Köşe

Merve Kavakçı

Siyaset biliminin haklar diskurunu oluşturan teorik perspektifte kalın ve keskin hatlarla birbirinden ayrılan alanlar pratikte karşılık bulmaz. Yani düşünce ve hayal dünyasında kurgulanan hak ve özgürlük ilişkileri ister, insan-insan arasındaki ister insan-toplum arasındaki isterse de insan-devlet makinesi arasındaki münasebeti bağlamında düşünülsün, alana inildiğinde yani pratiğe taşındığında bir başka deyişle gerçek dünyada birbirinden ayrıştırılmış ve birebir örtüşen bir karşılık bulmaz. Gerçeklik dünyasında flulaşmalar, üst üste gelmeler, ortak alanlar ve bunlardan doğan krizler vardır. Uluslararası ilişkiler bağlamında teoride her ulus devletin bağımsızlığına itina edilir ama dünya siyasetinde öyle midir ya. Eşitliğin, adaletin, haklının hakkının, haksızın cezasının yanından geçilmez çoğu zaman. O ayrı bir yörüngedir, kendine göre kuralları, yol ve yöntemleri vardır. Niçin ve nasıl sorusundan ziyade, ben istedim de ondandır, dün öyleyse bugün böyledir, gibi anda ve konjonktürde alınan kararlarla ulus-devlet ilişkileri yönetilir.

Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için olan bir dünya tasavvuru yoktur bu arenada. Bölgesel ve kıtasal işbirlikleri, ideolojik paylaşımlar, tarihi ortaklıklar ve güç etkileşimi ile gelen beraberlikler uluslararası oyunun kurallarını teşekkül ediyor. Zaman zaman değindiğimiz gibi burada çok köşeli olarak addedeceğim bir dünya var şimdi. İki kutuplu dönemin son bulmasından sonra, çok kutuplu değil ama multi-edged bir dönemdeyiz. İki kutubun ağırlığını muhafaza etmesine rağmen bunların köşelere indirgenmiş olması soğuk savaş döneminin bitmesinin altının çizilmesindendir. Her ne kadar köşelerin başını yine sivrilikleri ile öne çıkan eski iki kutup olsa da Kuzey Kore, Çin, Hindistan ve hiç şüphesiz Türkiye gibi aktörlerin oyun kuruculuğu ile bu çok köşeli dünya siyaseti bir öncekine nazaran yani iki kutuplu dünya düzeni ile mukayese edildiğinde daha dinamik ve protan niteliktedir. Bir başka deyişle bu köşeler kısa zamanda yeni köşelere evrilebilir ve oluşan yıldız şekilleri çeşitlenebilir.

İki kutuplu dönemde alışılagelmiş uydu devlet siyasetlerinin geride bırakılması ve yeni bir sistemin inşa edilebilmesi bu teknoloji çağında işten bile değildir. Yeni milenyum itibariyle değişen dengelerin içinde Türkiye’nin yaptığı yeni konumlanma bu çok köşeli siyaset tasavvurunda öne çıkanlar arasında olmaktır. Buna karşı çıkacak olmaz mı…olur elbette. Amerika’nın veya İsrail’in veya Hindistan’ın nükleer gücü vardır ama konu bir başka ülke ise denklemler sil baştan yazılır ve görülür ki güç denkleminde matematiksel kurallar ve haklar diskuru işlemez. Ya ne işler? Entrika, korkutma, sindirme ve ödüllendirme…

Türkiye’nin yolu bu yıldızlar kümesinde yıldızının en parlayan köşesi olmaktır.

yeniakit