Hem geç uyanmak, hem sersem uyanmak

Mehmet GÖKTAŞ

İnsan bazen uyandığı halde bir hayli kendine gelemez, gözlerini açmıştır ama sersemdir, yüzünü yıkamış olsa bile kırışıkları açılmamıştır.

Gündemle ilişkili konuşacak olursak, köprüden önceki son kavşağı geçtikten sonra uyanmıştır. Her neyse, uyanmıştır ya buna da şükür, sonunda ölüm yok, biraz uzun da olsa bir tur daha atarak kurtarır ve gideceği yere gider bakalım.

Adam evinde konuşuyor, ağzından öyle bir söz çıkıyor ki odun gibi, ya küt diye annesine değiyor, ya pat diye eşine değiyor veya çocuklara dokunup yaralıyor.

Söz siyasettir, siyaset de söz söyleyebilmektir.

Siyaset kelimesi seyis kelimesinden türemedir. Seyis, at terbiyecisi, at idarecisidir, siyaset de insanları idare etme sanatıdır.

Anlaşıldı ne demek istediğim öyle değil mi? Siyasete giriyorsanız bu işe erken başlamalısınız, hatta evden başlamalısınız. Ağzınızdan çıkan sözün nerelere varacağını, nerelere çarpacağını önceden hesap edebilme sanatıdır bu.

Nereden çıkardınız bu %50+1 meselesini, nasıl toparlayacaksınız bakalım. Trabzon’da konuşuyorsunuz Diyarbakır’ı küstürüyorsunuz, Konya’da konuşuyorsunuz, sahilleri küstürüyorsunuz, İzmir’de bir şey söylüyorsunuz, bütün dindar kesimi öfkelendiriyorsunuz.

Bir başka ifade ile; siyasi söylemlerinizin toplumsal karşılığı nedir? Vurgu yaparak dile getirdiğiniz slogan veya temel söylemlerinizle kazanmayı düşündüğünüz kesimlerin yanında kimleri kaybedeceğinizin hesabını iyi yaptınız mı?

Bu konuda geç kalındığı, İstanbul seçimleriyle iş işten geçmiş zannedilmesin. Asıl siyasetin sakin bir şekilde 24 Haziranda başlaması gerektiği kanaatindeyim.

Özellikle iktidar cenahının seçimlerde dillendirdiği siyasi maddelerin bir bir masaya yatırılıp en ince noktasına kadar toplumsal karşılıklarının tahlil edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Toplumun bütün kesimlerini memnun edebilme gerekliliğini sakın münafıklık, herkesi memnun etme sahtekârlığıyla karıştırmayın.

Mesele, yönetimine talip olduğu toplumu yakından tanıma, hangi mozaiklerden oluştuğunu iyi bilme ve sonunda da adaleti ortaya koyma ve bu adalete herkesi razı edebilme meselesidir.

Şimdilik bizim elimizden gelen, İstanbul seçiminin hayırlara vesile olmasını temenni etmek, üzerimize düşen yükümlülüğü yerine getirmektir.