Mübarek ayların ruhuna uygun sohbetler

Abdullah Büyük

 
Sakın ola ki küçümsemeyelim sohbet kelimesini. Yeryüzünün en faziletli insanları olan ashab, Peygamberimizin sohbetlerinde yetişmişlerdir. Sonra, sohbetleri kendim değil, ehil bir zat-ı muhteremin lisanından sizlere sunacağım.
Ne yazık ki bilimselliğe ve entelliğe takılanlar için sohbet kelimesi çağın frekansına uygun düşmeyebilir. Seminer dedik, panel dedik, sempozyum (bilgi şöleni) dedik de ne oldu? Günümüzde sohbet, mübalağa etmiyorum, teneffüs ettiğimiz hava kadar önemli ve ihtiyaçtır. Tabii bu görüşümüze katılmayabilirsiniz.
Sizlere takdim edeceğimiz sohbetler serisinin asıl sahibi hakkında önce bilgi vermek istiyorum. Çünkü dinimizi öğrendiğimiz ve öğreneceğimiz insanlara dikkat etmemiz gerektiğini Peygamberimizin hadislerinden öğrendik.
Sunacağım sohbetlerin sahibi olan muhterem zat, Haziran ayının ilk haftasında Konya"mıza teşrif etmişlerdi. Birtakım düğün, sünnet düğünü, temel atma gibi merasimlere katıldı. Biz de belli programlarına iştirak ettik. İsmini bilahare vereceğim bu güzel ve örnek insan, bakışıyla muhataplarının rahatlamasına sebep olduğu gibi, insan bir anda frekansına giriyor. Misafir olması ve manevi ve ilmi bir şahsiyete sahip olması sebebiyle, meclisin veya topluluğun en üst bölümüne "buyur" ediliyor. Ne var ki işaret edilen yere giderken, önüne kim çıkarsa onunla ilgileniyor, hal hatır soruyor. Bu çocukmuş ihtiyarmış, gençmiş hiç fark etmiyor. Mütevazılığı her şeyinden belli oluyor.
Halkın ısrarına dayanamayarak sohbet ettiğinde, Allah"ın kelamından bir bölüm-aşır okutmadan da sohbete başlamıyor. Hafız değil, ancak her konuşması, cümlesi ya bir ayet veya bir hadis-i şerif meali. Bu da dinleyenlere güven telkin ediyor.
Diyelim ki karşısına çıkan veya özel izinle yanına gelen bir insanın sıkıntısını, derdini dinledi. "Allah büyüktür" diyerek baştan savmıyor. İyice ve dikkatlice dinliyor ve o insana bir çözüm sunuyor. Yanındaki değerli arkadaşları derhal not alıyor, o kişinin adresini alıyor. Peygamberimiz böyle yapmıştı, o da O"nu örnek alıyor.
İnanır mısınız, tam altı gün boyunca bu muhterem büyüğümüzle beraberliğimiz oldu, sünnet-i şerifeye aykırı bir şeyine şahit olmadım. Sadece hayat tarzından ve kulluk kimliğinden göremediğim abdest alması oldu. Eğer eski usul ile ibrik ve leğen ile abdest alma şartı oluşsaydı, abdest suyunu dökmeyi kendime bir şeref addederdim.
Bu şerefli zatın üzerinde bu kadar ince teferruatla durmamızdaki sebep ise, örnek oluşudur. Ne yazık ki günümüzde toplumumuzun örnek alacağı insan yok denecek kadar azdır.
Oldukça az yiyen ve az konuşan, ama çok dinleyen büyük misafirimizde keşfettiğimiz bir başka yönü şu oldu: Yeryüzündeki tüm insanlığın, Müslümanlara zimmetli olduğunu sık sık tekrarladı. Sonra anladım ki bu mübarek zat için, evinin karşısında fakir bir aile, Kenya"daki, Moskova"daki, Balkanlar"daki, Van"daki, Sudan"daki fakir aile ile eşittir. Uzaklık-yakınlık diye bir ayırımın olmadığını gördüm.
Konuşmasından evvelki yaptığı dualarda, Şırnak"ta şehit olan askerden Üsküdar"da medfun olan Aziz Mahmut Hüdayi"ye; göçük altında kalan işçiden asgari ücretle geçinen insana kadar hepsi gönül kimliğine gömülmüş sanki.
Tespit etmeye çalıştığım bir başka konu var ki onu da siz okurlarımızla paylaşmak isterim. Ülkede sohbetler, konferanslar, konuşmalar genelde hafta sonudur ve Cumartesi akşamlarıdır. Ancak bu güzel ve örnek insanın zamanı kısa; sünnet programları, düğünler çok olduğu için haftanın tüm günlerine yayılmış. Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim. Hafta içi, Pazartesi veya Çarşamba saat sabahın 10 veya öğlen sonu 14" Şehrin kenarında büyük bir bahçe" Binlerce kadın-erkek, çocuk ve genç tıklım tıklım düğüne, dolayısıyla düğüne davet edilen misafir zata kilitlenmiş. Hangi güç günün o saatinde ve yaz sıcağında iki-üç saat bir yerde tutabilir? İşte biz bu muhteşem ve bereketli programlara bizzat şahit olduk. Mübarek ayların ruhuna uygun sohbetleri sunmaya da bu anlattıklarım sebep oldu.
Öyle inanıyorum ki, ilerleyen haftalarda, ismini merak ettiğiniz bu muhterem zatın sohbetlerinden her kesim istifade edecektir. Elimden geldiği kadar not tutmaya çalıştım. Hatırlarsanız, Vakit gazetesinin bu sütunlarında Ali Şeriatî"nin bir sözünü aktarmıştım sizlere: "İnsanların sadece kafalarına-zihinlerine hitap edenler kaybedecek ve insanların kafa ve gönüllerine hitap edenler ise kazanacaktır." Sizlere sunacağımız sohbetler, gönlü olanlar için olacaktır.
Biliyorum, hayli merak ettiniz. Sohbetlerine muhatap olacağınız zatın ismini, öyle değil mi? O zaman merakınızı gideriyorum. Örnek ve örnek olduğu kadar da ahlak ve edep timsali; zengin, ama gönül zenginliği dünya zenginliğinin önüne geçmiş, mütevazı, ancak mütevazılığını israf etmeyecek kadar da zeki olan bu muhterem zat, Osman Nuri Topbaş efendidir. Buradan zat-ı âlilerine selam gönderirken, kendisinin haberi olmadan ve yüksek müsaadelerine müracaat etmeden yapmış olduğumuz bu sohbeti engin anlayışına havale ediyor, tüm Vakit okurlarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

vakit