Merak edilen!

Abdurrahman Dilipak

Herkes Paralel devlet, Paralel din tartışmasının sonunu merak ediyor..

Gülen, Amerika’da kalacak mı? Türkiye’de davalar ne zaman açılacak? İddianamenin kapsamı ve sanık sayısı ne olacak, diğer ülkelerde durum ne?

Önceki gün Almanya’daydım. İki gece geç vakitlere kadar bu konuyu konuştuk.. Herkes öfkeli ve kaygılı.. İşin bir teolojik yanı var, bir siyasi yanı, bir de iktisadi yanı.. Cemaate aktarılan paralar ayrı bir sorun. Almanya’da daha önce bir holding olayı yaşanmıştı. Şimdi de bu! Eğer Himmet diye cemaate aktarılan paraların kaydı ele geçirilirse, bu hem alan, hem de veren açısından sorun..

Kimi verdikleri paranın peşinde, kimi verdiği paranın kaydının çıkmasından endişeli.. Çünkü ortada kayıt dışı bir işlem var.. Bir de Türkiye’de ve başka ülkelerde büyük miktarlarda para transferi sözkonusu, o zaman o şirketlerin, cemaatin örtülü ortaklığı olabileceği iddiası insanları rahatsız ediyor..

Yardım paralarının nereye, nasıl aktarıldığı ve nerede harcandığı da ayrı bir muamma.. Kiliselerin gençlik kamplarına, “kurban ve zekât fonu”ndan “müellefetül kulüp” adı altında kaynak aktarıldı mı? Zekât, kurban, kuyu hesapları, sağlık ve gıda desteği yardım paketleri arasında transfer ve mahsuplaşma yapıldı mı? Kurban kesimleri, okul ve yurtların yemekhanelerine aktarılıp, kolej kaynakları başka yerlere mi transfer edildi mi?

Şu var ki, hesaplar açık ve net değil ve para transferleri hukuki açıdan ciddi bir sorun olabilir.. Ayrıca iç denetimin ne kadar sağlandığı da ayrı bir konu..

Katılımcı ve çoğulcu işlemlerde yeteri kadar şeffaflık yoksa, her zaman sorun olabilir.. Şuyuu vukuundan beter hadiseler yaşanabilir.. Bu gibi işlemlerde işler yolunda iken hiç bir sorun çıkmaz. Ama en ufak krizde sistem bir anda çöker..

Bu iş bir yerde patlayacaktı ve patladı.. Bu tür skandallar sadece sorunun yaşandığı yapılarla sınırlı kalmıyorlar.. Dini ve vicdani hassasiyetler hasar gördüğünde, diğer kurumlara karşı da insanlar daha ihtiyatlı yaklaşma, tedirgin, şüpheci, daha sorgulayıcı bir tavır içine giriyorlar. Yani sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yiyor..

Bakıyorum da, kimileri verdikleri paranın nerede kullanıldığının peşinde, kimi verdiği yardımın belgelenmesini ve maksadına uygun kullanıldığının ispatlanması peşinde..

Bu mali işlemler, finansal operasyonlar, transferler hepsi sorun. Bu işlemlerin merkezinde yer alan bankalar ve hesaplar, hesap sahipleri de mali suçları araştıran merkezlerin yakın takibi altında..

160 ülkedeki bu okullara yarın o ülkeler tarafından el konulacak olursa, çoğu Türkiye, diğer ülkelerdeki Türkler ve İslam dünyasındaki bir takım zenginler tarafından sağlanan bu mali kaynaklar o ülkelere kalacak.. Sıkıntılı bir durum sözkonusu burada.. Bu paraların geldiği ülkelere iadesinin talep edilebilmesi için mali ve finansal kayıtlarının bilinmesi gerekiyor.. Bunu Cemaat kimden isteyecek? Ya da Türkiye hükümeti, Gülen’den mi, Türkiye’deki şirketlerden mi, vakıflardan mı, nereden istenecek? Yoksa domino taşları birbirinin üstüne yıkılacak olursa, kimin elinde ne varsa onda mı kalacak! Aynı durum Türkiye’deki şirketler, mali kaynaklar için de geçerli..

İşin siyasi ve dini yanı kadar bu mali yanı da önemli. İşin sosyolojik ve psikolojik yanı da var. İşin diplomatik yanı da var..

Hepsinden önemlisi, ABD, İsrail ve Vatikan Ilımlı İslam ve bölge devletlerinin rejim, iktidar ve sınırları, Cemaat ve BOP üzerinden gerçekleştiremeyecekse, çünkü her ikisi de çöktü, yeni hamlesi ne olacak! Kimin üzerinden gitmeyi deneyecekler. Bu işler deşifre olduktan sonra yeni bir maceraya kalkışmak ne kadar akıllıca bir iş olacak!

Görünen o ki, Cemaat yapıları, mali fonları ve elemanları, yakında o ülkeler açısından iç politika ve yargı, hatta güvenlik sorunu olarak ele alınacak..

Bu işler böyledir. Ayakta iken elinizi öpenler, oturduğunuzda saldırırlar ve düştüğünüzde tekme atarlar. Bu çevreler yaralı at’a oynamazlar..

Cemaat kendi hükümetine savaş açarak, kendini güçlü kılamaz.. Yabancıların ipi ile kuyuya iniyor.. Onların ilkeleri yok, çıkarları sözkonusu olduğunda yapmayacakları şey yok..

Cemaatin Amerika’daki varlığı, Türkiye için olduğu kadar, İslam dünyasında da giderek artan bir öfkeye sebeb oluyor.. Ne ABD Cemaat için bir şans artık, ne Cemaat ABD için!

Merak ediyorum, bir takım tarihler vererek, kehanette bulunarak tabanlarını ne kadar muhafaza edebilirler.. Artık bir çoğu gelen günlerin geçen günleri aratacağının farkında.. Onun için de zararın neresinden dönersek kârdır diye düşünüyorlar..

Hele bir Haziran’ın ortasını görelim. Görelim Mevlam neyler! Selam ve dua ile..

yeniakit