Kuzey Kafkasya diasporasından açık çağrı

Hakan Albayrak

Bugün, altına benim de imza attığım “Kuzey Kafkasya Diasporasından Açık Çağrı”ya ayırıyorum köşemi. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı konusunda Kuzey Kafkasya’daki kimi çevrelerin sergilediği sorunlu tavra tepki olarak kaleme alınan ve caucasianopencall.org’da dört dilde (Türkçe, Çerkesçe, Rusça, İngilizce) yayımlanan metnin Türkçesi şöyle:

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal girişimi devam ederken, Rusya’da savaş karşıtı çeşitli toplumsal kesimler de sorumluluklarının gereği olarak, kendilerini bekleyen tehlikeleri de bilerek savaşa karşı seslerini yükselttiler. Rusya devletinin tüm baskılarına gözaltılarına rağmen halen ısrarla protestolarına devam ediyorlar.

Rusya’da bunlar yaşanırken, cepheye sürülen askerlerin cenazelerinin gelmeye başladığı Kuzey Kafkasya’da savaş karşıtı söylemin daha sönük kaldığını gözlemliyoruz. Bu durum çoğunluğunu Çerkeslerin oluşturduğu Kuzey Kafkasya diasporasındaki bizler için anlaşılabilir bir durum. Baskıların ve toplumsal sindirilmişliğin Rusya’nın diğer bölgeleriyle karşılaştırılamayacak kadar yoğun yaşandığı bir bölgeden bahsettiğimizin farkındayız. Ancak toplum önderi olarak lanse edilen figürlerin Rusya’nın yanında pozisyon alarak Rusya’nın işgal girişimini meşrulaştırma çabalarını kabul edilemez buluyoruz.

Çeçen özgürlük mücadelesinin ağır bir şiddet uygulanarak baskılanması sonucu Çeçenya’nın başına bela edilen Kadirov yönetiminin Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimine aktif katılımı ve Rusya yönetimine verdiği destek, onun Çeçen tarihine bir yüz karası olarak yazılacağını tescilleyen son gelişme olmuştur. Çeçen halkının bu yüz karası yönetimden ve uyguladığı sistematik baskı rejiminden kurtulacağına dair inancımız tamdır.

Bizleri endişelendiren bir diğer tutum ise, elinde silah yerine kalem olan ama söylemleri ile Kadirov ile aynı eksende buluşan, Kuzey Kafkasya ve diasporadaki bir avuç kişi tarafından aydın, sanatçı, edebiyatçı olarak lanse edilen bir grubun pozisyonudur. İçlerinde “Çerkes edebiyatının yaşayan en büyük temsilcisi”, “halk sanatçısı” ya da “toplum önderi” olarak sunulan kişilerin de olduğu bu grubun ortak özelliği herhangi bir ahlaki, toplumsal, politik tutarlılık aramadan Rusya devlet aygıtının her türlü uygulamasını bir şekilde savunabilmeleridir. Özellikle son 20 yılda sergiledikleri bu tutum bize gösterdi ki, dünyada her şey diyalektik icabı değişir ama bu grubun güce tapınmaları değişmez. Aydınların sorumluluğu iktidar odaklarının propagandasını yapmak değil gerçeğin ve barışın yanında düşüncelerini özgürce ifade etmektir.

Bizler, bir parçası olduğumuz Kuzey Kafkasya halklarının, kendilerini geleceğe taşımaları için siyaset üreten, dayanışma ağları kuran, tarihini araştıran, kültürü geleceğe taşıyan, insan haklarını savunan, evrensel hukuku kendine rehber eden tüm aydın ve entelektüellerin saygınlığını korumak için bu açık mektup ile sizlere sesleniyoruz.

Kuzey Kafkasya halkları, NATO – Rusya çekişmesinde veya başka güç savaşlarında bir tarafın sözcülüğünü üstlenerek değil, evrensel hukuki ve ahlaki değerleri gözeterek dünya halkları içinde kendilerine onurlu bir gelecek inşa edebilir. Bunun aksine olan her türlü tutum ve davranış ancak muktedirlerin ekmeğine yağ sürmek olacaktır.

Bu konuda doğru tutum her koşulda emperyalist saldırganlığa, işgale ve savaşa karşı olmak, söylenecek son söz ise işgale ve savaşa hayır olmalıdır.

İşgale ve savaşa hayır!