Multicultureel Plus Partij (II)

Merve Kavakçı

Hollanda’da önemli bir siyasi başarıya imza atan Multicultureel Plus Partisi’nden bahsediyorduk. Önce bir düzeltme, Genel Başkan Karadeniz’in mevzubahis Afganistan görevi NATO bünyesinde bir görevlendirmeymiş. Askeri cenahta bunun önemi şu. Birleşmiş Milletler’in temsilcisi olarak giden askerler, araziden gördükleri sorunları düzeltme imkanından mahrum bırakılıyorlar. Bir başka deyişle müdahale yetkileri yok. Sadece rapor edebiliyorlar. Oysa NATO birliklerinin sorumlulukları arasında tesbit ettikleri yanlışlığa yerinde müdahele etmek de var. Yüzbaşı Karadeniz’in hem kendi birliği içerisinde hem de diğer NATO temsilcisi birlikler  ve Afgan toplumu içindeki saygınlığı problematik alanlarda çalışmasına da imkan sağlamış. Yaratılanı insan olması hasebiyle üstün tutan bir zihnin gereği olarak Müslüman Afgan toplumu ve Batı dünyasından gelen ve çoğunluğu Müslüman olmayan askerlerden oluşan Batı birlikleri arasında canlı bir köprü olmuş. Bölgedeki aşiret liderlerinin güvenini kazanmış, otuz küsûr senelik bir süredir birbirine kan davası güden iki aşireti, çocukları için düzenlediği güzel Kur’an-ı Kerim okuma yarışması ile bir araya getirmiş, kültürel etkinlikler vesilesiyle barıştırmış. Öyle ki Yüzbaşı Karadeniz’in namı bölgedeki Afgan yerleşim birimleri arasında hızla yayılarak, davetlerin sayısı artmış. Çerçevesini çizmeye çalıştığım görev bilinci bu. İnsanlığı doğruya, güzele, hayra taşımak adına aktivistleşmek. Kenarda, periferde, dışarıda kalarak sadece eleştirmek yerine, elini taşın altına koyarak kolları sıvamak ve düzeltebildiğini elinle, değilse sözlerinle değiştirmeye çalışmak. İşte tam da budur siyaset. Kimseyi diğerinden üstün ayırmadan, birini diğerinden üstün görmeden, sadece bir yaratılmış olduğu için saygı ile kucaklamaktır.

Dinimizin terör gibi, şiddet gibi kötülüğü temsil eden kavramlarla anılır hale geldiği şu dünyamızda, insanlar arasında köprüler kuracak, dertlerine, umutlarına tercüman olacak elçilere ihtiyacımız var, her şeyden çok. Irkçılığın, etnikçiliğin sistemin bünyesi dahilinde kabul gördüğü Hollanda gibi Avrupa toplumlarında Multicultureel Plus Parti, kısa adıyla M Plus gibi siyasi oluşumların çokkültürlülüğü aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya bütün toplumsal yapılar ve kurumlar içinde yerleştirmeye çalışması, bir ilki gerçekleştirme anlamına geliyor.

Öyle ki her ne kadar eşitlikçi bir sistem varmış gibi lanse edilse de günlük hayat içerisinde insanların dinleri, renkleri, dilleri, tabiri caizse nereden gelip nereye gittikleri açısından kategorize edildiği ve bunun en başta ulusal eğitim sistemi bünyesinde gerçekleştiğini gördüğümüz Hollanda’da çokkültürlülük birçok toplumsal derde deva niteliğinde. Ancak bunun sözde değil, özde olması esas olan. Zor olan da bu zaten. Yoksa Hollanda’nın siyaset makinesinin ayrımcılığı gözeten bir sistem olduğunu söyleseniz ve bunu Anayasa gibi resmi belgelerle desteklemek isteseniz bunu başaramazsınız, zira sinsi, içten içe, alttan alta gizli ve fakat çok ayan bir ayrımcılık uygulamasını içselleştirmiş durumda sistem. Zihinler önemli miktarda çarpık gelişmiş durumda yani. İslamofobiyle, Avrupa merkeziyetçiliğiyle, etnik üstünlük söylemiyle mücadele etmek için siyasi aktivasyon elzem. Devam edeceğiz inşallah.

yeniakit