Kıyametin jeopolitiği

Abdurrahman Dilipak

İsrail’in kıyameti, Hazar’ın üst yakasından Kaf dağlarının arkasından gelecek. Mehdi’nin askerleri ise, Horasan’dan, Hazar’ın doğusundan inip, İran, Irak, Suriye üzerinden Amik ovasına gelecekler.

Mesih Şam’a gelecek. Ehl-i salib İskenderun üzerinden Amanosları geçip Amik’e doğru ilerleyecek. Önce dost / müttefik olarak gelecekler, sonra çatışma yaşanacak.

Kıyamet için son kavşak dönüldüğünde Hristiyan dünyasının gözü Ege bölgesindeki 7 kilisede olacak. Bunlar, İzmir, Efes, Filedelfiya, Bergama, Tiyatira, Sart, Leodikya..

Ve bugünkü İncil’deki “Yuhanna’nın Vahyi” bölümüne göre  7 kıyamet alameti: 7 Mühür, bu 7 kilisedeki meleklerde gizli! 1. mühür, Güç ve İktidarlar savaşları. 2. mühür, Savaş, kan, gözyaşı; 3. mühür, Kıtlıkları; 4. mühür, Her yere yayılan savaç ve kitleseel ölümler. 5. mühür de, inananların zaferini yani onlara göre İsa’nın Kiliseyi yanına almasını simgeliyor. 6. mühür ise, henüz açılmamış olan bu mühür yedi yıllık büyük felaketler ve sıkıntılı bir döneme geçişi gösteriyor. Ve 7. mühür, son dönemi mühürleyerek zimmet altına almıştır.

Aslında mühürler, daha önce gelen 7’li bir sistemin 2. Bölümü. Bu bölümün ilki, yani  1.si 7 Kandil (bölüm 1-3), 2.si 7 Mühür (bölüm 4-7)3. Bölümde  7 Borazan var. 7 uyarıyı simgeleyen. (bölüm 8-11), Ardından kıyamet alametlerin ortaya çıkması : 4. 7 Alamet (bölüm 12-14),  Felaketlerin gün yüzüne çıkması: 5. 7 Gazap Tası (bölüm 15-16), Ve felaketler dönemi: Vay ki vay! 6. 7 “Vay!” (bölüm 17-19) ve final: 7. 7 Yenilik (bölüm 20-22). “Yeni dünya düzeni”nin inşası. 7 bölümde 7’şer alametten 49 “olay” bekleniyor. Burada Taht / İktidar savaşları. Bu süreçteki  olumsuzluklar şu kelimelerle anlatılıyor: Canavarlar / Canavarlaşan insanlar ve kanın dünyaya yayılması, Depremler, göksel olaylar, Afetler, salgın hastalıklar, Atlılar, Borazan, Kuzu, Felaketler, Mühürlerden söz ediliyor. 7 kilisede 7 melek vardır. “Tanrısal plan” burada bütün detayları ile anlatılır. “Kötülüğün ezoterik güçleri”, “kötülüğün orduları” yeryüzünü istila edecekler. Ve bu geleneğe göre sonun başlangıcı: Deccal, Gog-Magog ve Armagedon.

Bütün bu olayların yaşanacağı yerler Kudüs, Şam, Amik ovası ve Ege bölgesi. İncil ve Tevrat bu “kehanetler”le dolu. Kehanet bizde haram, bunlarda “keramet” şeklinde anlaşılır. Kahin de öyle.

Birileri de boş durmuyor, bilgisayarda savaş oyunu yapmış, 3.Dünya savaşı Türkiye’den başlıyor. Türkiye; Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan ve Suriye üzerinden saldırıya uğruyor.

Bizimkiler de bu coğrafyayı sadece turistik bir cazibe alanı olarak görüyor sanki.

Kıyametin coğrafyasının sınırları belli. Doğu’da Basra Körfezi, Batı’da Nil, Güneyde Mekke, Kuzey Karadeniz. Burası kıyametin adeta platosu. Bu coğrafya Hz. Adem’den beri meskun olan bir bölge. Peygamberler vadisi, Arzı Mevud. İlk insan burada yaşadı. İlk kan bu coğrafyada toprağa düştü. İlk hayat ve ilk ölüm insanoğlu için burada gerçekleşti. Hz. Nuh da buralıydı., Hz. İbrahim de. Tarihin nabzının attığı yerdeyiz ve biz bugün birileri tarafından silah deposuna çevrildiği coğrafyasında adeta mayınlı tarlada top oynayan çocuklar gibiyiz. Yaşasın Siesta, Fiesta, Futbol!?

Hani derler ya, “ol mahiler ki, derya içre yaşarlar da derya’yı bilmezler”. Biz de ne mektep, ne evde ne sokakta, ne media’da bu coğrafyaya ilişkin fazla bir şey bilmiyoruz. Mesela İstanbul’da yaşıyoruz, ama birçoğumuz, ne Millenium taşı nerede, ne anlama gelir, Misak-ı Milli’yi kabul eden meclis nerede idi, Halife nerede bulunuyordu, bilmez, bilmediğini de bilmez. Herkesin “para kazanmak ve harcamak” gibi daha önemli, ciddi işleri var!

Bugünkü Şeytani anlamda uluslararası düzenin, daha doğrusu dünya derin devletinin de ana vatanı burası. Zerzevan kalesinde olduğu söylenir Mithras Tapınağı’nın.

Mitolojinin ve kehaneti ana vatanı da burası. “Kaf dağı”, “Babil” ve “Mısır”. Mitoloji ve kehanetler bu üçgende hayat bulur.

Din, tarih, kehanet ve mitolojinin hercümerç olduğu bir coğrafyada yaşayıp kendi ülkesinin tarihine bu kadar yabancı olmak asla kabul edilemez.

Kaç kişi Yecüc-Mecüc’ün yeraltına hapsedilmesi ile ilgili ayetin farkındadır. Zulkarneyn’i bilir. Ya da Harut - Marut olayını kaç kişi bilir. Yahudiler niye “Üzeyir Allah’ın oğlu” dediler. Hz. Süleyman Belkıs’ın tahtını nasıl getirdi ta Yemen’den. Hz. Süleyman Cinler ve Şeytanlara mabedi nasıl inşa ettirdi. Hz. Süleyman kuşlarla, karıncalarla nasıl konuşuyordu. Masonlar neden Hz. Süleyman’ın mabedi inşasını bir milad kabul ederler. Hz. Musa asasını Urfa’da almıştı değil mi? Hz. Davud’un kılıcı nasıl bir şey?: Hz. Eyyüb’e “iç ve yıkan” denen suyun hikmeti neydi? Ashab-ı Kehf de burada yaşamıştı değil mi? Hristiyanlık burada doğdu. İncil İznik’de dörde indirildi. Diğer İncil metinlerini muhafaza eden Aya Yorgi, Aya Sotri, Aya Ayani Mudanya’da yaşamış ve burada 3 manastır kurmuşlardı. Ayasofya’nın ifade ettiği derin mana ne idi. Dünya’nın “sıfır noktası” neresiydi. Eflatunun “Devlet” kitabın aslı neredeydi. Hz. Musa ile Hızır (as) denizden nerede karaya çıkmışlardı. Türkiye’yi tanımak için futbol takımlarından daha fazlasını bilmek gerekiyor. “Ne sağcı, ne solcu, futbolcu” bir nesil geliyor, Allah korusun! Şiş kebab ya da çiğköfteden daha fazlasını bilmek gerekiyor bu tarihi anlamak için.

Birilerine göre, “Türkiye Türkiyelilere bırakılamayacak kadar önemli bir ülke”!? Unutmayalım ki, “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez / Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”. Birileri bu ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine  iktidar ve servet üretme çabasında. Bir de Korona belası var başımızda. Kapıda bekleyen bir de deprem var. Hasta komşumuza geçmiş olsun diyecek bir yüzümüz olsun, vefat edenlerimize baş sağlığı dileyebilelim. Enkazdan insanları kurtarmak için adını çağırmadan komşularımızın, onları selamlamak için adları ile çağırabilelim. Unutmayalım ki, kederler paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamayı öğrenmemiz gerek.

“Bir musibet, bin nasihattan evladır” derler ya, Korona da aklımızı başımıza getirmezse vay halimize. Bu arada Korona neyin nesi tam bilmiyoruz. Belki biyolojik bir savaşın içindeyiz, belki de bu psikolojik bir savaş. Bu çerçevede mesela şu haberi nasıl anlamak gerek: “Kronik böbrek hastalığı nedeniyle saatte 285 kişinin öldüğünü belirten uzmanlar, söz konusu rahatsızlığın ‘koronavirüsten daha tehlikeli bir salgın’ olduğunu ifade ediyor.”

Biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Coğrafya aynı zamanda kaderimizdir ve her coğrafyanın da bir kaderi vardır. Kıyametin jeopolitiği coğrafyamızda gizlidir.

Panik yok. Sabır ve dikkatli olalım. Mikrop bizden uzak olsun, biz de mikroptan. 

Selâm ve dua ile.