Gündemdeki iki fotoğraf

Mehmet GÖKTAŞ

Elbette gün itibariyle orta yerde dolaşan nice fotoğraflar vardı ama ikisi bizi doğrudan ilgilendiriyor ve bizim için gündemin ta kendisiydi.

Birincisi Türkiye’ye sığındığı halde Sisi firavununa iade edilen ve hakkında idam kararı bulunan İhvan mensubu olduğu söylenen Muhammed Abdülhafız Hüseyin’in uçakta çekilmiş resmi.

Nereden bakarsanız bakın asla affedilmesi mümkün olmayan bir skandaldır bu.

Darbeci bir diktatöre; “Binlerce Müsülümanı gözünü kırpmadan katlettiğin gibi al bunu da öldürüver!” diye bir ihvan mensubunu göndermek tek kelimeyle ihanettir.

Türkiye bunu nasıl yapabilir? Kendi ülkesinde idam olmadığı halde Avrupa genelinde yüzlerce, binlerce suçlu Türkiye’ye iade edilmiyor. Niçin? Evet, Türkiye’de idam yoktur ama siyasilerin gündeminde idam vardır bahanesiyle. Fakat kendisi özellikle canavar, azılı Müslüman düşmanı bir Sisi diktatörünün ellerine teslim ediveriyor. Üstelik bu yüzden siyasi ilişkilerin dondurulmuş olduğu bir ülkeye.

Bu ihaneti işleyenler suçüstü yakalanınca bu defa başka bir skandala imza atıyorlar, Muhammed Abdülhafız Hüseyin’in uçakta resmini çeken Muhammed Emin Çelik derhal gözaltına alınıyor. Gözaltı gerekçesi de hepsinden büyük skandal; “halkı kin ve nefret duygularına teşvik etmek.” Elhamdülillah başta gazetemiz olmak üzere duyarlı Müslümanlar bundan dolayı ayağa kalktılar, fotoğrafı çeken kişi serbest bırakıldı. Fakat önemli olan Kahire’ye gönderilen Müslümanın akıbetidir.

Acaba ülkenin can damarları olan bu havaalanlarında görevliler bu milletin düşmanları mı, Sisi’nin veya FETÖ’nün adamları mı?

Gelelim ikinci fotoğrafa. Tahmin ettiğiniz gibi oturan Papa’nın karşısında el pençe divan duran körfezin züppe veliahtları. Tahmin ederim siz de ilk gördüğünüzde yaptığınız ilk şey nefretle tükürmek olmuştur.

Ne zillet kelimesi ne ihanet kelimesi bu fotoğrafı anlatmaya yetmiyor gerçekten.

Bu ümmet ve öncelikle Arap dünyası bu serserilerden tez zamanda kurtulmadığı müddetçe başına gelmedik bela kalmayacak gibi.

Ümmetin servetinin büyük bir bölümünün üzerine çöreklenmiş vaziyetteki bu veliahtlar söyleyin hangi düşmanın koynuna girmez ki?

Zaten ilk kurulduğu günlerden beri İngiliz Kraliyet mensuplarıyla, daha sonra Amerikan yöneticileriyle benzer fotoğrafları arayanlar arşivlerde çokça bulabilir.

Fakat bu son fotoğraf aynı zamanda Ümmeti satmanın bir belgesi anlamına gelmektedir.

Başta İhvan olmak üzere İslam’ı kendisine dava edinenleri haçın temsilcisine teslim etmenin bir belgesidir bu.

Bilmem bu fotoğraf birazcık olsun ümmetin ar damarlarını çatlatır, uyanmasına, ayağa kalkmasına ve bu züppelerden kurtulmasına vesile olur mu dersiniz?