Et ve tırnak

Merve Kavakçı

Et ve tırnak birbirinden ayrılır mı... Bu ülke annelerin yaktığı ağıtı duydu defalarca. Kimi zaman Türkçeydi kimi zamansa Kürtçeydi yanık yüreklerden göğe yükselen ağıt. Bu ülke ne anneler gördü... “Türk” tarafında şehit olan yavrusuna Kürtçe ağıtla yas tutan anneler gördü. Bu ülke nice anneler gördü... İki evladından birini Türk askeri olarak orduda, diğerini PKK’lı olarak Kürt tarafında kaybetmiş yaşlı anneler gördü. Et tırnaktan ayrılır mı hiç, iki evladın acısı da aynı, birbirine silah çeken iki evladına yandı o anne. Bu ülke ne anneler gördü...yıl be yıl, on yıl arkasından on yıl...

Şimdi anneler yine ağıtta. Çocukları vefat ettiği için değil ama aniden ortadan kayboldukları için yakarışta. Kimi diyor kendi istekleriyle çıktılar dağa, kimiyse zorla çıkartıldılar diyor. Annelerse başka bir şey diyor “Verin evlatlarımızı bize, geri!” diye ağlıyor. Diyarbakır Belediyesi önünde toplanışları bundan işte! Yürekleri yanıyor onların. Yüreği yanan bir anneyi kim tutabilir ki!

Her konuda her türlü gelişmenin, değişim çabasının yok yere, bir anda polemiğe dönüşebildiği şu ülkemizde bu çocukları kurtarma gayreti içindeyken çok titiz davranmak lazım. Bu çocukları siyasi malzeme yapmaktan çıkarmak lazım.

Bir taraf diğerine, “daha önce neredeydiniz, sesiniz çıkmıyordu” türünden sitemlerle başka zamanlardaki insan hakları ihlallerini hatırlatıyor. Çifte standardınız var demeye getiriyor. Doğrudur, haklılık payı vardır belki de. Ama belki de yoktur. Bir acıya umarsız kalmamak başka bir acıyı paylaşmamak anlamına gelmez ki. Ayrıca karşılıklı suçlu arayacaksak bir taraf böyle derse kalkar diğer taraf da diğerinin kayıtsız kaldığı ve hatta baş müsebbib olduğu başka acıları hatırlatmaz mı... Sonra böyle bir yaklaşım kime, nasıl hizmet ediyor... Çözüm sürecine zarar vermiyor mu... Çocukların annelerine kavuşması sürecine köstek olmuyor mu... O zaman nedendir kavga eden çocuklar gibi zaten sen de şunu yapmıştına getirmek...

Bu ülkenin tarihi insanına karşı hatalarla dolu. Ben bu yazıyı kaleme alırken televizyonda 1960 ihtilali sonrası yaşanan Sivas Sürgünü haberi geçiyor. Sivas Sürgünü’nü kaçımız biliyor... Ben şahsen yeni öğreniyorum... Kürtüyle Türküyle 485 kişi Sivas’a sürgün edilmiş, kimi dindar diye sürülmüş, kimisi Kürt diye sürülmüş. Demem o ki; bu vatanda insanlar çok ağladı. Çok acıtıldı. Ama şimdi gelin hep beraber Çözüm Süreci’ne destek olalım, köstek değil! Geçmişte olanlar geçmişte kalsın ki, bir yerden umuda sarılalım.

Diyarbakır Belediye Başkanı bu anneleri değil kovmak, bağrına basmalı. Bu sorunu çözmek için çalışacağını açıkça ifade etmeli. Dünkü açıklamasına yeni bir açıklama getirmeli. Yeterince açık değildi zira. BDP çocukları annelerine kavuşturmalı. Çözüm sürecine en somut destek böyle olur!

Gelin herkes üzerine düşeni yapsın, yürekler daha fazla yanmadan yavrular analarına kavuşsun.

yeniakit