Kim ne yaparsa!

Abdurrahman Dilipak

Kim ne yaparsa kendine yapar..

Herkes aklınca bir şeyler yapmaya çalışıyor.. Kimsenin Allah’ı hesaba kattığı yok..

Ölen, öldüren, yiyen, yediren, herkes imtihan oluyor.

Her ölen için, “ölüm meleği” tam zamanında gelmiştir.. İnsanın eceli, ömrünün kefilidir. Ecel gelmeden kim kimi öldürebilir ki, ecel gelmişse, kim kimi yaşatabilir ki! Ama o an geldiğinde o cinayete nefsini memur edenler yok mu vay onların haline.. Zulüm altında bağrını zalimlere siper edenlere ise selam olsun..

Kim son lokmasını yemeden gitmiş bu dünyadan, kim rızgından fazla bir pirinç tanesi yemiştir ki!

O ideolojik, politik, menfaata dayalı hırslar da ne oluyor, a canı çıkasıcalar.. Yedikçe yiyor, aldıkça alıyor, öldürdükçe öldürüyor, hep daha fazlasını istiyorsunuz.

İhtirasla istediğiniz her şey sizin imtihanınız olacaktır.. “Dua ile istenen bela”ya dönecektir o iş..

Haksız kazanıp haksız yiyenler yok mu, midelerini ateşle dolduruyorlar. Yedikçe Allah midelerini daha da genişletiyor, tatminsiz bir şekilde hoyratça yiyorlar, büyüttükleri sadece mideleri değil kendilerine yönelik gazabı da büyütüyorlar. Allah onların zenginliklerini artırarak mazlumların intikamını alıyor. Haksız kazançları ile şişen banka hesapları kadar büyük olacak cehennemleri. Onların duaları, kıldıkları namazlar, tuttukları oruçlar, hac ve umreleri de kabul olmayacak..

Bana göre, kapitalist, sadece banka hesaplarının sağındaki sıfırlarla ölçülmemeli.. Hz. Süleyman ya da Eyyüb aleyhisselamın serveti çok büyüktü ama onlar paracı değillerdi. Bir başkası asgari ücretle geçinmeye çalışırken, kapitalist / paracı olabilir. Para için arkadaşını, davasını satıyorsa o en rezil kapitalisttir, ister zengin olsun, isterse yoksul..

Kimileri dinle kandırıyor kendini, kimi ideoloji, kimi devrimle.. Kimi heva ve hevesleri peşinde koşuyor..

Kader, rızık, nasib, ecel ya da bereketin günlük hayatımızdaki karşılığı nedir? Kim neyin peşinde..

Hani ne yaparsak yapalım, Allah rızası için yapacaktık. “Bismihi teala” derken, Şeytanın şerrinden sığınıp, O’nun rızasına ermek için O’nun hükmüne razı olacaktık..

Kimileri Tanrı’yı kıyamete, kimileri kendine devlet ve iktidar vermeye zorluyor aklınca Tanrıyı!

Müminler için şeriata uymayan her söz ve eylem lanetlenmiştir. Mekruhtur.

Hele bir de Allah adına kandıranlar yok mu, onlar aşağılık olanların en aşağılık olanıdır.. Şeytan onları da öyle kandırıyor.. Zehiri altın tas içinde sunuyor, onu da bala karıştırıyorlar.. Ağızlarındaki güzel sözler, oltaya takılan yem gibidir..

İnsanlar öfke ve ihtirasları ile ayağa kalktıklarında ne din tanıyorlar, ne yasa ve ne de töre.. Aşk ve öfke ile besledikleri ihtirasları onların yakasını hiç bırakmıyor, gözlerini kör, kulaklarını sağır ediyor.. Affetmeyi akletmiyorlar..

Şu terör günlerine bakın. Koalisyon arayışlarına bakın mesela. Ya da seçim tartışmalarına.. Allah’ı hesaba katan kim var.. Bir toplantıya sadece O’nun adını anarak başlamak O’nu takdis etmeye yeter mi? Eğer O’nun rızasını gözeten bir ahlak ve üslubla o işi yapmıyorsanız, O’nun koruması altında olamazsınız. Unutmayacağız, biz yapmayacağız, O, yapacak. Hayır da olsa O, yapacak, şer de olsa O, yapacak. O’nun iradesi kainatı kuşatmıştır. Şeytan da O’nun iradesi içindedir. Biz sadece O’nun rızasına talibiz..

Bakalım imtihanımız nasıl olacak, göreceğiz..

Aslında bu işlerde, insanlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşarlar.. Her şey olacağına varır.. Akacak kan damarda durmaz. Önemli olan bu hercümerc içinde biz nerede duruyoruz..

Sonuç ne olursa olsun, doğru şeyler yapanlar cennete ulaşacak, sonu ne olursa olsun kötü işler yapanlar cehennemi boylayacak..

Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir.. O bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle  kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir..

Birileri kan dökerken, kendi örgütlerinin, hocalarının emirlerine uyduğu kadar Allah’ın rızasını gözetiyorlar mı? Kaldı ki, ilahı rıza dışında bir işi emir kimden gelirse gelsin reddetmek gerekmez mi!

Kimse Allah’ı bu işlere karıştırmak istemiyor sanki.. Bunlar farkında olarak ya da olmayarak İlahlık ve Rablik taslıyorlar.. Zulm ile abad olunmayacağını bilmiyorlar. Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyorlar.. Onları ne kötü bir akıbet beklemektedir..

Haksızlığa uğramak haksızlık etme hakkı vermez kimseye. Hani kan davası olmayacaktı, hani suçun şahsiliği prensibi vardı.. Demokrasi  ve barış kelimesini dillerinden düşürmeyenlerin yaptıklarına bakar mısınız meydanlarda..

Her şeyi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak ve bir Allah vardır.. Bu dünyanın da ahiretinde sahibi O’dur..

Birileri bu olanları yapmadan nasıl cennete ve cehenneme gidecek.. Sonuçta herkes yapıp ettikleri, söyleyip sustukları ile ya kendi cennetine sırtında tuğla taşıyor, ya da kendi cehennemine sırtında odun taşıyor.

Ne o!. Bu imtihandan sıkıldınız mı yoksa.. Onlar ve biz, hepimiz imtihandayız..

Bu süreçte ve her zaman, iman edenler, yaptığı işi en iyi şekilde yapanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna herkes hüsrandadır..

Rabbım bizi dininden ayırma, Rabbım, bizi yaptığı işi hakkıyla yapanlardan eyle. Rabbım gönlümüzü genişlet, bize sabır ve direnme gücü ver.. Bize hakkı hak, batılı batıl göster, hakta toplanmayı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Bizi sabreden, şükreden ve zulme karşı direnenlerden eyle. Rabbım yalnız Senden yardım diler ve yalnız Sana sığınırız. Güç ve kudret Senin elindedir.. Sen kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan edensin. Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara. Amin. Selam ve dua ile..

yeniakit