Ne olacak bu BM'nin hali!

Abdurrahman Dilipak

 
Annan, BM Genel Sekreterliğinden ayrıldı. Suriye krizinin ilk siyasi bedeli Annan'ın istifası oldu. Annan muhtemelen Çin ve Rusya'nın uzlaşmaz tutumu sebebi ile örgütten ayrıldı..

Niye devam etsin ki? BM bugüne kadar hangi sorunu çözebildi. Kıbrıs'ı bile çözemedi. Ve son olarak alın size Suriye krizi.. İngiltere'de patlak veren Libor krizi ile ilgili bir açıklama bile yapamadı. HSBC krizinin de üstü örtüldü..

2. Dünya savaşı bir paylaşım savaşı idi ve bu savaşın sonuçları üzerine kurulu bir dünya düzeni sürdürülmeye çalışılıyor. Hem de 19.YY sonlarında 1. Dünya savaşı yıllarında oluşturulan kavram ve kurumlarla..

Güvenlik Konseyi, 5 ülkeye tanınan VETO yetkisi sebebi ile BM kriz çözümü konusunda aciz konuma düşürüldü. Güvenlik Konseyi birçok uluslararası sorun karşısında 3 maymunları oynuyor.. Buna beş Veto yetkili üye daha atasanız ne olacak. Hiçbir karar alınamaz o zaman. Karar alamayacaksanız, yaptırım gücünüz yoksa böyle bir örgütün varlığının ne anlamı var. BM Genel Kurulu bu haliyle sömürü düzeninin garantörü gibi duruyor ortalıkta..

12 Eylül sonrası oluşturulan konseyden ya da Çin'in beşli çetesinden ne farkı var bunun.

Dünyadaki birçok ülkenin sınırları da değişecek, rejimleri de ve yönetim erki de.. Ve tabii BM de değişecek.. BM'nin yeri de değişecek.. Yeni BM'nin organlarının birçok ülkeye dağıtılması gerek.. Bugünki yapı Amerikan hegomanyasının sürdürülmesi esasına dayalı bir yapı..

Gerçek şu ki, ABD BM'nin üyesi değil, patronu.

ABD ve Batılı ülkeler, Çin ve Rusya, düne kadar mevcut dünya düzenini yeniden yapılandırmak istiyordu.. Bugün gelinen noktada mevcudu muhafaza çabasına girdiler.. Kontrollü bir değişimin çok zor olduğu görülüyor.. Suriye bunun açık bir örneği.. O zaman sistemin ağababalarının önce kendi aralarında hesaplaşmalarını gerektiriyor, ama o da mümkün değil, çünki, bu durumda zayıflar sistemin kontrolü dışına çıkarak egemenlere bellerini doğrultamayacakları ağır darbeler indirebilirler..

Beşli çete, hem birbirine muhtaç, hem de birbirlerine güvenmiyorlar..

Bir de sistemin içinde gizli derin bir yapı var. Bu yapının en güçlü ayağını oluşturan finans kapital güçleri servetlerini koruma adına ulus devletin sınırlarının dışında çıkmak istiyorlar. Siyonist kadrolar, dünyayı yola getirmek için demokrasi ve insan hakları söyleminin terk edilerek sopa politikası izlenmesi gerektiğini söylüyorlar..

BM terörün sebeblerine inip araştırabiliyor mu? Afrika'daki sömürüye çözüm olabiliyor mu?

Arap dünyasındaki diktatörlük rejimleri konusunda yapabildikleri bir şey var mı?

İLO Körfez ülkelerindeki işçi hakları ile ilgili bir şey yapabiliyor mu?

Somali'deki açlık konusunda bile çözümsüz kalındı..

Dünya Sağlık Örgütü, ilaç sektöründeki vurgunu görmüyor mu, bilmiyor mu, duymuyor mu? Uluslararası fonlar kimlere, nasıl veriliyor?

Yıllardır, bir Kıbrıs meselesi, Keşmir meselesi çözülemedi. Darfur'u ne hale getirdikleri ortada. Bosna'ya çok geç müdahale edildi ve ortaya çıkan sonuç kalıcı bir barış için yeterli değil.. Filistin meselesi tam bir rezalet zaten. İran'ın Nükleer santralları bu kadar sorun olurken, İsrail'in sahip olduğu atom bombaları konuşulmuyor bile..

Irak ne oldu?, Afganistan ne oldu?, Pakistan'da neler oluyor? Peki Myanmar konusunda ne yaptı BM?

BM'nin varlığı da, yokluğu da bir dert. Kesinlikle BM'nin yeniden yapılandırılması gerek. Ve merkezdeki örgütlerin dünyaya dağıtılması şart..

Yeni dünya düzeninden söz edenlerin, yeni bir dünya mümkün diyenlerin, yeni duruma göre yeni bir BM'nin nasıl olması gerektiği konusunda da bir şeyler söylemeleri gerek artık..

Evet, tüm dünyada rejimler, sınırlar ve yönetimler yeniden biçimlenecek.. Bu sadece ülkeler için değil, uluslararası düzen açısından da geçerli..

ABD'nin finansal imparatorluğu, Rusya'nın toprak imparatorluğu, Çin'in ve Hindistan'ın nüfus imparatorluğu, İngiltere'nin hegomonik gücü ve AB'nin global etki gücü de yeniden masaya yatırılacak. Mekke, Medine, Kudüs yeniden masaya gelecek. Vatikan, laiklik, her şey yeniden masaya gelecek.

Önemli olan, bunların ne zaman başlayacağı ve nereden başlayacağı.

Keşke filozoflar, sanatçılar, düşünce kuruluşları, üniversiteler bu konuyu artık gündemlerine almaya başlasalar.. Tarihin sonu gelmedi ama, medeniyetler arası bir çatışma ihtimali, birtakım ülkelerin varolan güçlerini koruma çabası ile, ötekiler arasında dini, etnik, ideolojik, politik ve felsefi farkılılıkları kışkırtmaları sonucu hâlâ sıcaklığını sürdürüyor.

Kofi Annan, tam da böyle bir zamanda, sitem ederek, "buraya kadar" dedi.

Şimdi acil cevap bekleyen soru şu: Yeni Genel Sekreter kim olacak? Selâm ve dua ile..

yeniakit