"Müslümanların Başındaki Belâ Örgütler"!

Ali Haydar Haksal'ın Bugünkü yazısı

İnsanlık bunalımının yükseldiği dönemlerde, insanlığın kurtuluşa ermesine ve yolunu bulmasını sağlayacak hakikat ışığı fark edilir. Hakikat ışığı daima vardır. İnsanlık İslâm ışığından mahrum olduğundan beri bunalımdan bunalıma, karanlıktan zifiri karanlığa sürüklenmiş. Bu, onu, içinden çıkılamaz olana götürmüş. İnsanlığın tıkandığı ve artık kendisine çıkar bir yol bulmadığı ya da bulamadığı zamanlarda Batılılar yeni oluşlar ve oyunlar ortaya koyarlar. İnsanlığın hakikate varmasını engellemek için türlü yollar denerler. Batı düşüncesinin türlü yol ve yöntemleri var. Yenilerini bulur ve üretirler.
Müslümanlarla ile olan hemen bütün savaşlarında, gerek dönemlerinde ve gerekse sonradan doğrudan ya da dolaylı yenilmişlerdir oysa.
Hakikat hiçbir zaman yitmez ve yenilgisi de olmaz. Bir milletin iniş ve çıkışları olabilir ve hatta dağılabilirler de. Ama hakikat, yani İslâm bir yerde bir biçimde yeniden doğar.
İslâm ışığı hakikatin kendisi.
İslâm ışığı var ve süreklidir.
İslâm ışığı kendi mensuplarının yitiş ve yenilgilerinde de değişmez. Değişen insanlar.
Haçlı emperyalizmi yeni dönemde yeni bir uygulama ile karşımızda. Kendisi devreden çıkmış gibi görünüyor. Çünkü Müslümanlar bugün için yeryüzünün mazlumları. Başlarındaki yönetimler kendi ideallerinin dışında, çıkara ve dünyevi olana odaklı. Onların hırs tutkuları Müslümanların başlıca ayak bağları. Bu, ister halkın seçtiği demokratik yöntemler ile başa gelenler olsun, isterse darbelerle ya da dışarıdan destekle konumlandırılanlar olsun, hiç fark etmiyor. Bu tür düzenlerde asla adaletten, insanlıktan ve idealden söz edilemez. Kişi, kendi etrafında bir koza kuruyor ve dünyayı bundan ibaret sanıyorsa, kişisel olarak ne kadar iyi bir insan olursa olsun orada insanlığın huzur bulması düşünülemez. Çünkü iyilik sadece kendisi için olmuş oluyor.
Belli bir süredir Müslümanların başına belâ olan kendileri. Kendilerini bu yola iten, destekleyen ve konumlandıranlar var. Bunlar lojistik desteklerini hiç bir zaman esirgemezler. Koşullarını da hazırlarlar.
Âdil bir yönetimin olduğu bir toplumda memnuniyetsizlerden söz edilemez. Hakikatin hakkıyla temsil edildiği bir yerde, beldede insanlar düzenlerinin bozulmasını istemezler. Şeytanların olduğu yerde bir kaynaşma olur, kaçınılmaz. Ancak genele bakıldığında gerçeklerin üzeri asla örtülemez.
Müslümanlara zarar veren Müslümanların kendisi. Özellikle de şu son zamanlarda İslâm adına verilmiş olan tahribat ve uçurum tanımlanamaz büyüklükte. Bunlar ister yönetenler katında olsun, isterse İslâm adına cihat edenler olsun. Hiç fark etmiyor. İnsanlık bunlardan asla İslâm ışığına ulaşamaz.
Saltanatlara kılıf aramak hiçbir zaman Müslümanları tatmin etmez ve kandırmaz. Kendileri lüks bir dünya saltanatı içinde bulunanlar başkalarına yol gösterici olamazalar. Çünkü onları gölgeleyen ayak bağları bulunuyor.
Terör örgütleri, Müslümanlar adına sakat bir düşünceden çıkıyor bir başka sakatlığa yöneliyor. Onların tutumlarına, davranışlarına ve yöntemlerine bakanlar İslâm’dan uzaklaşırlar.
Bir kuruma ya da devlete karşı savaş açanlar kurumların kendisiyle mücadeleye girişirler. Suçlu olmayan, hiçbir dahli olmayanların hedef alınması bu sakat mantığın bir sonucu. Bir yanlıştan başka yanlışlara gidilmiş oluyor.
İslâm’ın temel bakışı insandır, insanın kurtuluşudur, imhası değil. Bugün şu yaşanan tabloda insanlar Müslüman olmayı nasıl tercih etsin.
Konfor içinde yaşayan, servet edinen ama alt katmandakilerin yaşayışlarını görmeyenlere bakarak mı Vahşi bir biçimde suçsuz ve masumları, sivilleri öldürerek mi

Ali Haydar Haksal Milli Gazete

Güncel Haberleri

KFC’ye Malezya’da Büyük Şok
Ekrem İmamoğlu: Hamas terör örgütüdür
Perinçek: ABD, Türkiye'yi AK Parti-CHP koalisyonuna hazırlıyor
KDV Oranları Arttı! Karar Resmi Gazetede Yayımlandı
Turgut Özal'a Sunulan “Gizli” Damgalı Belge Hurdacıdan Çıktı