Hey, kaldırın başınızı, bir gelen var!

Mehmet GÖKTAŞ

Bazen öyle dalar gideriz ki bir şeylere, etrafımızdan hiç haberimiz olmaz. Kendimizi bir şeylere öylesine kaptırırız ki olup bitenleri hiç görmeyiz, gelenden gidenden hiç haberimiz olmaz.

Hani bugünlerde çocukların bilgisayarlara, tabletlere, akıllı telefonlara kendilerini kaptırdıkları gibi. Kahvaltıya çağırırsınız, yemeğe çağırırsınız veya kendilerinden bir iş istersiniz, elindekini bırakıp birazcık olsun derslerine bakmasını istersiniz fakat sizi hiç mi hiç duymazlar, elindekini bırakmaya hiç niyetleri yoktur.

Canım, suçu hep çocuklara atmayalım, büyükler de bu konuda onlardan hiç geri kalır durumda değiller.

Gördüğüm kadarıyla kendimizi şu evet-hayır işine biraz fazla kaptırdık, gözümüz başka bir şey görmüyor. Sokaklar, caddeler, meydanlar, ekranlar, sayfalar hep referandum, hep evet ve hayır.

Nereye varsak, kiminle karşılaşsak hep referandum konuşuluyor.

Sizi bilmem de, batıda kiminle karşılaşıp şöyle birkaç kelam etsem ilk sordukları şey;

-Hocam, referandumda doğu ne diyecek, Kürtler ne diyecek? Herkes buna kilitlenmiş durumda.

Zannedersem herkes gece başlarını yastığa koyup gözlerini yumuncaya kadar da bunu düşünüyorlar.

Yazık ediyoruz, kaybediyoruz, hem de çok şey kaybediyoruz.

Kurtulmamız lazım bu atmosferden, hem de çabuk tarafından sıyrılıp çıkmamız lazım bu havadan.

Hem sadece siyasi atmosferden değil, siyasetle birlikte gündemimizi oluşturan diğer meşgalelerden de uzaklaşmalıyız.

Elhamdülillah, Rabbimiz bizi bu durumdan kurtarmak için misafirini gönderdi. Recebini gönderdi, Reğaibini gönderdi, üç aylarını gönderdi.

Elhamdülillah onlarla birlikte Kutlu doğum geldi, bir anlamda Hz. Muhammed Aleyhisselam geldi, Sevdamızın mevsimi geldi. Onun için diyoruz ki;

-Hey Müslümanlar! Kaldırın başınızı, bakın bir gelen var. Şöyle bir toparlanın, ayağa kalkın, elinizdeki oyuncakların düğmesine basın, kapatın ve bir köşeye koyun. Bu şerefli misafirinizle ilgilenin. Bir an önce onun kapsam alanına girin, onun getirdiği nurlu ortama girin, o çağlayanda temizlenmek için, arınmak için kendinizi ona verin.

Recebi ve Reğaibi oruçla karşılayın, irfan dünyasına girin, içinizi dinleyin, ruhunuzu dinlendirin.

Kısacası ayağa kalkın, kendinize gelin, üzerinizdeki tozu toprağı şöyle bir silkeleyin, temizlenin, arının, derlenin toparlanın.

Başka bir dünya daha olduğunu, başka bir gündem daha olduğunu, teneffüs edilecek başka bir atmosfer daha olduğunu bilin ve etrafınızdakilere de bildirin. İyi bilin ki kurtuluş buradadır, kurtuluş gelen misafirlerin kim olduğunu anlamakta ve onlara gereken hürmeti ve ikramı göstermektedir.

Hem sadece kendi kurtuluşumuz için değil, ümmetin kurtuluşu için, dünyanın kurtuluşu için ayağa kalkın ve toparlanın.

Misafirimiz bizden memnun olmalıdır, bizim hakkımızda Rabbimize güzel şahitlik etmelidir.

Hoş geldin Şehrullah Receb, hoş geldin leylei reğaib, hoş geldin Kutlu Doğum ve sevda mevsimimiz olan Nisan!

doğruhaber