Nasıl bir model şahsiyet

Abdullah Büyük

Geçen haftaki yazımızda çağımız insanının en büyük ızdırabı olan model şahsiyet kıtlığından bahsetmiştik. İslam ümmetinin dünya misafirlerine karşı en önemli görevinin model şahsiyetler yetiştirmek ve insanlığa şahit olacak bir vasat ümmeti numune olarak içlerinden çıkarmak olduğunu ifade etmiştik. Rabbimizin Rahmet Elçilerinin tamamı davetlerinde, tebliğ-tefsir ve temsil edecek model şahsiyetler yetiştirmeyi kendileri için birinci öncelik olarak belirlemişlerdir. Hz. Adem"in evlatlarına vermeye çalıştığı terbiye bunun başlangıcı olmuştur. Hz. İbrahim "Rabbim! Bana doğru bir muhakeme yeteneği bahşet ve beni iyilerin arasına kat" (Şuara-83) diye başlayan ve müteakip ayetlerde devam eden bir dizi duasının başında Rabbimiz"den kendisini Salih yani model insanların arasına katmasını istemiştir. Efendimiz ise Mekke"de kendisine öncelik olarak Darül Erkam merkezli numune insanlar yetiştirmeyi belirlemiştir. Nebevi hareketin başarı sebeplerinin birinci sırasında yetiştirmiş olduğu model şahsiyetler vardır. Efendimiz sıradan bireyleri Mekke de kurduğu ve şahsiyet enstitüsü olan Darül Erkam"la numune insanlar olarak eğitmiştir. Bu enstitünün mezunlarından fire veren olmadı. Çekirdek kadronun hemen hepsi burada yetişti. Yaklaşık 11 yıl aralıksız faaliyet gösteren Darül Erkam, yalnızca öğrenim değil daha çok eğitim ağırlıklıydı. Bu enstitünün müfredatı bu dönemde nazil olan surelerdir. Bu surelerin muhtevası genelde tevhid ve ahlakla ilgilidir. İlahi müfredat ve nebevi terbiye ile yetişen bu nesli okumaya ve anlamaya tabii tuttuğumuz zaman bugün ihtiyaç duyduğumuz model şahsiyetlerin nasıl olması gerektiğinin de cevabına ulaşıyoruz. Efendimizin terbiyesinden geçen bu neslin hasletlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

- Allah ile olan ilişkilerini her daim canlı tutmuşlardır.

-Yeryüzündeki özgürlüğün ve güvenin adresi olarak imanı seçmişlerdir. Allah"a kayıtsız şartsız teslim olmuşlar ve en büyük hürriyeti yaşamışlardır.

-İnandıkları dini kendileri için bir yaşam biçimi kabul etmişler ve sonuna kadar bu yaşam biçimini savunmuşlardır. Hayat tarzlarından dolayı asla aşağılık duygusuna kapılmamışlardır.

- Hayatlarının merkezine Allah"ı yerleştirmişler ve hayatlarını Allah ile anlamlandırmışlardır.

- İmanı Allah"a bir güven olarak görmüşler ve birbirilerine güvenmişlerdir. Böylece Salih amel bu güvenle eyleme dönüşmüştür.

-Kemiyetle değil, keyfiyetle ilgilenmişler ve sayılarından daha çok kalitelerini artırmaya çalışmışlardır.

-Yaptıkları hiçbir Salih amelin reklamcısı olmamışlar ve ücreti- takdiri yalnızca Allah"tan beklemişlerdir. Böylece Rabbimiz yaptıkları salihatı bereketlendirmiştir.

-Allah Resulü"nün verdiği hiçbir görevi küçümsememişler, yaptıkları işe değil, o işi kimin için yaptıklarına bakmışlardır.

-Nebevi eğitimi, kendilerini başkalarından üstün görme vesilesi olarak değil, kendilerini ve Rablerini bilme imkanı olarak görmüşlerdir.

- Nimeti değil, külfeti öncelemişler, sıkıntıda en önde, nimet paylaşımında en arkada kalmayı tercih etmişlerdir.

Kısaca özetlemeye çalıştığımız özellikler, Efendimizin çağındaki müşrik Mekke toplumunun önüne kendi öz elleriyle terbiye ederek koymuş olduğu numune şahsiyetlerin hasletleriydi. İnsanlar, inandıkları zaman nasıl bir değişim ve dönüşüme uğrayacaklarını hayatlarını imanlarına şahit kılan bu modellerden canlı olarak izleyebiliyorlardı. Bu örnek neslin her biri adeta bir çekim merkeziydi. Hayatları İslam"ın en güzel tebliğ- tefsir ve temsiliydi.

Günümüzün mürebbileri böyle örnekler yetiştirmediği sürece görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olmazlar. Unutmayalım ki hocasından aldığı eğitimle üç beş kitap okuyup, birkaç makale yazmakla kendilerini bir şey zanneden talebeler bu topluma model olamazlar. Enaniyet ve egolarını tatmin etmek için yazanlar ve konuşanlar bu topluma yön veremezler. Yaşanan sosyal kıyamete, ancak ilahi müfredat ve nebevi terbiyeyi içine sindirerek yetişen, kendini perde arkasında tutup fikirlerini ve hizmetlerini ön plana çıkaran, nebevi bir gelenek olarak ücreti Rabbinden bekleyen model şahsiyetler dur diyebilir. Vesselam..

yeniakit