Etme, bulma dünyası!

Abdurrahman Dilipak

Çevik Bir! 12 Eylül'de en flaş isimlerden biri idi.. Bosna ve Somali de onun adı öne çıkmıştı..
Sonra andıçlarla tanıdı Türkiye onu.
Post Modern darbenin perde gerisindeki mimarıydı..
Brifinglerin arkasındaki isim oydu.
Fişlemelerin de.
Bu düzenin 1000 yıl da olsa bu şekilde sürüp gideceğini sanıyorlardı..
Yüzlerce gazeteci hakkında suç duyurularında bulunuyorlar. Davalar açılıyor ve bu davaların seyri hakkında her ay mahkemelere yazılar yazıyorlardı..
Davanın seyri, gelişmeler ve verilen ara kararlar hakkında bilgi istiyorlardı..
Çevik Bir imzalı yazılar gönderiliyordu kanallara, gazetelere..
Bugün kendisi sanık..
Hem de Başbakana suikast düzenlediği şüphesi ile, bir MİT mensubu ile birlikte savcılıkta ifade vermeye gidiyor..
Daha 28 Şubat'a sıra gelmedi..
Baykal, işe 12 Eylül'den başlanmasını istiyor..
Evren diyor ki, "12 Eylül konusunda referanduma gidilsin.. Yargılama kararı çıkarsa intihar ederim"..
Kenan Evren ve sağ kalan konsey üyesi arkadaşları ile birlikte,
-Gaz odası mı, elektrikli sandalye mi, kafasına kurşun sıkarak mı, zehir içerek mi?
Ölümlerden ölüm beğenin.
Hayır yaşa. İdam cezası kalktı. Ölme.. İntihar da etme. Ama devlet evinde değil, özel bir yerde..
Belki anılarını yazarsın. Tarihe tanıklık edersin.
Bir af çıkartılıp, kurtulabilirsin de..
Önemli olan özür dilemen ve bize gerçeği söylemen.
Şartların öyle gerekmediği, şartları oluşturmak için komplolar ürettiğinizi anlatın.
Aslında herkesin bildiği şeyler bunlar..
Eğer halkın çoğunluğunun sizi anlayışla karşılayacağını düşünüyorsanız, kendini en güvende hissettiğiniz bir ilimizde, en güvende hissettiğiniz bir semtinde sokakta yarım saat dolaşabilir misiniz?
İlle de intihar etmek istiyorsanız, referandum sonuçlarını beklemeyin, sonuç belli. Ve bunu tahmin edemeyecek kadar elden ayaktan düştüğünüzü, düşünme kabiliyetini kaybettiğinizi sanmıyorum.
Ama madem böyle bir intihar tehlikesi var, korumaları ve savcılığın bu konuda tedbir alması gerek.
Sadece Evren'in değil, Konsey üyesi arkadaşlarının da. Sadece 12 Eylül darbecilerinin değil, 28 Şubat post modern darbecilerinin de bu maksatla izlenmesi gerekir..
Dahası e-muhtıra sonrası Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmayı bekleyenlerin de izlenmesi gerek..
28 Şubatçılar ve Ergenekoncuların arkasında duranlar, 12 Eylül'ün güçlü generaline bakıp kendi akıbetlerinin ne olacağı üzerinde düşünebilirler..
Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır ve zulme rıza zulümdür..
Mızrak artık çuvala sığmıyor..
Şu son savcılık kararına bakın. Bütün koruma çabaları TSK'yı, yargıyı yüceltmez.. Bu şekilde davrananlar, kurtarmak istediklerini kurtaramayacakları gibi kendilerini de zora sokarlar..
Başbuğ olanlar karşısında çıkıp ne diyecek?
Sorulara verecekleri cevap var mı?
Bu tür çabalarla kriz daha da derinleşir.. Şecaat arz ederken birilerinin suçları ortaya dökülür..
Zavallı Çevik Bir..
Başbakana suikast ha!
Bu iddianın gerçek olup olmadığını göreceğiz..
Bir başka gerçek şu ki, Başbakana ilk ve tek suikast planı iddiası bu değil.. Daha geçtiğimiz günlerde Edirne'de yaşanan son örnek..
Bugüne kadar 2 düzineden fazla suikast planı ele geçirildi..
Bunu da bırakalım bir kenara. Çevik Bir'i sanık sandalyesine oturtmak için 28 Şubat'taki suçları yeter..
Her 28 Şubat'ta 28 Şubat'ı eleştirdiğim için beni sanık sandalyesine oturtanların şimdi kendileri sanık sandalyesinde..
Hurşit Tolon'a bakar mısınız?
Çevik Bir elbette hesap vermesi gereken tek isim değil.
Çevik Bir'in o dönemde ABD, İsrail ve içeride kimlerle hangi konularda pazarlıklar yaptığı da çıkacak bir gün ortaya..
Herhalde Çevik Bir hakkında Dalan da çok şey biliyor olması gerek.
O dönemde GATA'da görev yapan komutanlar da..
Çevik Bir'in Alevi-Sünni, sağ-sol, Laik-İslâmcı hesaplaşması üzerine ihtimal, maliyet ve risk planları bakalım ne zaman ortaya çıkacak.
Fişlemelerin amacı neydi sahi!
Çevik Bir davası, en azından Ergenekon davası kadar ilginç olacaktır.
Bakalım bu işin sonu ne olacak?..
Kazdığınız kuyuya kendiniz düştünüz paşam.
Sanık olmak nasıl bir duyguymuş, tadın bakalım.
Fethullah Gülen kasetlerini de Kanal D'ye siz sızdırmıştınız değil mi? Ardından bir hafta süreyle benimle ilgili yapılan yayınlarda kullanılan kasetleri de siz servis etmişsiniz.. O yayınlar üzerine toplumsal bir linç hareketi başlatmıştınız. Malum Media aleyhime bir kampanya başlatmıştı..
Fırlattığınız Bumerang şimdi sizi buldu..
Daha bunlar bu dünyada olanlar. Daha bunlar başkalarının size soracakları hesapları ifade ediyor..
Vicdanınız sizi yalnız bırakmayacak paşam
Ben yalnız değilim.
Ve bir de din günü var, ahiret günü.. Bugün yargıdan kurtulsanız da ilahi adaletten nasıl kaçacaksınız. Vicdanınızdan nasıl kurtulacaksınız..
Değer mi idi be paşam.. Bu ne kin, ne ihtiras, hâlâ bu işlere devam etmek..
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar..
Selâm ve dua ile..

Vakit