İhanet şakirtlerinin resm-i geçidi

Hakan Albayrak

Akıcı Hava Üssü İddianamesini okudunuz mu?

FETÖ ve müttefiklerinin 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece boyunca yapıp ettikleri dakika dakika anlatılıyor, kimin nerede ne halt ettiği isim isim ve eylem eylem sayılıyor bu iddianamede.

İhanetin kronolojisi.

Aşağılık bir katil sürüsünün resm-i geçidi.

Hakikate kapalı gözlerini iyice karartıp “atış serbest” deyip duran üstler ve onların bir dediğini iki etmeyen psikopat astları…

“Ast” ve “üst” diyoruz ama o geceye ait telsiz konuşması kayıtlarında bunlardan bazılarının birbirine “Hocam” diye hitap ettiği duyuluyor.

Herhalde Pensilvanya nezdinde eşit şakirtler oldukları anlamına geliyor bu.

İhanet şakirtleri!

***

İddianameyi okurken -itiraf ediyorum, evet- intikam hisleriyle dolup taştım.

Bu milleti savunmak için kendilerine emanet edilen silahlarla bu milleti vuran, 249 insanımızı katleden ve binlercesini yaralayan, cumhurbaşkanımızın ve ailesinin hayatına da kast eden o canileri asamadığımıza yandım bir kere daha.

Mevcut kanunların el verdiği en ağır cezalara çarptırılmalı bunlar.

İddianamede, bombalamalar neticesinde 80 milyon liralık kamu hasarının meydana geldiği belirtiliyor; darbecilere bu para da ödetilmeli.

Yetmez…

O gece atılan bombaların ve sıkılan kurşunların paraları da eklensin faturaya.

Darbe teşebbüsünde kullanılan arabaların, tankların, helikopterlerin, uçakların yakıt masrafları da eklensin.

Mühimmat yüklü bir F-16 savaş uçağının bir saatlik uçuş maliyeti 100 bin dolarmış; bu ayrıntı da girsin iddianameye.

***

Suçları ve suçlulukları aşikâr olan darbecilere kanun dairesinde ne kadar yüklenirseniz yüklenin, kimse size “Ne yapıyorsunuz?” diye sormaz…

İnsanlara haksız yere suç isnat ettiği, şantaj yaptığı, usulsüz telefon dinlediği, haraç kestiği, kamu sınavlarının sorularını çaldığı sabit görülen FETÖ’cülerin tepesine bindiğinizde ‘mağduriyet edebiyatı’ yapan kimse de çıkmaz…

Çalınmış soruları önceden görüp sınava öyle giren ve başkasının hakkını gasp ederek devlet memuru olan kimselerden hesap sormanız da yadırganmaz…

Cumhurbaşkanını kazığa oturtarak idam edeceklerini söyleyen, Türklerden Kürtleri boykot etmelerini isteyen, alenen askerî darbe çağrısında bulunan, bu gibi hezeyanları mütemadiyen tekrarlayan, yani milleti kin ve düşmanlığa sevk ederek birbirine düşürme gayretini meslek edindiği şüphe götürmeyen “Türk Solu” lideri Gökçe Fırat gibi profesyonel provokatörleri zindana tıkmanıza da itiraz edilmez… 

15 Temmuz’a kadar Fethullah Gülen şakirdi yahut taraftarı olduğu tesbit edilen ve fakat somut bir suç işlediği tesbit edilemeyen kimseleri her ihtimale karşı bundan böyle kamu güvenliği ile alâkalı işlerde istihdam etmezseniz ve evvelce istihdam ettiklerinizi o işlerden alıp başka işlere verirseniz, bu da anlayışla karşılanır…

Ama somut suçlara ve açık tehditlere yoğunlaşmak yerine konuyu dağıtıp at izinin it izine karışmasına müsait bir ortam oluşturduğunuz, insanların eften püften gerekçelerle tutuklanmasına veya işsiz aşsız bırakılmasına yol açtığınız, üstelik haksız mağduriyet şikâyetlerinin doğru dürüst değerlendirildiği mekanizmalar da kurmadığınız vakit, o somut suçlarla ve açık tehditlerle mücadelenizin haklılığına gölge düşürmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı Akıcı Üssü İddianamesinde ortaya koyulan korkunç tablo, şunu kendi kendimize bir kere daha telkin etmemizi gerektiriyor:

Bu iş asla ve kat’â sulandırılmamalı!

***

Eski başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsünü araştıran Meclis Komisyonuna sunduğu rapordaki şu satırları aklımızdan çıkarmayalım:

“Bizzat içinde yaşadığım süreçlerle gerçekliğine ve asıl niyetlerinin seçilmiş meşru hükümetleri devirmek olduğuna inandığım darbecilerin yargılandığı Ergenekon ve Balyoz davalarının sulandırılarak nasıl rotadan çıkarıldığı, masum birçok insanın bu yolla hayatının nasıl karartıldığı ve nihayetinde yargı süreçlerinin güven erozyonuna uğraması dolayısıyla asıl sorumluların hesap vermekten kurtuldukları unutulmamalıdır. Bu hastalıklı yapının (FETÖ’nün) yargı süreçlerini tahrif etmesi nedeniyle milletimiz 28 Şubat, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki darbeciler ile maalesef yüzleşememiştir. 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren hainlerin mutlak surette hak ettikleri cezayı almalarının garantisi, bu sürecin mağduriyetlerle sulandırılmaması olacaktır.”

karargazete