GAZZE CEPHESİNDE SON DURUM

Abdurrahman Dilipak

Erdoğan – Trump görüşmesinden açıklanan somut bir şey yok. Dron tacizleri devam ediyor. Yeni filolar için hazırlık yapılıyor. Filo kırmızı hatta girdiğinde müdahele edilebilir. Ancak tam zamanı ve şekli değil. Bir çok alternatif söz konusu, onlar, her türlü planı yapmışlardı. “Oysa ki dağları yerinden oynatacak derecede güçlü olduğunu sandıkları planları Allah’ın iradesi ve gözetimi altındadır”. (İbrahim 46). Mekerallahu! Filo’ya müdahalenin şekli ve zaman tam belli değil bu Avrupa ülkelerinin tavırları biraz kafa karışıklığı yaratmış İsrail yönetiminde, sivil direnişin tüm dünyaya yayılması, bir çok ülkenin Gazze konusunda giderek Gazze’ye daha çok yaklaşmaları ve İsrail’den uzaklaşmaları, Avrupa ülkelerinin peşpeşe aldığı yaptırım kararları İsrail’in gözünü korkutmuşa benziyor. Çünkü artık sadece İsrail ve Siyonizm değil, her Yahudi her yerde dışlanıyor, boykot ediliyor, protesto ediliyor hatta yer yer saldırıya uğramaya başladılar. Bu durum İsrail hükümeti, İsrail halkı ve diğer ülkelerdeki İsrailliler üzerinden şok etkisi meydana getirmiş. Bu konuda, dini çevreler, ideolojik grublar, politik topluluklar ve İsrail yönetimi içinde ciddi tartışmalar olduğu haberleri geliyor. İsrail’de her an bir hükümeti krizi çıkabilir. MOSSAD İsrail hükümetine işlerin her zamankinden karışık ve kritik hale geldiği ve kötüleşmenin devam ettiği yönünde bir rapor sunmuş.

Ankarada iktidar ve muhalefet çevrelerinden birileri genel olarak karnından konuşuyor sanki. BM Genel kurulu sürecindeki polemikleri hatırlayın. Muhatabına göre sözler nasıl da evirilip çeviriliyor.. Siyonizm’in dayattığı, İklim politikaları, Karbon ayak izi, Chemtrails, 5G, sağlık, Tarım ve gıda protokolleri, CHABAT ve AGARTHA, İstanbul sözleşmesi, Kimliklerimize çaktıkları, biyolojik cinsiyeti reddeden toplumsal cinsiyet kimliği (LGBT+) olan GENDER’i kimliklerimizden silmiyorlar. Bir ABD’li oynanan kirli oyunu anlamış ve diyor ki, Demokrat’lar ve Cumhuriyetçi’ler, İsrail’in talebleri ve ihtiyaçları konusunda mutlak bir mutabakat içindeler, onun dışındaki tüm konularda anlaşamıyorlar”. Bizde de öyle değil mi, batıdan gelen mevzuat talepleri konusunda AK Parti ile-CHP, MHP-DEM arasında, TBMM’de ve uygulamaya dönük mevzuat konusunda hiçbir görüş farkı yok, tam bir uyum ve anlayış birliği var. İşte bu kirli siyasetin sırrı burada! Bu gidişle ülkemizde ve dünyada yakın gelecekte çok daha zor günler kapıda gözüküyor. Ekonomik ve siyasi kriz yanında, sosyal çalkantılara hazır olmak gerek. Dünyada bir çok önemli lider ya istifaya zorlanacak ya da suikaste uğrayacak gibi. Kapsamlı bir dünya savaşının kontrolden çıkmasını önlemek için buna mecburlar. Bu tehdit Trump ve Netenyahu için de geçerli. İngiltere kralı da ölmeden önce tahtından ayrılabilir ya da zaten hasta, o da görevine veda etmek zorunda kalabilir. Rusya ile Avrupa her an çatışabilir!. Trump bu çatışmayı kendisinin önlediğini, önleyebileceğini söylerken, şimdi NATO’yu Rusya’ya saldırmaya kışkırtıyor. Kısa sürse de Avrupa ülkelerinde travma yaşatmaya yetermiş. Bir yandan da hem İran’ı tehdit, hem Çin’e karşı Afganistan’dan “Bagram üssü”nü geri istiyor. Oradan Pakistan ve İran’a, Afganistan’a karşı Belüc ayaklanmasını örgütlemek ve askeri anlamda en azın dan silah ve istihbarat olarak desteklemek istiyor. Bu aynı zamanda Hindistan’ı desteklerken aynı zamanda Pakistan’a yönelik bir tehdit anlamına geliyor.

ABD, Tayvan’dan önce Kuzey Kore’ye saldırmayı planlarken, Çine karşı Hindistan’ı desteklemek ve Bağram’ı aynı zamanda Çini Doğudan ve batıdan kontrol altında tutmak için istiyor

ABD düne kadar Türkiye’nin pozisyonunu koruması yeni aksiyonlar almaması istiyordu. Türkiye’nin bu anlamda kendi Müslüman halkını kontrol altında tutması ve diğer İslam ülkeleri için muteber bir model oluşturması açısından sözel olarak daha sert muhalefet yapmasını politik olarak anlayışla karşılama eğiliminde idi. ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacı var. İslam ülkeleri, Arab ülkeleri, Türk dünyası, Rusya ve Çin’le yakınlaşması ABD açısından sorun teşkil etmiyor. Onlar için en önemlisi “arzı ihlas ettiği lobi” hangisi olduğu.. Trump Türkiye’ye saldırmak yerine Arab ülkelerine saldırmayı planlıyordu ama bu plan da suya düşmüş oldu, Erdoğan’ın son açıklamalarına Dışişleri Bakanı Rubio ve Yahudi lobisinin sert tepkileri sebebi ile.. Türkiye’ye söyleyeceklerini Suudi Arabistan ve Katar üzerinden dile getirmeyi planlıyordu. Detay vermedi ama bir ay içinde çok sürpriz gelişmeler yaşanabilir yorumu yapılıyor bölge ve dünyada. Yahudi lobisi Erdoğan’dan çok Erdoğan sonrasına odaklanmış durumda. Erdoğan’ın kimlerle çalıştığını, ne yapıp yapamayacağını biliyorlar. Erdoğan sonrası onun için onları kaygılandırıyor. Gelecek kişinin kesinlikle Müslüman halkı kontrol edecek bir olması gerekiyor. Öyle biri gelmeyecekse o zaman Türkiye için bir iç karışıklık sonrası ara çözüm olarak “Milli Mutabakat” hükümeti örneği bir model gündeme gelebilir. Sonrası, anayasa değişikliği, af, siyasi partiler ve seçim yasası diye uzayıp giden bir gündem var. Bu arada Yahudi lobisini yakından ilgilendiren diğer konular, Türkiye’deki Amerikan üsleri, Nadir elementler konusu, Suriye konusu. Hepsinden önemlisi İslami hareketin baskılanması en öncelikli konular olsa gerekir..

İns’in ve Cin’in şeytanları sanki son zamanlarda yeni melanetler için fazla mesai yapıyorlar.. VIP ve CIP yakınlarından, saptırılmaya müsait olanları süslü yalanlarla kandırıp sonra onlar üzerinden toplumu top yekün saptırmak için bir çaba içindeler. Bu konuda Allah (cc) bize neyi haber vermişti: “Kimi insanın, dünya hayatı ile ilgili sözü senin hoşuna gider. (Kalbindekine) Allah’ı şahit tutar. Oysa ki o düşmanların en azılısıdır. Senden ayrılınca, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ürünü ve nesli yok etmeye çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez. Ona, “Allah’a karşı takvalı ol.” dendiği zaman, kendisini üstün görmesi onu günaha sevk eder. İşte böylesine Cehennem yeter. O, ne kötü bir döşektir!” (Bakara 204-206) .Keşke o gün gelmeden birileri akıllarını başlarına toplasalar. “O Gün, zalim kimse, ellerini ısırarak: “Eyvah, keşke Resul’ün tuttuğu yolu tutmuş olsaydım.” diyecek. “Eyvah! Keşke falancayı dost edinmeseydim! Ant olsun ki bana öğüt geldiği halde, beni o sapıttı.” Şeytan, insanı yalnız ve yardımsız bırakır! (Furkan 27-28-29). Gazze’de yaşananlara bakılırsa, vahşette bunlar hayvanlardan daha vahşi. “Yoksa onların çoğunun gerçeğe kulak verdiğini veya akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun? Onlar tıpkı hayvanlar gibidir. Hatta doğru yolu seçmede hayvanlardan daha yetersizdirler”. (Furkan 44)

Ey siyasiler, ey ahali, bu gibi durumlarda Allah’ın bizden istediği ne? Gelin kafirleri, dost, veli, stratejik ortak edinmeyelim. Ne diyordu bu konuda Allah (cc) “Öyleyse Kafirlere boyun eğme. Onunla (Kuran) onlara karşı var gücünle büyük bir mücadeleye giriş”. (Furkan 52)

O Mesih ve Meşiah beklentisi içinde olanlarla ilgili ne diyor kitap bize: “Onlar, kendilerine; meleklerin gelmesini, Rabb’inin gelmesini veya Rabb’inin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabb’inin ayetlerinden biri geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, imanı fayda sağlamaz. De ki: “Bekleyin, kuşkusuz biz de beklemekteyiz.” (Enam 158). Hani şimdi, artırılmış sanal gerçeklikle, halogramik bir görüntü halinde bulutların içinden sıyırılıp gelen bir Mesih konusunda birileri bir hazırlık içinde ya, peki o konuda kitap ne diyor: “Yoksa onlar, Allah’ın ve meleklerin bulut gölgeleri içinden çıkıp gelmesini ve işlerini bitirmesini mi bekliyorlar? Oysa bütün işler, yalnızca Allah’a döndürülür”. (Bakara 210)

Bir yandan BM’de ilginç tartışmalar yaşanıyor. Öte yandan dünyada sürpriz gelişmeler oluyor. Trump diyor ki; “Çin ve Hindistan Rusya’dan petrol almaya devam ederek, Ukrayna savaşında Rusya’yı fonluyorlar. Fakat affedilmez bir şekilde bazı NATO üyesi ülkeler de Rusya’dan enerji ürünleri alımını kesmediler. Bunu iki hafta önce fark ettim ve hiç mutlu olmadım.” Belli ki Trump diğer “dostlarına” (!?) da Rusya’dan petrol ve doğalgaz alımını da kesin” diyecek! ABD Dışişleri Bakanı Rubio “Türkiye dahil tüm ülkeler, bizim uluslararası konularda bizim sürece müdahil olmamız için yalvarıyor” (!?) derken bu sözlerin Ankara’nın tepkisi çekeceğini bilmiyor olamaz. O zaman bundan sonra iki ülke arasında en az bir düzine konuda neler olacağını dikkatle izlememiz gerekecek.

Trump’un ajandasına Türkiye yanında Suudi Arabistan’ın çok özel bir yeri var. Trump sadece Gazze’yi istemiyor, İsrail’e komşusu tüm ülkelerden toprak istiyor. Mısırdan Sina’yı, Ürdün’den, Davud koridoruna paralel olarak ülkenin tüm Kuzey kıyı şeridini istiyor Kürdistan ve Dürziler için. Batı Şeria’yı istiyor. Mısır’a Doğu Akdeniz’de pay, Ürdün’e Hicaz bölgesini vadediyor. Suudi’lerden Hicaz’ı, yani Mekke ve Medine’yi alıp, Ürdün’e verecek ve tabi Ürdün’ü perde gerisinden kendi yönetecek. Bunun anlamı şu: Trump sadece Kudüs’ü değil, Mekke ve Medine’yi, Hatta Basra’dan Nil’in çıkışındaki Victorya’ya uzanan şeritte Necef’i de istiyor.. Daha önce de Mekke ve Medine’yi Şerif Hüseyin’den alıp, Şaud ve Şeyh ailesine veren de İngilizler değil mi şidi? Suudi Arabistan deyip geçmeyin; dünyanın coğrafi olarak en büyük 13. Ülkesi olan S.Arabistan’ın yüzölçümü yaklaşık 2.149.690 km²’dir. “Saud” ve “Şeyh” ailesinin merkezi hükümete hakim olduğu S. Arabistan Arap Yarımadası’nın %80’ini kaplar. “Şeyh” ailesi Diyanet, Vakıf ve Mahkemelere hakim iken, devletin seküler idari işleri “Saud” ailesinin elindedir. Devletin resmi mezhebi durumundaki Vehhabi’liği “Şeyh” ailesi temsil eder. Ülkede bu 2 aile dışında. 70-80 kabile bulunmaktadır. 36.947.025 kişinin yaşadığı ülkede km² başına 16 kişi yaşıyor, bunların da büyük kısmı Riyad, Cidde, Dammam’da. Nüfusun %85’i 13 vilayet de yaşamaktadır. En kalabalık şehir olan başkent Riyad’da nüfusun %25’ten fazlası yaşamaktadır. Birilerine göre, kontrolünde olmayn güç sana hizmet etmez. Trump da bu kafada. Bu ciddi güvenlik ve yönetim sorunu oluşturacaktır. Onun için Suudi Arabistan’ın yeniden ölçeklendirilmesi gerekir. O konuda da Trump her türlü destek vermeye hazırdır.(!?)

Hayat devam ediyor, imtihan da! Ve biz de haksızlıklar karşısında susmamak için yazmaya devam edeceğiz. Selam ve dua ile.

mirathaber