İnnallahe Ala Külli Şey'in Kadir

Mehmet GÖKTAŞ

O her şeye kâdir, her şeye güç yetirendir,

Mutlak kudret sahibidir, güç ve kuvvet O"nun elindedir!

Mülkün, hâkimiyetin yegâne sahibi de O"dur, dilediğine verir,

Dilediğini yeryüzünün mirasçısı kılar ve ülkeleri onların ellerine teslim eder.

Dilediğini aziz eyler, çünkü izzetin yegâne kaynağı O"dur!

Dilediğinde ezilenlere, hor görülenlere böyle ikramlarda bulunur, onları yeryüzünün imamları ve önderleri yapar!

Dilediğini zelil eder,  mülkü, hâkimiyeti çeker alır ellerinden!

Onun zelil edip alçalttığını artık kimse onurlandıramaz.

Kendilerini ülkelerin yaratıcısı zanneden, insanların üzerinde ilahlığa yeltenen küstahları birer havuç gibi söker fırlatır.

Yeryüzünde sığınacak, saklanacak bir delik dahi bulamazlar, yaşadıkları müddetçe kafalarını kaldırıp buradayım diyemezler!

Geberdiklerinde ise leşlerini kabul edecek bir toprak parçası bile bulamazlar!

Evet, o yüceler yücesi Rabbimizin nelere kâdir olduğuna şahitlik ediyoruz öyle değil mi?

Ölüden diri çıkarıyor, diriden ölü çıkarıyor!

Gökyüzünde ufacık bir bulutun görünmediği bir zamanda bir de bakıyorsunuz rahmetini gönderiyor.

Umutların tükendiği bir demde, sabırla çileleri tamamlanmış gariplerin zindanlarını gündüze çeviriyor.

O"dur bütün bunları yapan ve yaratan! O her şeye kâdirdir, her şeye güç yetirendir!

Toplumların nabzı, kalabalıkların kalbi hiçbir aracı olmaksızın doğrudan Allah Teala"nın elindedir.

Büyük toplumsal olayları, tarih için dönüm noktası olacak hadiseleri doğrudan doğruya istediği gibi Allah (cc) evirir çevirir, yönlendirir.

Bu, İslam sosyolojisinin birinci maddesidir. Şu an orta doğuda tecelli etmekte olan da işte budur. Önce bu hususun altı çizilmelidir.

Şu anda yazılmakta olan bu tarihin, milyonlarca insanın zulme karşı ayağa kalkışının arkasında beşeri güçleri aramak, bu işin gerçek faillerinin dış güçler olduğunu iddia etmek, Allah Teala"yı gazaba getirir ve bir müslümanın söyleyeceği söz değildir,

İslam coğrafyasında şu anda gerçekleşmekte olan devrimler, gerçekten Rabbimizin Müslümanlara çok büyük bir lütfüdür, ihsanıdır. Onun için durmadan hamd etme, şükretme konumundayız.

Söyleyin Allah aşkına, böylesine güçlü firavunların bu şekilde peş peşe yıkılacaklarını hangimiz bekliyorduk, hangimiz iddia edebilirdik? Hem öyle firavunlar ki, sadece kendi ülkelerinin zalimleri olarak değil, aynı zamanda dünyanın en büyük süper güçlerine sırtlarını dayamış zalimler.

Orta doğudaki firavunların ortak özellikleridir bu durum;

Sadece kendi halklarına karşı savaş konumundadırlar,

Sadece kendi halklarına karşı silahlanıp mevzilenmişlerdir,

Kendi halklarından binlercesinin katilidirler, işkencecisidirler!

Ülkelerinin hapishaneleri dindar Müslümanlarla tıklım tıklım doludur.

Kendi ülkelerinin doğal kaynaklarını ve kendi halklarının alın terlerini emperyalistlere aktarmakla görevlidirler, bunun karşılığı olarak ülkelerinin başına getirilmişlerdir, bunun karşılığı olarak iktidarda tutulmaktadırlar.

Onun için biz diyoruz ki, Mısır"da yerle bir olan sadece Hüsnü Mübarek firavunu değil,

Tunus"tan def olup giden sadece Zeynelabidin Bin Ali despotu değil,

Libya"da zulmü sona erecek olan sadece Kaddafi canavarı değil,

Yemen"de, Fas"ta, Cezayir"de, Bahreyn"de, Ürdün"de ve diğer İslam beldelerinde yıkılıp gidecek olanlar sadece o ülkelerin firavunları değil, onlarla birlikte, onların şahsında asıl yerle bir olacak olan ABD emperyalizmidir, Siyonist İsrail"dir ve kan emici vampir Avrupa"dır.

Sözü eğip bükmeden, komplo hikâyelerini bir tarafa bırakarak şunun altı kesin bir şekilde çizilmelidir ki; Siyonizm kaybetmiştir, emperyalist ABD kaybetmiştir, ikiyüzlü Avrupa kaybetmiştir.

Birkaç asırdan bu yana çilesini tamamladığına inandığımız İslam âlemi için bu bir dönüm noktası olacaktır inşallah. Hatta bütün bir yeryüzü için.

dogruhabergazetesi