“Gıybetini yaptım, hakkını helal et” küstahlığı

Mehmet GÖKTAŞ

Evet, bu bir küstahlıktır. Sen birilerinin şerefiyle oynayacaksın, kendisinin olmadığı ve savunamadığı bir ortamda onun şahsiyetine saldıracaksın, yaralayacaksın...

Sonra bu yaptığın işin günah olduğuna dair bir şeyler okuyacaksın veya dinleyeceksin, bu vebalden ucuzca kurtulmak için onunla bir karşılaştığında “hakkını helal et, senin gıybetini yaptım” diyeceksin ve bu iş tamam olacak öyle mi?

Nereden öğrenmişse insanlar bir helalleşme öğrenmişler. Halbuki karşıdakine verilen zararı tazmin etme, ödeme, ödeşme diye bir şey vardır. Cezalar amelin cinsindendir. Birinin malını çalmışsanız, gasp etmişseniz helalleşmenin ilk yolu önce onu iade etmektir.

Bir de insanların çoğunlukla “helal olsun” diyeceğine güvenerek veya böyle merhametli bir vaktini kollayarak helallik istemek ve almak kendi kendini aldatmak ve boşuna avunmaktır.

Hatta bundan da ileri giderek; “senin gıyabında sana kör dedim, topal dedim, cimri dedim, korkak dedim, cahil dedim hakkını helal et...” gibi gıybetini aynen tekrarlayanlara ve böylece helalleştiklerini zannedenlere rastlarsınız. Bu bir küstahlıktır, magandalıktır. Gıybet ederek haysiyetiyle oynadığı bir insanı ikinci defa yaralamaktır, hem de küstahça. İyice dikkat eserseniz burada bir pişmanlık falan olmadığı gibi terbiyesizliği sürdürmek hatta bir ileri aşamasına geçmek söz konusudur.

Gıybet hakkındaki bu üçüncü ve son yazımda bu işin vahametini anlatmaya çalışıyorum.

Çaldığınız bir parayı, gasp ettiğiniz bir malı, kırdığınız bir camı, hasar verdiğiniz bir aracı nasıl telafi edeceğiniz bellidir ve bir anlamda kolaydır. Karşılığını ödersiniz ve hatta el sıkışarak ayrılırsınız vesselam.

Fakat onuruyla oynadığınız, toplumdaki itibarını zedelediğiniz insana karşı işlediğiniz bu suçu telafi etmek öyle kolay bir şey mi zannediyorsunuz? Öyle secdelerle, gözyaşlarıyla tek taraflı kapanıp gideceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Peki, ne yapmalıyız, gıybetini ettiğimiz kişilere haklarını nasıl helal ettireceğiz? Her şeyden önce bir empati yapmalıyız. Bizim olmadığımız bir toplulukta bizim haysiyetimizle oynamış birisinden ne yapmasını bekleriz? Aynı topluluk içinde bizim itibarımızı düzeltecek, onurumuzu iade edecek bir şeyler yapmasını bekleriz, ancak o zaman razı oluruz.

En azından bu günahın büyüklüğünü ve kolay kolay helâlleşilemeyeceğini idrak ederek hiç olmazsa bundan sonra gıybet yapmamak da büyük bir kazançtır.