İşte tam da bu!..

İşte tam da bu!..

- Duuur!... Bu kıyafetle buraya giremezsin!..

- Ne münasebet, neden giremeyecek mişim?..

- Ben burada güvenlik görevlisiyim ve kanunlara göre başörtü takarak üniversitelere girmek yasak da ondan.

- Kanun mu, hangi kanun?..

- .......!

- Ben gireyim, müsaadenizle.

- Olmaz, giremezsin.

- Neden giremeyecek mişim?

- Emir var da ondan.

- Emir mi, ne emri?

- Üniversite yönetiminin emri.

- İyi ama benim bu kıyafetle buraya giremeyeceğim hususunda kanun yoksa, yönetici nasıl böyle bir emir verebilir?

- Onu bilmem.

- Peki, siz nasıl kanunsuz olduğunu bildiğiniz bir emre uyarak beni içeri almayabileceksiniz?..

- .......!

***

Hep böyle oluyordu. Daha doğrusu, ilk bölümü mutlaka böyle oluyor ama sonrası da böyle olması gerekirken, nedense bir türlü olamıyordu.

Hâlâ da ilk bölüm geçerli ve ikinci bölüm geçerli olamıyor bir türlü...

Birçok Üniversite, Anayasa"ya ve kanunlara aykırı olarak düzenlenen Kılık Kıyafet Yönetmeliği"ni öne sürerek, başlarını örten kızlarımızı yıllardır okullara almıyor.

Gerekçeleri sorulduğunda, ilk ağızda, "kanunlardan" bahsediyorlar. "Hangi kanun?" sorusu ile karşılaşırlarsa da, hafifçe yan çizerek, Anayasa Mahkemesi kararlarından başlayıp, Danıştay, Yargıtay ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"ne kadar uzanan bir söylem yolculuğuna çıkıyorlar.

Oysa istinat edebildikleri tek şey bir yönetmelik ve o yönetmeliğe dayanarak başörtülü kız çocuklarımızı okullara almıyor oluşları ise bir fecaat.

Çünkü yönetmelik, başörtüsü kullanmayı disiplin suçu sayıyor ve disiplin suçu olarak bütün yaptırımı da ihtar, tekdir ve bu aşamalardan sonra kısa süreli okuldan uzaklaştırma, filan..

Anayasa ve kanunlarda olmayan bir yasağı yönetmelikle koymaya çalışmanın garabeti bir yana; bütün yaptırımı ihtar, tekdir gibi şeyler olan bir suç(!) sebebiyle kızlarımızın okullara alınmıyor oluşu, işte bu sebeple, kelimenin tam anlamıyla bir hukuk ihlali..

Yani iktidarda bulunanlar, Anayasa ya da kanun değişikliği gibi şeylerle uğraşacaklarına, uygulamadaki aksaklıkları hedef alan ciddi bir çalışma yapabilse idiler; büyük ihtimalle, şimdi başörtüsü meselesini çoktan geride bırakmış ve başka bazı önemli meselelerle uğraşıyor olabilirdik.

Bu satırların yazılmasını gazetelerde geçtiğimiz günlerde yer alan ve özetini "Kılık kıyafet denetleyen güvenlikçiye ceza geliyor" şeklinde aktarabileceğimiz bir haber ilham etti.

Eğer doğru ise –ki, umarız doğrudur-: Emniyet Genel Müdürlüğü"nün "Üniversitelerde görevli özel güvenlik görevlilerinin kılık kıyafet denetimi yapıp yapamayacağı" hususunda görüş sorması üzerine, İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, "Özel güvenlik şirketlerinin kılık kıyafet denetimi yapma yetkisi yok" şeklinde cevap vermiş.

Şimdi beklenen şey, Emniyet Genel Müdürlüğü"nün bu hususta yayınlaması beklenen genelgesinin ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilmesi.

Hukukun hakikaten hakim olacağı ve kapılara yerleştirilen güvenlik görevlilerinin, yetkileri dahilinde olmayan bir işe kalkışarak, kızlarımızı kapılardan geri çevirmelerinin önüne geçilebileceğini beklemek çok mu hayalcilik olur bilmem.

Ama eğer hukuk varsa, bunun yapılması gerektiği, açık bir gerçek.

milli gazete