Hayır, hayır, hayır..

Abdurrahman Dilipak

Sinvar diyor ki, "Hz. Ali'nin şu rivayetini ezberledim: Hayatta iki gün vardır; ölümün kaderiniz olmadığı gün ve ölümün kaderiniz olduğu gün. İlkinde kimse sana zarar veremez, ikincisinde ise kimse seni kurtaramaz."
Evet ecel bizim ömrümüzün kefilidir.
Kim kabul ederse etsin, ben kendi payıma bu planı reddediyorum.
Eden etsin, ben etmezem!..
Siyonist Trump'ın karanlık, şeytani planlarına alet olmaktan Allah'a sığınırım!
Bin kere sorun, bin kere hayır diyeceğim bu siyonist plana.
Evet diyenler, bu katliamın suç ortağı olurlar.
Bu plan İsrail’i meşrulaştıran, Gazze direnişini gayri meşru ve Gazze halkını terörist ilan eden bir plan.. Cinayetin, İsrail askeri eli ile değil, FKÖ içindeki maşaları eli ile sessizce ve derinde yapılmasını sağlayacak olan bir “Palantir planı”dır bu plan. İslam ülkeleri (!?) bu tuzağa düşmemeli.

Olması gereken İsrail’in sadece Gazze'den değil Kudüs'ten geri çekilmesidir.
UCM kararlarındaki gibi Tazminat ödemeli. Savaş suçu işleyenler yakalanıp cezalandırılmalı.
UCM kararları uygulanmalı, İsrail’in savaş suçuna destek veren ülkeler ve örgütler, kişiler ve şirketler UCM'de yargılanmalı. Diaspora'daki Filistinliler'in geri dönüş hakkı tanınmalı ve Kamil bir Filistin devletinin varlığına giden yol açılmalı. Siyonizm. terör örgütü olarak tanımlanmalı.. “TRUMP BARIŞI”, İsraili aklama ve kurtarma, Gazze’yi ve Hamas’ı tasfiye, Kassam’ı yakalayıp infaz etme operasyonudur.

Erdoğan, Trump’ın planı için: “Gazze’de akan kanın durması ve ateşkesin sağlanması için ABD Başkanı Sayın Trump’ın gösterdiği çabayı ve liderliği takdir ediyorum. Tarafların kabul edeceği adil ve kalıcı bir barışın tesis edilmesi için Türkiye olarak biz de sürece katkı vermeye devam edeceğiz”. dedi.
Trump’un Gazze planı akan kanı durdurmayacak.
Bu planın arkasında saklı plan Kudüs’ün İsrail’in ebedi başkenti olarak kalması!
Kudüs’ün kalbinde Mescid-i Aksa var. Gazze’de kanı durduralım derken, kıyamet Kudüs’te kopacak!
Bunu görmüyor musunuz? Gazze’de ateşkes şartları belli: silahlarını bırakacaklar. Sonra Hamas ve Kassam’ın terör örgütü olarak tanınması ve üyelerinin yakalanarak infaz edilmesi. Bu mu istenen. İsrail hangi sözünde durdu ki, bu sözünde duracak! Trump Şeytani bir çaba içinde, O Pedefolik, Satanist Siyonistlerin lideri olarak bu işin başına geçti. Hangi taraflar, Hamas’ı terörist ilan ediyorsanız, Filistin tarafındaki kişi Abbas. Abbas’ın bu anlamda Trump, Tony Blair ve Netenyahu’nun önüne koyacağı hiçbir plana hayır demesi söz konusu değil. Taraflar yok, tek taraf var, o da Trump Blair ve Netenyahu! Abbas şeytan üçgeninden çıkacak karara itiraz edemez.

Buradan adil ve kalıcı bir barış çıkmaz. Cehennem’in kapıları açılır. Böyle bir barış yok.
Türkiye olmayan/olmayacak olan bir duaya amin demek anlamına gelen hayali, oyalamaya dönük bir barış (!?) planı için sürece destek verme taahhüdü görüntüsü vermemeli. Böyle olursa bu kendini kandırmasından başka bir anlam taşımaz.

Mücahid Gültekin bu konuda diyor ki, “ Şimdi bazıları bütün çabasını bu açıklamayı meşrulaştırmak için harcayacak; meşrulaştıracak da. Hiç şüpheniz olmasın. “Ama”lar, “fakat”lar, “lakin”ler gırla gidecek. Onlar için Cumhurbaşkanı’nın ne dediği de önemli değil. Eğer tersi bir açıklama yapsaydı aynı çabayı o açıklamayı meşrulaştırmak için göstereceklerdi. Onların işi bu. İnsan bir yanlışı, bir zilleti, bir hezimeti meşrulaştırmaya niyet etmeye görsün, onu kimse tutamaz! Öyle açıklamalar yapar, öyle umutlar verir, öyle vaatler de bulunur ki Şeytan bile şaşar kalır. Mekke’nin putperestlerini hatırlayın. Putlara ibadet etmelerini nasıl açıklıyorlardı: “Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye tapıyoruz.” (Zümer 3). Sanırım Kur’an’daki en çarpıcı ifadelerden biridir bu. Kimin aklına gelir ki putperestliğin referansını “Allah” olarak göstermek! Kimin aklına gelir ki, şirkin ve tuğyanın amacını “Allah’a yaklaşmak” olarak açıklamak. İnsan böyle işte. Yeter ki, kendi konumunu ve çıkarlarını savunmak istesin, kullanamayacağı hiçbir şey yoktur. Peki, Trump planını nasıl savunacaklar? Aynı yöntemle. “Filistin için” diyerek. Daha önceki bir yazımda vurgulamıştım: Filistin’i, “ABD’yle” yok edemezsiniz, “İsrail’le” yok edemezsiniz. Filistin’i ancak “Filistin’le” yok edebilirsiniz, “Filistin” diyerek yok edebilirsiniz. Şimdi olan da bu. Tarih insanoğlunun kendini kandırma becerisini hafife almamamız gerektiğini gösteriyor. George Orwell’ın “Öyle bir çukura düştük ki, zeki insanların ilk vazifesi malumu ilam etmektir artık” derken işaret ettiği çukurun tam da dibindeyiz. Bunca soykırımdan sonra “ABD’ye güvenmeyin!” demek zorunda kalıyoruz. Trump’ın "Netanyahu", ABD'nin "İsrail" demek olduğunu ilam etmek zorunda kalıyoruz. Konu bir “cehalet” sorunu değil. Neil Postman “Cehalet daima düzeltilebilir bir durumdur.” der ve şöyle sorar: “Ancak cehaleti bilgi olarak kabul ettiğimiz zaman ne yapabiliriz?” Yapacak bir şey yok. Düşkünlüğü şan, zilleti onur, sefaleti huzur kabul edenlere ne diyebilirsiniz ki? Tercihlerini “bilerek ve isteyerek” yapanlara ne fayda eder ki? Şu ayetin ürpertici hakikatiyle yaşamak ve bu ayetin sahibine sığınmak zorundayız: "Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz!” (Hud 122).

Doha’da yayınlanan bildiri bir utanç belgesidir.
Katar’ın başkentinde imzalanan bu belge, İsrail saldırısından çok daha ağır bir manevi tahribata sebeb olmuştur bana kalırsa o ülkede. İmza sahipleri sadece bu utancın paydaşları değil, Trump planıın da suç ortakları olmuşlardır. Bu plan hayata geçirilecek olursa, İsrail savaş suçundan aklanacak, Hamas ve Kassam terörist olarak yaftalanacak ve suçlanmış olacak. Rehineler serbest kalırken İsrail hapishaneleri genel bir af ile boşaltacak. Ancak bunların o toprakları geri dönmemek üzere terk etmeleri sağlanacak. Tabi bu arada Sumud’a bir operasyon beklenmez. İsrail, bu plan kabul edilirse, tabi Gazze’liler silahları bıraktıktan sonra bir güvenlik grubu bölgeye girecek, silahları toplayacak, denetimi sağlayacak, İsrail’de kademeli olarak çekilecek. Sonra sıra Gazze’nin yeniden imarına gelecek ama, o saatten sonra Gazze de İsrail’in muhatabı Gazze’liler değil, Abbas yönetimi olacak.

Sumud’un çabaları da bu operasyonla bir ölçüde boşa çıkartılmak isteniyor. Öte yandan bu iş Sumud’a bir başarı armağanı olarak da görülebilir. Ya da Sumud içinde bir tartışmaya da sebeb olabilir.

Bu 20 Maddelik Trump senaryoda açıkça ifade edilmese de, Kudüs ve Mescid-i Aksa İsrail’de kalıyor. İki devletli çözüm değil, İşgal altındaki topraklardan bir özerk Filistin yönetimi kalıyor. İsrail’in Mısır’a doğru, Ürdün’e, Suudi Arabistan’a, Suriye’ye ve Lübnan’a doğru ilerlemesinin önü açılıyor.
Gazze’nin. Trump için yeniden imarının mühendislik ve müteahhitlik hizmeti Türkiye’ye, işçisi Mısıra, bütçesi Katar, BAE ve Suudi Arabistan’a yüklenecek. Bu arada, bu süreçte, bu “İslam” ülkeleri İsrail’in varlığının ve güvenliğinin garantörü olacaklar. Yüzyılın direnişi, yüzyılın utancı ile noktalanırsa, bu utanç bu sonucu hazırlayanlara yeter. Bu vesile ile Kolombia cumhurbaşkanı Gustavo Petro’yu “Trump soykırımın suç ortağı”, Gazze için bir askeri güç oluşturmalıyız. Gerekirse o savaşta ben de yer alabilirim” sözlerinden dolayı alkışlıyorum. İspanya başbakanı Sanchez ABD destekli Gazze planına destek verdiğini açıkladı!? İlginç! Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, İsrail ile yakın ilişkilere sahip olmasına rağmen halkın tepkisinden çekinerek, Başbakan Netanyahu'nun ülkeye yapmayı planladığı ziyareti geri çevirdiği belirtildi. Trump’a destek bildirisini imzalayan 8 ülke bunu bile yapamadı. Kendi halklarının ferasetinden korkmuyorlar demekki.

Gazze ilhak edilmeyecekmiş, Trump’un liderliğinde bir uluslararası konsorsiyuma devredilecek. (Yan cebime koy). Trump Netenyahu’yu zor ikna etmiş? Buna inanalır mı? Bu planı artık Palantir hazırlıyor. Büyük Şeytanın planına ne Trump, ne Netenyahu, ne de Blair hayır diyebilir.

Gazze planının uygulamasında başlangıçta liderli Trump da olacakmış, devamında Tony Blair, kapanış Netenyahu ile olacakmış. Ne güzel değil mi? Bu arada Trump Katar’dan o saldırı için özür diledi. (Vay be!. Trump büyük adam, Netenyahu’yu buna nasıl ikna etti aceba) !?. Trump öptü, geçti gitti. 6 kişi hayatını kaybetmiş de ne olmuş, Gazze’de onun her gün 10 katı hayatını kaybediyor değil mi!?

Plan, Netanyahu tarafından kabul edildi. Doha'da 8 Arap ülkesinin dışişleri bakanları da onayladı. (Suudi Arabistan, Ürdün,, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye, Katar ve Mısır). Fransa ve İtalya gibi bazı ülkeler Hamas'ı plana uymaya çağırdı!. İşin kandırmacası tehcir yok ama Filistinlilere insani yardım serbest bırakılıyor, şehir yeniden imar edilecek?
Tabi kim için nasıl, turizm için değil mi, bir de orada doğal gaz vardı ya! Bu planın tahtında müstetir, içinde mündemiç bir Abraham Anlaşmaları (Abraham Accords) var. Bu anlaşma 15 Eylül 2020'de Trump'ın arabuluculuğunda İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan arasında imzalanmıştı ve dünyaya bir “normalleşme anlaşması” olarak takdim edilmişti.. Bu Planın içinde bizli bir BOP senaryosu var. Bu planın bir sonraki adımında ne 67 sınırları kalıyor, ne de 16 Mayıs 1916 tarihli "Sycos Picot" bu anlaşmayı kastediyor. Gazze ile perdelenen gerçeklerin arkasında Lübnan, Ürdün, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan ve Suriye sınırları, hatta Ankara anlaşması ile belirlenen Türkiye sınırları tartışmaya açılabilir. Filistin için 22 Kasım 1967 de BM kararı ile belirlenen sınırları tartışması da biter.(mi?)

Bu gün Tony Blairi Trump planında Şeytan üçgeninin bir ayağı yapan "Sycos Picot" bu anlaşmayı kastediyor), 16 Mayıs 1916 tarihli Belfaur deklarasyonu ile bir yandan ABD ve İngiltere İsrail konusunda el sıkışırken, süreçle ilgili olarak, bundan sonrası için BOP içinde bu ülkelere ve Türkiye’ye yeni roller yüklenmesi sürpriz olmayacaktır.
Sırada Kudüs ve Mescid-i Aksa konusu var da, bir adım sonrasında Şam konusu, Kürtlerin devlet talebi konusu var. Davud Koridorunun. Kuzey hattında Anadolu’ya çıkan bir demir yolu ile Arz-ı Mev’ud’a bir koridor açarak “İbrahim yolu”nu canlandırma planları var. Tabi Karay, Nuhi Yasalar, Hazara konusu var Gazze planının arkasına saklanan. Sahi, bu plana evet diyenler bütün bunları bilerek mi evet dediler. Bu işin üzerinde efradına cami, ağyarına mani bir şekilde düşündüler mi? Buna karar verenler TeoPolitik bir endişe taşıyorlar mı? Bana hiç de öyle bir endişe ve derinlik taşıyorlarmış gibi gelmedi de. Herşeyi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. Mekerallahu! La galibe illallah! Zalimler için yaşasın cehennem.
Selam ve dua ile.

Son birkaç söz: Trump diyor ki “Hamas bu planı kabul etmezse, İsrail’e destek vereceğiz ve bu iş bitirilecek”.
Yani katliama tehdit ediyor. Gazze bu planı reddeder ve Trump İsrail’e destek verir, yeni ve kapsamlı bir saldırı başlatırlarsa bu 8 ülke nerede, kimden yana olacaklar?.
Bu 8 ülke, Gazze düşerse sıranın Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya geleceğini bilmiyorlar mı?
Sıra Mescid-i Aksa’ya geldiğinde yine susmaya devam ederlerse, durumlarının Ebrehe’nin fil ordusuna benzeyeceğinin idrakimde değiller mi? Fil suresinde ne deniliyordu: “Görmedin mi, Rabbin fil sahiplerine neler yaptı? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sürü sürü kuşlar (Ebabiller) gönderdi. Onlara sert taşlar atan (kuşlar). Böylece onları yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi”.
Gelin ey Ebabiller gün batmakta, gelin, bizim ellerimiz böğürlerimizde kaldı.
Öfkeden çıdam olmuş dillerimiz lal.
Göklerin ordularına kaldı bu iş.
Gelin, zalimler ve onlara yardım edenler ve onların zulmü karşısında sessiz kalanların hükmü için olgunlaştı zaman.