Fethullah Gülen ve Humeyni!

İbrahim Karagül
 
 

Birkaç yıldır bu adamı izliyorum. Neler konuştuğunu, neler yazdığını, kimler adına hareket ettiğini, Türkiye'ye geldiğinde kimlerle görüştüğünü ve Türkiye üzerine estirdiği felaket tellallığını yazıyorum.

Dün yine Türkiye'deydi. Cumhuriyet gazetesinin manşetinde: "Gülen Humeyni gibi" ifadesi altında, The National Review dergisindeki son yazısının içeriği aktarıldı. "Türkiye'nin dönüm noktası" başlıklı yazıdaki ifadeler, Türkiye'nin içinde bulunduğu krizin en ateşli mevzilerinden biri olan Cumhuriyet gazetesinin söylemek istedikleriyle birebir örtüşüyor. Aynı zamanda bir dayanışmayı da ele veriyor:

ABD yönetimine "Ak Parti'yi desteklemeyin" çağrısı yapıyor. Fethullah Gülen'in ABD için Humeyni kadar tehdit içerdiğini iddia ediyor. Geniş bir Fethullah Hoca dosyası aktarıyor. Yargı sürecinden kurtulursa Türkiye'ye döneceğini, bu gerçekleşirse "2008'in İstanbul'u, 1979'un Tahran'ı olur" diyerek, Humeyni'nin Fransa'dan dönüşü gibi bir dönüş senaryosu çiziyor. Yazının özeti, "Ak parti'yi desteklemeyin. Fethullah Gülen tehdidini görün. Türkiye uçururum kenarında" şeklinde üç cümleden oluşuyor.

Şimdi geriye gidelim ve bu adam ve mensubu olduğu cemaatin Türkiye için yazdığı darbe, iç çatışma, bölünme tahriklerinden örnekler verelim.

Türkiye, AK Parti ve özellikle Başbakan Tayip Erdoğan'a karşı ağır itham ve yalanlarla adını duyuran bir kişi Michael Rubin. Tahriklerle, akla hayale gelmeyen iddialarla gündeme geliyor. Elinden gelse Türkiye'yi bir günde karıştıracak bir Neo-faşist..

Neocon yeni kuşağın mensuplarından. Neoconların mabedi American Enterprise Institute bünyesinde ABD'den çok İsrail istihbaratına bilgi topluyor. ABD'de İsrail adına casusluk yapanlar arasında adı geçiyor. İsrail komandolarının Kuzey Irak'ta yapacağı operasyonlarda ne gibi tehditlerle karşılaşabileceğine ilişkin bilgileri İsrail'e o aktarmış. Türkiye, özellikle İslam söz konusu olunca sınır tanımaz bir üslupla saldırıya geçenlerden biri.

2005'ten beri bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu kriz için mücadele ediyorlardı. Yazdıkları senaryoların nasıl adım adım uygulandığını, Türkiye'de kimlerle işbirliği yapıldığını burada günü gününe aktardım. "Türkiye'ye İslamcı Cumhurbaşkanı!" (2007-02-20), "AK Parti Michael Rubin'e neden haddini bildirmiyor?" (2005-12-16), "Türk şahinler-neocon ittifakı mı?" (2007-05-11), "Yeni 28 Şubat senaryosu mu" (2007-05-10), "Ak Parti'ye neocon tuzağı!" ya da "Mavi ve turuncu bayraklarla yürümek" başlıklı yazılarda anlattıklarım bugün yaşadıklarımızın özetiydi.

"Turkey: The Road to Sharia?" başlıklı sempozyumda, Türkiye'yi Ortodoks İslamcıların yönettiğini, Tayip Erdoğan'ın ülkeyi şeriata sürüklediğini, Türkiye'nin bir an önce düşman kategorisine alınması gerektiğini, ABD'nin bu gidişe müdahale etmesinin zorunlu olduğunu ve Türkiye'nin AB üyeliğine destek verilmemesi gerektiğini iddia edenler onlardı. "Bu gidişi durdurmak için askerler harekete geçirilmeli, AK Parti parçalara ayrılmalı" diyenler onlardı.

Rubin'in Will Turkey Have an Islamist President (Türkiye'nin bir İslamcı Cumhurbaşkanı mı olacak) başlıklı yazısıyla bugün yaşananlar birebir örtüşüyor. Son derece dikkat çekici değil mi? "Sanki 28 Şubat'ta olduğu gibi yeni bir iç kriz, yeni bir darbe senaryosu, yeni bir ithal projeyle Rubin'in şu cümleleri Türkiye'nin siyasi tarihine geçecek türden:

"AK Partili biri cumhurbaşkanı olamaz. Buna izin verilmeyecek. Erdoğan uyarıldı. Uyarıları dikkate almaması durumunda sokaklarda tanklar dolaşmayacak. Ancak siyasal ve yargısal süreç işletilecek. Sanıldığı gibi askerler darbe yapmayacak, sivil kuruluşlar bu "tehdide" karşı duracaklar. Tanklar yerine siyasi ve yargı süreci işletilecek. (Tabi sokak gösterileriyle birlikte) Direnirse AK Parti bölünecek." Bir yıl önce söylenmiş cümleler bunlar. Ne kadar tanıdık, değil mi?

O zamanlar; "Kampanyanın çok daha vahim boyutları var. Darbe, müdahale, iç çatışma, laik-İslamcı kavgası, Kürt meselesi eksenli büyük projenin tek hedefinin Ak Parti olmadığını, zamanla Türkiye olduğunu daha net göreceğiz" demiştim. Ve şu soruları sordum, tekrarlayayım:


ABD'deki bazı çevreler AK Parti iktidarının sonu mu hazırlıyor? Neoconlar AK Parti'ye tuzak mı kurdu? Askeri müdahale taraftarları, CHP, laiklik adına yürüyenler bu senaryoyu mu uyguluyor?

Bu çevrelerin birkaç yıldır hükümete karşı başlattıkları savaş Türkiye'den mi yönetiliyor? Karşılığında neler veriliyor?

"Türkiye'ye İslamcı Cumhurbaşkanı!" ya da "Türkiye şeriata mı gidiyor" şeklindeki yazıları kim yazdırdı?

Zeyno Baran'ın Newsweek dergisindeki darbe senaryosu Türkiye'de mi çizildi?

Neocon ve İsrail aşırı sağına mensup isimler aslında daha çok Türkiye'de bir yerlere mi çalışıyor?

28 Şubat, neocon/İsrail aşırı sağının yönettiği bir müdahaleydi. İslamcılar üzerinden bir sistem revizyonu yapıldı. Aynı çevreler, bu sefer yeni bir sistem revizyonu mu yapıyor?

İsrail aşırı sağı-neocon cemaat ve Türk şahinler arasında nasıl bir ittifak var?

Ülke analizinden çok bir senaryo var ortada ve Türkiye'ye çok zarar verecek. Çünkü senaryoyu yazanlar, darbeciler, iç çatışma tezi hazırlayanlar Washington'da".

yenişafak