Hula katliamı, kirli hesaplar..

İbrahim Karagül

Hula katliamı hepimizin yüreğini titretti. Gençlerin, çocukların hangi suçtan öldürüldüğünü, hangi alçakça amaç uğruna katledildiğini, sıra sıra dizilen cenazelerin hangi günahın bedeli olduğunu sorguladık.

Bu ülkedeki her gelişmeyi bu titizlikle sorgulayacağız. Her ölümün, her kıyımın peşine düşeceğiz. Bu bizim insan olma sorumluluğumuz. Bütün siyasi hesapların ötesine geçip, vicdanlarımızda bir mahkeme kurup suçlu olanları yargılayacağız.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği temsilcisi, Hula'da top ve tank ateşiyle yirmiye yakın insan öldüğünü belirterek; 'Geriye kalan kurbanların çoğu, kent sakinlerinin anlattığına göre, rejim yanlısı milisler tarafından girişilen iki ayrı saldırıda infaz edildiler' dedi.

Yani sistematik bir kıyım yaşandı. Öteden beri, rejim yanlısı cinayetlerin büyük bölümüne adını yazdıran 'çeteler'in intikam saldırısıydı yaşanan. Daha önce bu bölgede yirmiye yakın askerin öldürülmesinin intikamı mı alınmıştı, bilemiyoruz.

Ancak hiçbir şey, böyle bir çocuk katliamı ile anılamaz. Kimin neden yaptığı değil artık konu. Bu canilerin, intikam hırsıyla, çok daha büyük, hepimizi dehşete düşürecek saldırılar yapabileceğini gördük.

Böyle devam ederse, Suriye'nin yarısı ateşe verilir, on binlerce insan kaybı söz konusu olabilir. Bu yüzden, 'Suriye kirli savaşa teslim oldu' diyoruz işte.

Hula katliamından sonra Kofi Annan Şam'a gitti, dünyanın 'endişesini' iletti. Almanya, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda, Norveç, İtalya, Kanada ve İngiltere, Suriye elçilerini sınırdışı etme kararı aldı.

 Yeni bir süreç başlıyor izlenimi oluşabilir. Ama olmayacak... Bu yıl sonuna kadar Suriye'ye yönelik uluslararası girişim çok zor görünüyor. Dolayısıyla benzer haberleri çokça alacak gibiyiz.

Başlangıçta, Suriye'de rejimin devrilmesinin kolay olacağını düşünenler, böyle bir algı oluşturanlar yanıldı. İşte bu yanlış kanaat yüzünden ülkedeki iç savaş bu noktalara taşındı. Böyle olmasaydı, daha kontrollü, daha soğukkanlı hareket edilseydi, şiddet bu kadar beslenmeyebilir, kıyımlar bu kadar artmayabilirdi.

Bir şeyler yanlış inşa edildi, şimdi kimse bu yanlışı üslenmiyor. Alabildiğine savaşı kızıştıranların, Hula benzeri dehşet verici gelişmelerin yaşanabileceğini öngörmeleri gerekiyordu. Bu yüzden, ilk günden beri 'dikkat' çağrısı yaptık. Korkumuz, endişemiz vardı. Ancak birileri bu hassasiyeti alabildiğini sömürdü, uyarıları küçümsedi, benzer endişeleri dile getirenleri itibarsızlaştırmaya çalıştı, işi çirkefliğe/edepsizliğe kadar götürdü. Suriye'de rejim ne yapıyorsa aynı yöntemleri öne çıkardı. Geldiğimiz sonuç bu işte...

 Suriye meselesi sadece rejimle muhalefet arası bir mesele değil. Çok boyutlu, çok taraflı, çok hesaplı bir mesele. Bunların hiç biri yokmuş gibi hareket edip, iki taraflı bir çatışma varmış gibi hesap yaparsanız, insanları kurşunların önüne sürerseniz kaybeden sadece siviller olur. Binlerce insanın ölüm haberlerini okur durursunuz.

 Derin, karmaşık, uzun tartışmalar gerektiren, bütün hesapları bozabilecek güçte bir sorun var önümüzde. Aylardır bunları tartışıp duruyoruz.

Bir örnek vereceğim.

Suriye ordusunda görev yapmış bir muhalif lider, İsrail'in Haaretz gazetesine konuşuyor: 'Esad'ın devrilmesinin ardından gelen ilk saatlerdeki önceliklerimizin başında kimyasal silahların kontrolünü ele geçirmek var. Böylece bu silahların teröristlerin eline geçmesine engel olacağız. Kimyasal silah depolarının nerelerde olduğunu biliyoruz ve bunları ivedilikle güvence altına alacağız. Kimyasal silahların Hizbullah'ın eline geçmesini engelleyeceğiz....'

 İlk bakışta makul bir öncelik hatta ivedilikle yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük bu. Esad devrilirse devlet olacaklar bu tür konularda dikkatli olmak zorundalar.

 Adını açıklamak istemeyen muhalif lider bu açıklamayı bir İsrail gazetesine yapıyor. İsrail'in endişelerini gidermeyi amaçlıyor. Hizbullah'a karşı güvence veriyor. Sadece İsrail'in değil, Batılı ülkelerin öncelik sıralamasına sadık kalacaklarının güvencesini veriyor.

Peki bu kimin önceliği sizce? Muhaliflerin mi gerçekten?

Sadece bir haber bile, 'Suriye meselesi'nin karmaşıklığı konusunda bize yeterince bilgi veriyor. Tabi okuyabilene... Hiç kimse bu savaşın muhaliflerle rejim arasında olduğunu söylemesin. Hiç kimse, ölümler üzerinden başkalarının kirli hesaplarını gizlemesin.

Başkalarının ölümü üzerinden iktidar hesapları yapanlara, güç hesapları yapanlara, bölgesel hesaplar yapanlara ne demeli!

yenişafak