaybedenlerden olmak mümkün. Allah’ın ipine tutunanlar, her zaman kazananlardan olacaktır. Bunu unutmayalım. Sadece kazanılan savaşların kahramanları yok, kaybedilen savaşların da kahramanları vardır. Tıpkı kazanılan savaşların hainleri olduğu gibi..

Allah’ım, bize hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmayı nasib et! Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.

Selam ve dua ile..

yeniakit