Kıyamet saati

Abdurrahman Dilipak

Yaklaşıyor, yaklaşmakta olan. Ve biz göz göre göre bilinen bir akıbete doğru sürükleniyoruz. Adamlar davul çala çala geliyor; bizden birileri de olanları görmezden geliyor. Sonuçta görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki!

Time dergisinin kapağına bakıyorum! 2030 - 2045 olacakları kapaklarına taşımışlar. Bizim ufkumuz 2023 stratejik planında gizli.. Bugünden sağlık, gıda, teknoloji, şehircilik, eğitim vizyonumuz belli. Global Reset, yeni normal dönem!

Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve her dakika, her nefes alıp verişte o “tayin edilen” ve bize olacağı zaman hakkında kesin bir bilgi verilmeyen o zamana bir adım daha yaklaşıyoruz.

Birileri zaman ve mekanın sınırlarını zorlayarak bizi kuşatan alemin dışına çıkmaya çalışıyor sanki.

Belki de Nuh tufanından bu yana insanlığın en büyük tehditlerinden biri ile karşı karşıyayız.. Ama öte yandan, “bize hayır gibi gelen şeylerde Allah bizim için şer, şer gibi gelen şeylerde hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir.”

İman eden biri için umutsuzluk, çaresizlik, çözümsüzlük yoktur.

Ahir zaman fitnesi yakıcıdır. Ama öte yandan, Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Allah zaman içinde zaman yaratandır. O, şifa verendir, mazlumların intikamını alandır O! Zulmün kemali zevaline işarettir.

Zalimlerin vaadlerine kanan, onların yalanlarına inanan ve Allah’tan korkmayan ama zalimlerden korkularından onların peşlerine takılanlar var ya, Allah o zalimleri onların başına musallat edecektir. Onları bu dünyada rezillik beklemektedir ve ahirette de onlar için acıklı bir azap vardır.

Hani kafirleri, münafıkları, fasıkları, zalimleri veli edinmeyecek, onların peşine takılmayacak, onların sözlerine ve vaadlerine hemen inanmayacaktınız!

İnsanları söyleyip söylemedikleri, yapıp yapmadıkları ile ya kendi cennetlerine kendi sırtlarında tuğla taşıyacaklar, ya da kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşıyacaklar. Allah cahiller ve zalimler topluluğuna yardım etmeyecek. Onlar geri dönülmez noktaya geldiklerinde kalpleri mühürlendiğinde artık onlara söylesen de söylemesen de anlamayacaklar. 

Sadece canlıların fıtratlarına müdahale etmiyorlar. Hava, su, toprak her şeye müdahale etmeye çalışıyorlar. Din ve ahlakı, insan aklını ifsat etmeye çalışıyorlar..

Düne kadar derialtına Chip’i konuşuyorduk, bugün damara zerk edilen, kalbe, mideye, karaciğere, beyne takılan chiplerden söz etmeye başladılar ve bu konuda adeta kendi aralarında yarışıyorlar.

1950’lerde, savaş sonrası yeniden yapılanma, idealist, devrimci, yardımlaşma temelli, ideolojik bir toplum hayali vardı. 60 sonrası kapitalizmin rekabetçi toplumu moda oldu. Meritokrasi (yönetimin kişilerin bireysel güç ve yeteneklerine bağlı üstünlüğüne dayandığı yönetim biçimi) yayılırken, daha materyalist bir dünya görüşü hakim olmaya başladı. Tüketim toplumuna dönüştük. 80 sonrası küreselleşme modası başladı. Çünkü internetle tanıştık. Ben merkezci, sorgulayıcı bir nesil geldi. Mühendislik, eğlence sektörü ve turizm insanların dünyayı tanımaları ve sekülerleşme hayata damgasını vurdu. 2000 sonrası, sosyal ağlar, dijitalizm, çoğulcu, multi disipliner, şüpheci bir nesil geldi. Diyalog moda olurken, kimliksizlik beraberinde hedonist bir gençliğin doğmasına kapı araladı. BİREY diye din, ahlak ve gelenekten bağımsız GENDER’lerle tanıştık. Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklikle Great Reset’le tanıştık. Artık sözkonusu olan Meritokrasi de değil. Her şey yapay zekanın kontrolünde olacak. Siyasete, bürokrasiye, okula, akademiye de gerek yok. Yargıya ya da yasaya da gerek yok. Seçime de gerek yok. Zaten kimin ne düşündüğünü biliyorsunuz ve ne düşünmesi gerektiğini de siz belirliyorsunuz. Yasama, yürütme, yargının olmadığı, kuvvetler ayrılığına ihtiyaç duyulmayan bir düzen. Parti, sivil toplum, mediaya da gerek yok. Mülkiyete de gerek yok bu düzende. Din ya da ahlaka da gerek yok.. Transhümanın cinsiyeti bile tam olarak tanımlanamayacak. Humanoid olarak sahne alabiliyorlar. Her türlü gösteride, her türlü sanatsal etkinlikte maksimum bir performansa sahip olabiliyorlar. 

Bakın daha şimdiden 10.000 civarında Humanoid artık otonom bir kimliğe sahip, danışmanlık, mankenlik, toplumsal aktörlük yapıyorlar. Avatar olarak birden fazla kimliğe bürünebiliyorlar. 

Geçen gün, Columbia Üniversitesi “Motes” adını verdiği vücuda enjekte edilebilen ve vücuttaki biyolojik aktiviteleri koşulları izleyebilen, implant edilebilir, 1 mm. boyutunda dünyanın en küçük çipini tanıttı.

Eğer bu Global çete başarılı olacak olursa, bugünkü kavramlar ve kurumları unutun. Din ve ahlak yok. Laiklik, Demokrasi, Cumhuriyet, Türkçülük, Kürtçülük, Arabçılık, Şiilik, Sünnilik, Atatürkçülük, Liberalizm, solcu, kapitalist, faşist, sosyalist olmak da yok. Mülkiyet de yok. Suç ve ceza, yargı da dijitalize edilecek. Suç varsa ceza anında gerçekleşecek. Zaten öyle “suç işleme özgürlüğü”, imkanı filan da olmayacak.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak yani! İşlevsiz kalırsanız ya da size ihtiyaç kalmadığında “artırılmış sanal gerçeklik cenneti”nde derin “keyifli” ve uzun bir uykuya daldırılabilirsiniz. 

Kavga yok, tartışma yok. Dışarıdaki dünyada ne yaşanırsa yaşansın, siz kendi tekil, kurgulanmış cennetinizde, kendi tercihinize göre şekillenmiş sanal gerçeklik ortamında sanal dostlarınızla farklı bir hayat sürebilirsiniz. Senin gitmek istediğin yere  gitmen gerekmeyecek, o şey sana gelecek. Boşuna “Tanrıyı modelliyoruz” demiyorlar, boşuna “yer yüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vaad etmiyorlar. Tek sorun, bütün bunların “sanal alemde artırılmış gerçeklik ortamı”nda gerçekleşecek olması. Ama zaten sizin de zihin dünyanız saf gerçekle sanal gerçek ayırımını fark edemeyecek. Programlanmış bir rüya aleminde yaşayacaksınız.

Nasıl bir dünya ama! CoVID ile bu dünyanın basamaklarına ilk adımı atıyor olabilir miyiz! Ha! Bir son dakika haberi: mRNA’nın mucidi Ingmar Malte HOERR, “mRNA sayesinde insan bedeni programlanabilir” demiş. Tamam işte artık mutasyona uğrama sırası insanlarda. Korkulan gerçekleşirse, bu işe sebeb olanların, bu dünyada da ahirette de vay hallerine! O zaman DSÖ gelsin kurtarsın onları!? Cehenneme hoş geldiniz(!). Şeytan size cennet vaad etti ama o yalan söyledi. O zaman şimdi olacaklara hazır olun. 

Selâm ve dua ile..