Eski Türkiye’nin sonu... Yeni Türkiye’nin miladı

Hasan Karakaya

Malûm, “maçlardan sonra” televizyonlarda yorumlar yapılır... “Mağlûp olan takım”la ilgili ya “futbolculardan biri” veya birkaçı suçlanır, ya “teknik direktör” ya da “kulüp başkanı!”

Bunlar “hedefe” konulur...

Ondan sonra, “vur abalıya!”

“Maçtan önce” ise, genelde hiçbir görüş belirtilmez ya da “teknik direktörün isabetli bir kadro oluşturduğu” söylenir!..

“Maçtan önce” böyle söyleyenler, “90 dakika”nın ardından, öyle bir yüklenirler ki, adamın canına okurlar!

“O oyuncuyu orada niye oynattın, şu oyuncuyu niye ilk 11’e aldın, o taktiğin işe yaramayacağını nasıl bilmezsin?” gibi suçlamalar gırla gider!..

Öyle ya; takım “mağlûp” olmuştur!..

YENİLECEĞİ BELLİYDİ!

Atalarımız, böyle durumlar için; “Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur” demişler. İşte bugün veya bundan sonra; “CHP ve MHP’ye yol gösteren” ya da “Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli’yi yerden yere vuran” çok olacaktır!..

Zira; “Çatı Aday” diye ortaya sürdükleri Ekmeleddin İhsanoğlu kaybetmiş, Tayyip Erdoğan gibi “Çakı Aday”, bir yarıştan daha “zafer”le çıkmıştır!..

Sonuçları biliyorsunuz;

Tayyip Erdoğan: Yüzde 53

Ekmeleddin İhsanoğlu: Yüzde 38

Selahattin Demirtaş: Yüzde 9

Bu seçim, her ne kadar;

“Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan belliydi” kıvamında “sonucu belli” bir seçim olsa da; “çıkmadık candan ümit kesilmez” diye düşünüp, “Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kazanmasını” ümit ve hayal edenler, bir defa daha “hayal kırıklığı” yaşamışlardır!..

“Pensilvanya mukimi Fetullah Gülen”in “İhsan-ı Ekmel” olarak gördüğü Ekmeleddin İhsanoğlu, seçimden “Hezimet-i Ekmel” olarak çıkmış, onu “Pensilvanya’nın desteği ve Paralel’in oyları” bile “hezimet”e uğramaktan kurtaramamıştır.

Şimdi, insanlar soruyor:

“Heeyy Ekmelettin,

Kendini niye tekmelettin?”

Gerçekten de, “tekmeleneceğini” bile bile, bu seçime niye girmiştir Ekmel Bey?.. Bir “proje” olduğunu, bir “ısmarlama aday” olduğunu, bir “dayatma” olduğunu, kendisi de gayet iyi biliyorken, “ümitsiz bir vak’a” olduğunu görüyorken, niye girmiştir bu seçime?.. “Dayak” yiyeceğini bile bile seçime girdiğine göre; merak ediyor insan, acaba “mazoşist” midir?..

“Yerli” bir aday yani “milletin adayı, milletin adamı” dururken; bu milletin, kalkıp da “ithal” bir adaya, bir “monşer”e oy vermeyeceğini görmediğine göre, herhalde, aynı zamanda “görme özürlü” olmalıdır!..

Haa, şöyle diyenler olabilir:

“Adam kaybetti ya;

Vur vurabildiğin kadar!”

Biz de deriz ki;

Biz “hezimetten sonra” eleştirmiyoruz ki!.. Biz, “aday olduğu günden beri” eleştirdik ve uyardık kendisini... “Bu sevdadan vazgeç” dedik, “Tayyip Erdoğan gibi bir usta”nın karşısında “senin esamen okunmaz” dedik.

Ama, dinletemedik!..

O; “CHP ve MHP ile 13 tabela partisi”nin kendisini desteklediğini, “milletin ortak adayı” olduğunu ve hatta “aç tavuğun, kendini mısır ambarında sanması” gibi; “yüzde 60’la seçimi kazanacağını” bile söyledi!

Ne oldu sonunda?..

“Hezimet”e uğradı...

ADINI BİLE SÖYLEYEMEDİLER

Taksim Meydanı’na gidip, “Gezici” oldu, “Hacıbektaş’a selâm” gönderdi, “İnönü’nün kabri”nden medet umdu, “Türk Solu”yla pozlar verdi ve zannetti ki; millet onlardan ibarettir!..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun veya Devlet Bahçeli’nin, kendisini gerçekten sevdiğini ve desteklediğini zannetti.

Oysa, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli;

“Adaylığı dayatılıncaya kadar” Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adını bile duymamışlar ve onu hiç tanımıyorlardı.

O kadar tanımıyorlardı ki, son güne kadar, adını şöyle söylediler:

“Ekmaleddin!”

“Ekmeloğlu!”

“Emsaleddin!”

Peki, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli; “Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tanımıyorlardı” da, Ekmel Bey; “Onları, Türkiye’yi ve Türkiye’nin insanlarını tanıyor” muydu?..

“Türkiye’ye o kadar Fransız”dı ki;

Kendisini aday gösteren Kılıçdaroğlu’na, “Alemdaroğlu” dedi!.. “İstiklâl Marşı”nın dörtlüğünü okuyup, bozuk bir Türkçe ile “Çanakkale Marşı herhalde şiirinden” dedi... “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirine “Süleymaniye’de Bayram Namazı” dedi!.. Nazım Hikmet için, “Nazım Kemal” dedi!.. En son gittiği Ordu’da da, yanında bulunan Ertuğrul Günay için, “Ertuğrul Özkök Bey de burada!” dedi, iyi mi?..

“Gaf’ın zirvesi” ise;

IŞİD’e “İDİŞ” demesi oldu!..

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, Ekmel Bey’in sadece adını “yanlış” bilseler, yine iyi... Adamcağıza, ancak “1970 Solu”nun kullanabileceği “yanlış bir slogan” bulup, “Ekmek için Ekmeleddin” afişleri bastırdılar.

Oysa Türkiye;

Artık “yağ, tuz, gaz, ekmek” mücadelesi vermiyor... Türkiye, “kuyruklarda ömür tükettiği” yılları aşalı çok oldu... Türkiye bugün kendi “helikopter”lerini, kendi “savaş gemileri”ni, kendi “füze”lerini, kendi “tank”larını, kendi “uydu”larını, kendi “insansız hava araçları”nı, kendi “lokomotif”lerini, kendi “havaalanları”nı yapıyor... Türkiye bugün, “ekmeğin” peşinde değil, “daha demokratik, daha müreffeh ve öncü ülke” olma hedefinin peşindedir.

Dolayısıyla;

“Ekmek için Ekmeleddin” sloganı çok bayatlamış ve çook gerilerde kalmış bir slogandı ve bu sloganla seçim kazanmak da imkânsızdı.

Nitekim, öyle de oldu!..

Ekmel Bey, “hezimet”e uğradı.

TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKLER

Seçimin sonucu, sadece “Ekmeleddin Bey’in hezimeti” ile kalmayacak, bu “hezimet”ten Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de paylarını alacak ve maçtan sonra, “teknik direktörler”in yerden yere vurulması gibi, onlar da “eleştiri bombardımanı”na tabi tutulacaklar, “değiştirilmeleri” bile istenecektir.

Teknik direktörler, nasıl ki; “Bu sakat adamı niye sahaya sürdün?” diye eleştiriliyorsa, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi, “takımın yabancısı” bir adayı meydana sürdükleri için “eleştiri taarruzu”na uğrayacaklar ve belki de “çekin gidin” sözleri, giderek dozajını artıracaktır!..

Dünü hatırlatıp, diyeceklerdir ki;

“Bülent Ecevit’in Kemal Derwish’i, yani bu ülkeyi tanımaz birini ithal etmesi gibi, siz de Türkiye’nin yabancısı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ithal ettiniz...

Onu ithal etmek ya da size yapılan dayatmalara boyun eğmek yerine, kendiniz niye aday olmadınız?..

Hadi kendiniz aday olmadınız;

Hiç olmazsa Deniz Baykal’ı, Yılmaz Büyükerşen’i, Meral Akşener’i ya da CHP veya MHP’den birini niye aday göstermediniz?”

Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, bu sorulara inandırıcı cevaplar verebilir mi?..

Veremezlerse;

“Oy kullanmaya tıpış tıpış gitmeyenler”in tepkilerine boyun eğip, kendileri mi “tıpış tıpış” giderler, göreceğiz...

GÜLEN’E 2 YIL SÜRE!

Bu seçim, “Pensilvanya mukimi” için de “hezimet” olmuştur... Bir taraftan “beddualar” yağdırmasına, bir taraftan “Ekmel güzellemeleri” yapmasına rağmen, seçimi Tayyip Erdoğan’ın kazanması, Fetullah Gülen’in, “zaten sıfırlanan itibarını” daha da dibe düşürmüştür!..

Fetullah Gülen;

Sadece “Cemaat’in gözünde” değil, sadece “Türkiye’nin gözünde” de değil, bize öyle geliyor ki; “Amerika’nın gözünde” de büyük itibar kaybına uğramış, ellerinden gelen her şeyi yapmalarına rağmen, “Tayyip Erdoğan’ı fitne ve entrikalarla deviremeyeceği” ortaya çıkmıştır.

“Tayyip Erdoğan’ı devirmesi” için Pensilvanya’da tutulan Fetullah Gülen’in, toplum nazarında bir “kredi”sinin, bir “itibar”ının olmadığını gören Amerika, herhalde onu orada daha fazla tutmayacaktır!..

Bizim duyumlarımıza göre;

Fetullah Gülen’e, özellikle “Gezi kalkışması”ndan sonra verilen süre, “2 yıl”dır!..

Yani, kendisine denilmiştir ki;

“2 yılda ne yaparsan yap ve bir şekilde Tayyip Erdoğan’ı bitir!.. Eğer onu bitiremezsen, sen bitersin!.. Sana, 2 yıl daha süre tanıyoruz... Bu süre içinde başaramazsan, kendine ülke beğen!.. Zira, burada daha fazla kalamazsın!”

Evet, “duyum”lar bu yönde...

“Fetullah Gülen, en fazla 1-2 yıl daha Pensilvanya’da ve Amerika himayesinde kalabilecektir.”

Ondan sonra, Abbas yolcu!

“Tayyip Erdoğan’ın tartışmasız seçim zaferi”nden sonra, Fetullah Gülen’in Pensilvanya’da kalma süresi, herhalde “daha da kısalacak”tır!..

Öyle ya;

“İhale”yi alıp da, şartları zamanında yerine getiremeyen bir “taşeron”u, orada daha fazla niye tutsunlar?..

BUNDAN SONRA!

Uzatmayalım...

Bu seçim; Kılıçdaroğlu ve Bahçeli gibi, Gülen’in de sonunu getirecektir!..

Sonuç gayet açık ve net;

Tayyip Erdoğan, “Başbakan” sıfatıyla girdiği seçimden “Cumhurbaşkanı” olarak çıkmıştır...

Bizler, bugünden itibaren; “Başbakan kim olacak” sorularına cevap ararken, Yeni Türkiye, bugünden tezi yok; “öncü ülke” olmanın stratejilerini belirleyecek, bu arada; ayağında bir pranga olan “Paralel Çete” ile mücadelesini de bütün hızıyla devam ettirecektir...

Sonuç, milletimize hayırlı olsun...

Selâm ve saygılarımızla...

yeniakit