Hazret-i Ömer ve Humus Valisi

Hakan Albayrak

İnternet haber sitesi habertaraf.com'da Fahrettin Dağlı, "Ömer Bin Abdülaziz'den Günümüze" diye bir yazı yazdı.

"Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının yoksulluk ve açlık sınırında bulunduğu bu günümüzde hükümet edenlerin günlük hayatlarındaki yaşam biçimlerini ona göre düşünmeleri ve tanzim etmeleri gerekir. Akıl ve tefekkür sahiplerinin idarecilerden beklediği tavır bu" diye başlıyor"

Hz. Ömer Bin Hattab (radyallahu anh) ve Ömer Bin Abdülaziz (rahmetullahi aleyh) örnekleri üzerinden, günümüz devlet adamlarına derslere devam ediyor"

"Korkarım, kendinizi en iyi hissettiğiniz bir zamanda, en yıkılmaz bildiğiniz bir zamanda ayaklarınızın kaydığına tanıklık edersiniz. Böyle bir akıbetten Allah korusun" cümleleriyle bitiyor.

Nefis bir yazı.

Okurken, "Hayat'ü-s Sahabe"nin Hazret-i Ömer'le ilgili sayfalarını hatırladım.

O sayfalardan bir sayfa:

"Ömer bin Hattab radıyallahu anh, hac mevsiminde halkın ahvâlini incelemek için aralarına çıkmıştı. Bir ara Humus halkı yanından geçtiler. Onlara:

- Vâliniz nasıldır? diye sordu.

Onlar:

- Çok iyidir. Ancak kendine has bir şahnüşîn yaptırmış olup orada oturmaktadır, dediler.

Bunun üzerine Ömer, Humus Vâlisi'ne bir mektup yazdı, postacıya da Humus'a varır varmaz vâlinin şahnüşînini yakmasını emretti. Postacı Humus'a vardığı zaman mektubu daha vâliye vermeden odun toplayıp şahnüşînin kapısını yaktı. Vâliye durumu bildirdiler.

Vâli:

- Elçidir, ona karışmayın, dedi.

Postacı sonra ona mektubu verince, mektubu daha elinden bırakmadan Ömer'in yanına gitmek üzere atına binip yola çıktı.

Ömer onu görür görmez:

- Benim ardıma düş, dedi ve onu Harre denilen çöle götürdükten sonra -ki orası zekât develerinin otlanıp kaldıkları yerdi- ona:

- Çıkar o üstündeki elbiseni, dedi.

Ondan sonra ona deve tüyünden yapma çizgili bir aba vererek:

- Al bunu giy ve kuyudan su çekip develeri sula, dedi.

Adam da yorulup ter dökünceye kadar kuyudan su çekti. Ondan sonra Ömer:

- Sen ne zamandan beri Humus Vâlisi bulunuyorsun? diye sordu.

Adam:

- Ben daha yeni tâyin edildim, dedi.

Ömer radıyallahu anh:

- Bunun için mi sen, yoksul, dul ve öksüzleri unutup da yüksek köşklerde oturuyorsun. İşine dön. Fakat bir daha böyle bir iş yaptığını işitmeyeyim, dedi."