Derin devlet tartışmalarına yenisi eklendi. İnsan haklarından sorumlu eski Devlet Bakanı Adnan Ekmen, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesi Koçyurdu köyü minibüsünün 15 Ocak 1996'da taranarak yakılması sonucu dördü korucu 10 kişinin öldürüldüğü katliamı PKK'nın değil derin devletin yaptığını savunmuştu. "Amacım Ergenekon savcısının dikkatini çekmek" olduğunu söyleyen Ekmen, iddiaları şöyle dile getirmişti: "Kanıtım yok, duyumlarım, kendi araştırmalarım var. O dönemde olayın olduğu yere PKK'nın girmesi mümkün değildi. Tamamıyla güvenlik güçlerinin denetimindeydi. Yakılarak ölenlerin kimlikleri hemen açıklandı. Güvenlik güçlerince, 'Kimlikleri bizde' denilmişti. Deniz Baykal'a da anlattım. Ne sahiplendi, ne de bana engel oldu. Başbakan Çiller'e söylemek istediğimi iletince de 'Sen bilirsin ama başbakanın işi başından aşkın' dedi. Orası aydınlanmadan Ergenekon'dan sonuç alınamaz."
Ekmen'in 'kanıtım yok' diyerek anlattığı 'Güçlükonak katliamı'nda en büyük kanıtları ortaya çıktı. Katliamın canlı tanıkları o günü (15 Ocak 1996'yı) anlattı.
Güçlükonak katliamını kayıtlara düştüğü şekliyle bir özeti:
PKK 15 Aralık 1995 yılında tek taraflı ateşkes ilan etmişti. Kimileri fazla vakit kaybetmedi. 12 Ocak 1996 günü Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Gêrê (Çevrimli) ve Yatağan köylerine baskın yapan askerler, eski korucular Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı.
PKK'ya yardım ettikleri iddiasıyla gözaltına alınan köylüler, Taşkonak Jandarma Taburu'na götürüldü.
15 Ocak günü ise Koçyurdu köyü korucularından Hamit Yılmaz, Abdulhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir , "görev var" denilerek Ramazan Nas'a ait minübüsle aynı Tabur'a götürüldü. Gözaltındaki köylüler ve "görev" için götürülen korucular, Taşkonak Taburu'nda, Nas'a ait 56 AH 320 minibüse bindirilerek yola çıkarıldı. Minibüs Tabur ile Koçyurdu köyü arasında silahlı bir grup tarafından durdurularak kurşun yağmuruna tutuldu ve ardından içindekilerle birlikte yakıldı.
Olaydan bir gün sonra Ankara'da ne kadar yabancı gazeteci varsa onlara bir tur düzenlendi. Hepsi Güçlükonak'a götürüldü. Onlara, 'Bakın PKK ateşkesi bozdu. İşte kanıtı' dendi. Yalnız gazeteciler halkla konuşturulmadı. Ne de olsa yakın geçmişte yiğit başbakanımızın da Şemdinli halkı için söylediği gibi onların da tanıklığı geçerli değildi.
Oysa PKK, bu tür 'zaferler'i üstlenmek konusunda hevesli bilinmesine rağmen bu saldırıyı üstlenmedi. Olayla ilgisinin olmadığını belirtti.
Genelkurmay'ın benzersiz bir hızla dünyaya PKK marifeti olarak ilan etmiş bulunduğu Güçlükonak katliamı davası kimilerinin gözünde kapanmamıştı. Öldürülen köylülerin yakınları da katliamdan devleti sorumlu tutuyordu. Kontrgerilla tarafından yapıldığını iddia edenler yargılandı.
Ekmen'in 'kanıtım yok' diyerek anlattığı 'Güçlükonak katliamı'nda en büyük kanıtları ortaya çıktı. Katliamın canlı tanıkları o günü (15 Ocak 1996'yı) anlattı.