Doğsun Ama Yaşamasın!

İbrahim Küçük

 

Geçtiğimiz aylarda Kutlu Doğum haftası her kesimden katılımlarla kutlandı. Asrı Saadet dönemlerinde yapılmamış bu kutlamalar bugün bir coşku hali ile yaşanıyor. Acaba ne için Asrı Saadet insanları bu kutlamayı yapma gereği duymamıştır? Bu dönem mü`minleri niçin Kutlu Doğum törenleri yapma gereği duymuştur?


Yukarıdaki sorular insanı ister istemez bir yerlere taşıyor. Yoksa sahabi Resulullah(s.a.v)`in doğuşunu sadece sünnetullah'ın bir fiili olarak mı algılamıştır? Ya da günümüz mü`mini Resulullah(s.a.v)`i doğup yaşamış ve ölmüş bir insan kimliğiyle mi tanımlıyor? Resulullah(s.a.v)`ın mutlak tanımlaması yapılmadan tanıtılmaya çalışılması günümüz mü`miniyle Asrı Saadet mü`mininin peygamber algısı ve imanı arasında farklar oluşturacaktır. Bu bağlamda Resulullah (s.a. v)`e inanmak ile iman etmenin farklı şeyler olduğu belirginleşecektir. Tarihsel kimlik olarak Hz. Muhammed(s.a.v) yaşamamıştır diyen bir kişi var mıdır? Gerek İslami gerekse gayri islami tüm tarih kaynakları Muhammed İbni Abdullah(s.a.v) adında bir insanın altmış üç seneye yakın bir süre yaşadığını yazar. Bu inkar edilemez bir tarihi veridir. Bu, Hz. Muhammed (s.a.v) isminde bir insanın zatına inanmaktır. İman etmek ise; Hz. Muhammed(s.a.v) zatıyla birlikte O (s.a.v)`in Allahu Teala tarafından gönderilmiş bir resul olduğunu dil ve kalp ile tasdik etmektir. Böylelikle Resulullah(s.a.v)`in zatına ve sıfatına iman etmektir. İnanma ve iman etme arasındaki bu fark mutlak tanımların başlangıcı olacaktır. Edebi zorlamalarla (Haşa!) Resulullah(s.a.v)`in iyi bir adam olduğundan, kimsenin hakkını yemediğinden, etrafa gülücükler dağıttığından bahsederek sözde peygamber tanımlamaları ayyuka çıkmıştır. Resulullah(s.a.v)`in zatından hiç kimse rahatsız değildir. Hatta o dönemin müşrikleri O (s.a.v)`e el-Emin diyerek zatı ile ilgili kanaatlerini künyeleştirmiştir. Ama Resulullah(s.a.v)`in sıfatı gündeme geldiğinde mü`min-müşrik ayrımı başlayacak, inananlarla iman edenleri peygamber tanımlaması ortaya çıkaracaktır.


Bu günlerde öyle garip peygamber tariflerine şahit olduk ki; (Haşa ve Kella!) Noel Baba kimliğine sokulmak istenen bir peygamber tanıtımını andıran sahneler vizyona girdi. Sanki herkese mavi boncuk dağıtan, herkesle iyi geçinen, kimseyi kırmayan bir peygamber! Bu gerçekten böyle midir? Neyi ispat etmeye çalışıyorlar? Hadi Resulullah(s.a.v)`in iyi bir insan olduğunu ispatladınız ki bundan kimsenin şüphesi yoktur sonrası ne olacak? İnsan peygamberi anlattınız, peki Bedir`in komutanı Hz. Muhammed(s.a.v)`i ne yapacaksınız. Taif'te, kendisine zulmedenlere dua eden Resulullah`ı anlattınız, Hendek`te, savaş meşakkatinden dolayı namazını kazaya bırakmak zorunda kalıp da bu ızdıraptan dolayı kafirlere beddua eden Ya Rabbi onların evlerini ateşle doldur, onların evlerini başlarına yık diyen peygamber nasıl izah edilecek. Yahudiyle münafığın mahkemesinde yahudinin lehine hükmeden Kadı Muhammed(s.a.v)`i kolayca anlatıyorken hain Medine yahudilerini muhasara edip yahudi erkeklerin tümünün boynunu vurdurtan peygamber nasıl anlatılacak veyahut mü`min kadının tesettürüne el uzatılmasını savaş sebebi sayan Devlet Reisi Peygamber nasıl izah edilecek. İslam`ın ilk emri "Oku" gerekçesi ile olmadık şeylere fetva verenler. Kimseyi kırmadan iyi adam olma bahanesi ile sözde peygamber varisi olanlar, acaba, kızını zifaf odasına perukla gönderip göndermeyeceğini soran anneye peruk takan da, taktıran da mel'undur. deyip kadının değil dışarıda, kocasının yanında dahi perukla durmasına fetva vermeyen Müftü Muhammed(s.a.v)`i nasıl izah edecek. Allahu Teala`nın hukuku karşısında Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa elini keserim diyen Resulullah(s.a.v) nasıl izah edilecek.


Mutlak tanımlamasıyla Resulullah(s.a.v)`i anlatmayanlar hem Resulullah(s.a.v)`e iftira atmıştır hem de kendisini dinleyen insanları kandırmıştır.Temizlik imandandır diyen Muhammed(s.a.v)`i temizlik sağlamak için, çimleri çiğnetmemek için kullananlar bilsin ki Resulullah(s.a.v) sadece belediyecilik için gelmemiştir. Yetimin başını okşayan Hz. Muhammed (s.a.v) yetimin hakkını yiyeninde başını almıştır.


İşte; Peygamberi zatı ve sıfatıyla tanımlayabilen iman sahibi ile Peygamberi eksik tanımlayan sadece zatıyla ilgilenen günümüz mü`minlerinin imanı avamiyesi arasındaki fark budur. Resulullah(s.a.v)`i zatı doğmuş, yaşamış ve vefat etmiştir. Ancak sıfatı kıyamete kadar devam edecektir. Resulullah(s.a.v) sadece insanlarla iyi geçinmeyi öğretmek için değil kafirlerle de dost olmamayı öğretmek için gönderilmiştir. Peygamberin zatını anlatmaya ve dinlemeye halk coşkuyla katılmakta, ama haydi peygamberin zatını ve sıfatını yaşamaya diyelim, bakalım kimler bu davete iştirak edecektir. Kur`an ziyafetini dinlemek için salonlar doluyor. Binlerce Kur`an ayetleri güzel sesli hafızlardan dinleniyor. Kur`an`ın bir ayetinin ahkamını yaşamaya pratik hayata geçirmeye davet edince neden kimse kıpırdamıyor. Boyalı basında bir kaç yıldır, Kur`an`ın mucizevi bir kitap olduğu anlatılıyor. Resulullah(s.a.v)`in gerçek bir Nebi olduğu anlatılıyor. O halde haydi Kitabın ve Sünnetin ahkamından bahsedelim. Kur`an, yaratılış ile ilgili konularda tarihsel ve astronomik ya da tıbbi konularda yanılmayan kitap, mucizevi oluyor da, Faiz, içki, kumar, domuz eti haramdır. Namazı kılın zekatı verin, başınızı örtün, haksız yere cana kıymayın, ırkçılık yapmayın deyince çağdışı anlaşılmaz bir kitap oluyor? Temizlik, komşu hakları, yemekten önce ve sonra elleri yıkamaktan bahseden Muhammed (s.a.v) sorunsuz kimlik oluyor, misvakın tıbbi faydalarını yüzyıllar önce ifade ettiği için müthiş insan oluyor da, zina edene recm uygulayan Muhammed(s.a.v) niçin sorun oluyor. Ehli kitaba ve müşriklere benzememek için bir takım ahkamlar ortaya koyan Muhammed(s.a.v) neden sorun oluyor. Bizler Resulullah(s.a.v) zatından mı razıyız, sıfatından mı ya da hem zatından hem sıfatımdan mı? Ehli Tevhid olabilmenin yolu Allahu Teala`ya imandan sonra Resulullah(s.a.v)`e her yönü ile iman etmektir. İman, amel, muamelat ve ukubat (ceza hukuku) hukuklarından müteşekkil mutlak İslam dini, kayıtsız ve şartsız, eksiltme ve çıkarılma yapılmaksızın kabul edilecek bir dindir. Resulullah(s.a.v)`de bu hukuku tebliğ ve icra için gönderilmiştir. Bu dört temel İslam hukukundan her hangi bir yönü Resulullah (s.a.v)` den ayrı görmek peygamber tanımlamasını bozacaktır. Resulullah (s.a.v)`in gerçek takipçileri, önderlerini sadece gül koktuğu için değil, sadece gül yüzlü olduğu için değil aynı zamanda dikenli yollarda gül ahkamıyla nasıl yürüyeceğini öğrettiği için, Nemrud'a kıyam edip Hz. İbrahim(a.s) gibi olmadan ateşin gül bahçesine dönüşemeyeceğini öğrettiği için takip ederler. Maymunlaştırılmış İsrail oğulları gibi taklidi değil, tahkiki iman ile tabi olurlar. İman ehli, kanun koyucu ve terbiye edici olarak Allahu Teala`dan dünya ve ahiret hukukunu düzenleyen İslam hukukundan, önder ve örnek şahsiyet olarak Hz. Muhammed (s.a.v)`den razı olanlardır. Kitabın ve peygamberin bir kısmını kabul edip bir kısmını reddetmek imansızlığın ilanıdır. Doğumundan hoşnut olunan ancak yaşamasından hoşnut olunmayan bir peygamberden bahsetmek; Emin Muhammed(s.a.v)`den razı olup, Emir Muhammed(s.a.v)`e düşman olmaktır.


...Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Bakara 85)


... Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyide size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah`a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah`ın azabı çetindir. (Haşr 7)

 

İbrahim Küçük