Mısır'ın gidişatı ve Gannuşi'nin Tunus'a dönüşü

Hakan Albayrak

Mısır sokaklarından yükselen "Yeter!" nidası ayyuka çıktı, fakat Hüsnü Mübarek firavunlukta diretiyor. Şimdi de Ömer Süleyman'ı başkan yardımcılığına getirmiş, halef ilan etmiş. 'Ben gitsem de kahpe düzenimin çarkı dönmeye devam edecek' diyor adeta. Millete meydan okuyor.

Kim mi Ömer Süleyman? İstihbarat teşkilatının, yani derin devletin, yani millete komplo dairesinin başı. Varlığını Siyonistlerin varlığına armağan etmiş bir hain. HAMAS liderleriyle müzakerelerde 'Bana muhalefet ederseniz İsrail canınıza okur' diyecek kadar kendini İsrail'le özdeşleştiren bir şahsiyetsizlik abidesi.

İsrail deyince... Kahire'de, İskenderiye'de, Süveyş'te, Mısır'ın dört bir yanında "Kahrolsun Hüsnü Mübarek" diye haykıran aziz kalabalıkların öfkesi İsrail'i tir titretiyor, zira Hüsnü Mübarek kahrolduğunda İsrail de kahrolabilir. Düşünsenize: İsrail'in aleyhine dönmüş ve Gazze'ye kapılarını ardına kadar açmış bir Mısır...

Şeyh Yusuf Kardavi, Hüsnü Mübarek'e şöyle sesleniyor: "Kalbinde zerre kadar rahmet, kafanda zerre kadar akıl varsa, yönetimi bırakıp git!" Gelin görün ki, Hüsnü Mübarek'te, doğru dürüst bir adamı başkan yardımcılığına getirerek ve muhaliflerin de temsil edildiği bir hükümet oluşturarak halkın öfkesini bir nebze de olsa bastırmayı deneyecek kadar bile akıl yok.

Hüsnü Mübarek'te akıl varsa da o akıl kendi aklı değil. İsrail'in aklı. Öyle olmasaydı, başkan yardımcılığı için bula bula Ömer Süleyman'ı mı bulurdu?

Bir de yeni başbakan tayin etmiş. Eski hava kuvvetleri komutanı. İsmi neydi onun? Hiç önemli değil. Tunus'taki geçiş hükümetinin isimleri şimdiden unutulmuş –zaten hiç ezberlenmemiş- mensupları gibi o da unutulup gidecek inşaallah. Ömer Süleyman da unutulacak. Veya, en iyi ihtimalle, Hüsnü Mübarek isminin yanında, 'eski rejimin aşağılık sembollerinden biri' olarak anılacak. Onların bozguncu, terörist, anarşist olarak andıkları İhvan-ı Müslimin ve diğer çilekeş rejim muhalifleri ise Mısır'ın hakiki kahramanları olarak baş tacı edilecek. Bugün değilse yarın, yarın değilse öbür gün, bir gün mutlaka görecekler nasıl bir inkılâpla devrildiklerini!

Zeynelabidin Bin Ali gördü işte. Canına okumaya ahdettiği Nahda Partisi lideri Raşid Gannuşi'nin dün 22 yıllık bir sürgünden sonra nasıl özgür bir adam ve muteber bir siyasetçi olarak Tunus'a döndüğünü, onbinlerce Tunuslunun onu havaalanında nasıl coşkuyla karşılayıp baş tacı ettiğini de gördü. Çatlasın da patlasın!

 

YENİŞAFAK