"Devletin Valisi"nin CHP Genel Merkezi"nde işi ne?

Hasan Karakaya

Hani derler ya, "damdan düşen adam"ın halinden en iyi "damdan düşen" biri anlar... Çünkü, "yaşayan" odur... Gerçekten de öyle... "CHP"nin hali"nden, en iyi anlayan, "bir CHP"li"dir...

Eski CHP"li Tarhan Erdem"in bir sözü vardı... CHP"nin "Öğleden sonra muhalefeti" yaptığını söyler ve bunu şöyle açıklardı: "CHP kurmayları sabahleyin genel merkez binasına gelirler, gazeteleri okurlar, sonra da haberler doğrultusunda demeç verirler veya basın toplantısı düzenlerler!.. CHP"nin muhalefeti bundan ibarettir!"

Gerçekten de doğru bir tesbit, doğru bir tahlil...

CHP"lilerin "öğleden sonra muhalefeti" yaptığını, dün bir defa daha gördük...

Vakit"in "Pazartesi" günü sürmanşetten verdiği "Sanki CHP Valisi" başlıklı haber, gündeme "bomba gibi" düştü... Dünkü gazetelerin hemen hepsinde şu başlıklar vardı: "Kim dinledi, kim sızdırdı?.. Watergate kuşkusu!.. CHP"de Vakit böceği!"

Olayı biliyorsunuz... "Pazartesi" günkü Vakit"in sürmanşetinde, CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile eski Bolu Valisi Mehmet Ali Serindağ arasında geçen bir "görüşme"ye yer veriliyordu.

Vali Serindağ, sözkonusu görüşmede "CHP"ye taktikler" veriyordu... CHP"nin, Bolu"da "seçimi nasıl kazanabileceği" konusunda "yol-yöntem" gösteriyor, bu arada "Başbakan"dan tutun da "bakanlar"a ve "milletvekilleri"ne varıncaya kadar, "kimin hangi görüşte" olduğuna dair sözler sarfediyordu...

Hangi bakan "dinci"dir, hangi bakan "tarikatçı"dır, hangi bakan "etnikçi"dir, falan-filan!..

Lütfen dikkat!..

Bu "tahlil"(!)leri yapan kişi "devletin bir valisi"dir!.. İşte bu devletin valisi, hem de "mesai saatleri" içerisinde CHP Genel Merkezi"nde bulunmakta ve "CHP Genel Sekreteri ile" görüşüp, "siyasi" konuları konuşmaktadır!..

Hem de, ne görüşme!..

"Bağlı bulunduğu İçişleri Bakanı" hakkında bile ileri-geri sözlerin sarfedildiği bir görüşme!..

Öyle bir görüşme ve öyle bir vali ki;

"Bir bakanın katıldığı cenaze töreni"ni, vefat eden kişinin "tarikatçı" olduğu iddiasıyla "devletin valisi" olarak "boykot" eden ama CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile görüşürken "devletin valisi" olduğunu unutup, ileri-geri konuşan bir vali!..

ÖĞLEDEN SONRA MUHALEFETİ!

Kim, ne derse desin;

Vakit, Pazartesi günkü sürmanşetinde "Büyük bir gazetecilik örneği" sergileyerek, işte bu "skandal görüşme"yi deşifre etmiş ve "Sanki CHP Valisi" başlığını uygun görmüştür!..

Ne hikmettir bilinmez;

"Pazartesi" günü dut yemiş bülbüle dönen, "Salı" günü susan CHP"liler, dün, yani "Çarşamba" günü, yani "olay gazetelere manşet olunca" birdenbire "demeç bombardımanı"na başladılar...

Tam da, Tarhan Erdem"in "öğleden sonra muhalefeti" sözünü doğrularcasına!..

Önce CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay geçti, "kamera"ların karşısına...

Dedikleri, özetle şu:

¥ "Bir ortam dinlemesi olayıyla karşı karşıyayız. Watergate olayı, yıllar sonra Türkiye"de pervasızca tekrarlanmaktadır."

¥ "Dinleme talimatını kim vermiştir?

Metni, kimler servis etmiştir?"

¥ "Bu, demokrasi skandalı, rezaletidir."

Hemen ardından, yani saat 13.00 civarında, bu defa da CHP Genel Başkanı Bay Deniz Baykal basın toplantısı yaptı ve "açık kameralar"(!)a dedi ki;

¥ "Ana muhalefet partisinin genel merkezinde, genel sekreterin odası devletin güvenlik güçleri tarafından dinlendi ve derhal bir dinci gazeteye servis yapıldı."

¥ "Teknolojik olanaklar, devlet içinde yerleşmiş belli çetelerin aracılığıyla bir kısım vatandaşlara karşı sistematik olarak kullanılmaktadır."

¥ "Bunu; bir gensoruyla TBMM"ye, zabıtlara, tutanaklara, tarihe taşıyacağız!.. Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında gensoru vereceğiz!"

İşte bu konuşmaları radyo ve televizyonlardan izleyince, "eski CHP"li Tarhan Erdem"e bir defa daha hak verdim...

CHP, gerçekten de "öğleden sonra muhalefeti" yapıyor, Genel Başkan başta olmak üzere, CHP"lileri gerçekten de "gazeteler yönlendiriyor"du!..

Öyle olmasa;

Vakit"in haberi "Pazartesi" günü yayınlandığına göre, aynı gün açıklama yaparlar, açıklamayı "Çarşamba"ya ertelemezlerdi!..

Ama, gazeteleri dün "sabahleyin" okuyan Bay Baykal, saat 13.00"te, yani "öğleden sonra" basın toplantısı düzenledi ve esti-yağdı!..

OLAYIN HÜKÜMET"LE İLGİSİ YOK!

Ne yalan söyleyeyim;

Gerek "CHP kurmayları"nın, gerek "Bay Deniz Baykal"ın konuşmalarını dinlerken, acı acı güldüm!..

"Vah güzel ülkem, vah!"

Düşünebiliyor musunuz;

Ellerinde hiçbir "bilgi" ve "belge" olmadan, Başbakan"a, İçişleri Bakanı"na ve Emniyet"e yüklenip; "Siz dinlettirdiniz" diyorlar; "Vali ile Sav"ın görüşmesini siz dinlettirdiniz ve Vakit"e de siz servis yaptırdınız!!!"

Öncelikle söyleyeyim;

İçişleri Bakanı Beşir Atalay"ın dünkü basın toplantısında söyledikleri "kesinlikle doğru"dur!..

Bu olayın, "Hükümet"le kesinlikle ilgisi yoktur!..

"İçişleri Bakanı" ile ilgisi yoktur!..

"Emniyet"le, "Polis"le ilgisi yoktur!..

Vakit"e yapılmış bir "servis" de yoktur!..

"Peki, kim dinledi?" diye soracak olursanız, ona "haberin yazarı" olan Serdar Arseven"in şu sözüyle cevap verebilirim:

"Bunu Önder Sav düşünsün!..

Şöyle bir etrafına baksın!"

Haberin yazarı böyle dediğine göre, demek oluyor ki; Bay Deniz Baykal, ona-buna çamur atmak yerine, ilk önce "kendi içine" bakacak!..

BU NE KORKU, BU NE PARANOYA?!?

Ne yalan söyleyeyim; "Baykal" başta olmak üzere, gerek "CHP kurmayları"nın konuşmalarını dinleyince, gerek "gazeteler"in haberlerini okuyunca; "Ulan" dedim, "Ne biçim memleket bu?!?.. Hiç kimse; devletin valisinin, hem de mesai saatinde CHP Genel Merkezi"nde ne işinin olduğunu, orada niye siyaset konuştuğunu sormuyor da, onları kimin dinlediğini soruyor!"

"Kimin dinlediğini" öğrenmek için, meğer neler yapmışlar neler!..

CHP Genel Merkezi"nde tepeden tırnağa "böcek" yani "dinleme cihazı" araması yapmışlar!..

Herhangi bir "cihaz"a rastlanmayınca, karar vermişler:

"Önder Sav ile Vali"nin konuşması uzaktan teknoloji kullanılarak dinlendi!"

Güldüm... Acı acı güldüm!..

Demek oluyor ki;

"Pire"ler, böyle "deve" yapılıyor!..

Bir defa daha gördüm ve anladım ki; bu ülkede "gerçek"lerin üstü böyle örtülüyor, "delil"ler böyle karartılıyor, "olay"lar böyle çarpıtılıp, "hedef"ler böyle saptırılıyor!..

Herkes, "nasıl dinlendi" sorusunun peşinde!..

Hiç kimse demiyor ki;

"Vali"nin CHP"de işi ne?"

Bay Baykal ve CHP kurmayları diyorlar ki;

"Vali Bey, hayırlı olsun ziyaretine gelmişti!"

Sormak gerekmez mi;

"CHP Kurultayı"nın üzerinden tam 30 gün geçtikten sonra, "hayırlı olsun"a gidilir mi?..

Hem de, "mesai saati"nde!..

Diyelim ki, gittin... Peki, sormazlar mı adama; bu nasıl "hayırlı olsun" ziyaretidir ki, görüşme esnasında "siyasi taktikler" gündeme gelmiş ve Hükümet"e yönelik "çirkin sözler" sarfedilmiştir!..

Demek istediğim şu;

Bu görüşmenin "nasıl deşifre edildiği" ile ilgilenenler, biraz da bu "kirli görüşme"nin içeriğine kafa yorarlarsa çok daha iyi olur!..

O SORUNUN CEVABI AAAZZZ SONRA!

"CHP"ye strateji" çizmek, bir Vali"nin görevi midir?.. Bir Vali"nin görevi "siyaset"e, hem de "kirli siyaset"e hizmet etmek midir?..

Daha açık ve net yazayım;

Hacca gitmek istediğini bildiren bir vatandaşa; "Hacca gidip de Araplara para kaptırma" dediği için son derece zor günler geçiren Önder Sav"ı ziyaret edip, onu "tebrik etmek" bir "Vali"nin işi ve görevi midir?..

Yazacak çok şey var.

Ama, şu kadarını söyleyeyim:

CHP"lilerin dünkü açıklamaları; "kapalı kapılar ardında işler çevirdikleri"nin "kendi ağızlarından itirafı"ndan başka bir şey değildir!..

Çünkü, "böyle bir görüşmenin ve konuşmaların yapıldığı"nı kendileri kabul ve itiraf etmişlerdir!..

"En iyi savunma taarruzdur" prensibinden hareketle giriştikleri "saldırı" da gösteriyor ki, CHP"de "suçüstü" olmanın "korkusu" vardır!..

Sanki daha başka "kirli görüşmeler" de vardır da, onlar da deşifre edilecek korkusu!..

Ama, şunu çok iyi bilsinler: Bu kadar "panik" yapmalarına, bu kadar "korkmalarına" hiç gerek yok!..

Dün, ağızlarından çıkan her "iddialı" lâf, sadece ve sadece bir "korku ve paranoya" ifadesidir!..

Çünkü efendim;

Bu işin içinde "Hükümet" yok, "AK Parti" yok, "İçişleri Bakanı" yok, "Emniyet" yok, "polis" yok, "böcek" yok, Vakit"e yapılmış bir "servis" yok!..

Peki, bu iş nasıl oldu?..

Onun cevabı, aaazzz sonra!!!



Hani derler ya, "damdan düşen adam"ın halinden en iyi "damdan düşen" biri anlar... Çünkü, "yaşayan" odur... Gerçekten de öyle... "CHP"nin hali"nden, en iyi anlayan, "bir CHP"li"dir...

Eski CHP"li Tarhan Erdem"in bir sözü vardı... CHP"nin "Öğleden sonra muhalefeti" yaptığını söyler ve bunu şöyle açıklardı: "CHP kurmayları sabahleyin genel merkez binasına gelirler, gazeteleri okurlar, sonra da haberler doğrultusunda demeç verirler veya basın toplantısı düzenlerler!.. CHP"nin muhalefeti bundan ibarettir!"

Gerçekten de doğru bir tesbit, doğru bir tahlil...

CHP"lilerin "öğleden sonra muhalefeti" yaptığını, dün bir defa daha gördük...

Vakit"in "Pazartesi" günü sürmanşetten verdiği "Sanki CHP Valisi" başlıklı haber, gündeme "bomba gibi" düştü... Dünkü gazetelerin hemen hepsinde şu başlıklar vardı: "Kim dinledi, kim sızdırdı?.. Watergate kuşkusu!.. CHP"de Vakit böceği!"

Olayı biliyorsunuz... "Pazartesi" günkü Vakit"in sürmanşetinde, CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile eski Bolu Valisi Mehmet Ali Serindağ arasında geçen bir "görüşme"ye yer veriliyordu.

Vali Serindağ, sözkonusu görüşmede "CHP"ye taktikler" veriyordu... CHP"nin, Bolu"da "seçimi nasıl kazanabileceği" konusunda "yol-yöntem" gösteriyor, bu arada "Başbakan"dan tutun da "bakanlar"a ve "milletvekilleri"ne varıncaya kadar, "kimin hangi görüşte" olduğuna dair sözler sarfediyordu...

Hangi bakan "dinci"dir, hangi bakan "tarikatçı"dır, hangi bakan "etnikçi"dir, falan-filan!..

Lütfen dikkat!..

Bu "tahlil"(!)leri yapan kişi "devletin bir valisi"dir!.. İşte bu devletin valisi, hem de "mesai saatleri" içerisinde CHP Genel Merkezi"nde bulunmakta ve "CHP Genel Sekreteri ile" görüşüp, "siyasi" konuları konuşmaktadır!..

Hem de, ne görüşme!..

"Bağlı bulunduğu İçişleri Bakanı" hakkında bile ileri-geri sözlerin sarfedildiği bir görüşme!..

Öyle bir görüşme ve öyle bir vali ki;

"Bir bakanın katıldığı cenaze töreni"ni, vefat eden kişinin "tarikatçı" olduğu iddiasıyla "devletin valisi" olarak "boykot" eden ama CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile görüşürken "devletin valisi" olduğunu unutup, ileri-geri konuşan bir vali!..

ÖĞLEDEN SONRA MUHALEFETİ!

Kim, ne derse desin;

Vakit, Pazartesi günkü sürmanşetinde "Büyük bir gazetecilik örneği" sergileyerek, işte bu "skandal görüşme"yi deşifre etmiş ve "Sanki CHP Valisi" başlığını uygun görmüştür!..

Ne hikmettir bilinmez;

"Pazartesi" günü dut yemiş bülbüle dönen, "Salı" günü susan CHP"liler, dün, yani "Çarşamba" günü, yani "olay gazetelere manşet olunca" birdenbire "demeç bombardımanı"na başladılar...

Tam da, Tarhan Erdem"in "öğleden sonra muhalefeti" sözünü doğrularcasına!..

Önce CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Anadol, Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay geçti, "kamera"ların karşısına...

Dedikleri, özetle şu:

¥ "Bir ortam dinlemesi olayıyla karşı karşıyayız. Watergate olayı, yıllar sonra Türkiye"de pervasızca tekrarlanmaktadır."

¥ "Dinleme talimatını kim vermiştir?

Metni, kimler servis etmiştir?"

¥ "Bu, demokrasi skandalı, rezaletidir."

Hemen ardından, yani saat 13.00 civarında, bu defa da CHP Genel Başkanı Bay Deniz Baykal basın toplantısı yaptı ve "açık kameralar"(!)a dedi ki;

¥ "Ana muhalefet partisinin genel merkezinde, genel sekreterin odası devletin güvenlik güçleri tarafından dinlendi ve derhal bir dinci gazeteye servis yapıldı."

¥ "Teknolojik olanaklar, devlet içinde yerleşmiş belli çetelerin aracılığıyla bir kısım vatandaşlara karşı sistematik olarak kullanılmaktadır."

¥ "Bunu; bir gensoruyla TBMM"ye, zabıtlara, tutanaklara, tarihe taşıyacağız!.. Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında gensoru vereceğiz!"

İşte bu konuşmaları radyo ve televizyonlardan izleyince, "eski CHP"li Tarhan Erdem"e bir defa daha hak verdim...

CHP, gerçekten de "öğleden sonra muhalefeti" yapıyor, Genel Başkan başta olmak üzere, CHP"lileri gerçekten de "gazeteler yönlendiriyor"du!..

Öyle olmasa;

Vakit"in haberi "Pazartesi" günü yayınlandığına göre, aynı gün açıklama yaparlar, açıklamayı "Çarşamba"ya ertelemezlerdi!..

Ama, gazeteleri dün "sabahleyin" okuyan Bay Baykal, saat 13.00"te, yani "öğleden sonra" basın toplantısı düzenledi ve esti-yağdı!..

OLAYIN HÜKÜMET"LE İLGİSİ YOK!

Ne yalan söyleyeyim;

Gerek "CHP kurmayları"nın, gerek "Bay Deniz Baykal"ın konuşmalarını dinlerken, acı acı güldüm!..

"Vah güzel ülkem, vah!"

Düşünebiliyor musunuz;

Ellerinde hiçbir "bilgi" ve "belge" olmadan, Başbakan"a, İçişleri Bakanı"na ve Emniyet"e yüklenip; "Siz dinlettirdiniz" diyorlar; "Vali ile Sav"ın görüşmesini siz dinlettirdiniz ve Vakit"e de siz servis yaptırdınız!!!"

Öncelikle söyleyeyim;

İçişleri Bakanı Beşir Atalay"ın dünkü basın toplantısında söyledikleri "kesinlikle doğru"dur!..

Bu olayın, "Hükümet"le kesinlikle ilgisi yoktur!..

"İçişleri Bakanı" ile ilgisi yoktur!..

"Emniyet"le, "Polis"le ilgisi yoktur!..

Vakit"e yapılmış bir "servis" de yoktur!..

"Peki, kim dinledi?" diye soracak olursanız, ona "haberin yazarı" olan Serdar Arseven"in şu sözüyle cevap verebilirim:

"Bunu Önder Sav düşünsün!..

Şöyle bir etrafına baksın!"

Haberin yazarı böyle dediğine göre, demek oluyor ki; Bay Deniz Baykal, ona-buna çamur atmak yerine, ilk önce "kendi içine" bakacak!..

BU NE KORKU, BU NE PARANOYA?!?

Ne yalan söyleyeyim; "Baykal" başta olmak üzere, gerek "CHP kurmayları"nın konuşmalarını dinleyince, gerek "gazeteler"in haberlerini okuyunca; "Ulan" dedim, "Ne biçim memleket bu?!?.. Hiç kimse; devletin valisinin, hem de mesai saatinde CHP Genel Merkezi"nde ne işinin olduğunu, orada niye siyaset konuştuğunu sormuyor da, onları kimin dinlediğini soruyor!"

"Kimin dinlediğini" öğrenmek için, meğer neler yapmışlar neler!..

CHP Genel Merkezi"nde tepeden tırnağa "böcek" yani "dinleme cihazı" araması yapmışlar!..

Herhangi bir "cihaz"a rastlanmayınca, karar vermişler:

"Önder Sav ile Vali"nin konuşması uzaktan teknoloji kullanılarak dinlendi!"

Güldüm... Acı acı güldüm!..

Demek oluyor ki;

"Pire"ler, böyle "deve" yapılıyor!..

Bir defa daha gördüm ve anladım ki; bu ülkede "gerçek"lerin üstü böyle örtülüyor, "delil"ler böyle karartılıyor, "olay"lar böyle çarpıtılıp, "hedef"ler böyle saptırılıyor!..

Herkes, "nasıl dinlendi" sorusunun peşinde!..

Hiç kimse demiyor ki;

"Vali"nin CHP"de işi ne?"

Bay Baykal ve CHP kurmayları diyorlar ki;

"Vali Bey, hayırlı olsun ziyaretine gelmişti!"

Sormak gerekmez mi;

"CHP Kurultayı"nın üzerinden tam 30 gün geçtikten sonra, "hayırlı olsun"a gidilir mi?..

Hem de, "mesai saati"nde!..

Diyelim ki, gittin... Peki, sormazlar mı adama; bu nasıl "hayırlı olsun" ziyaretidir ki, görüşme esnasında "siyasi taktikler" gündeme gelmiş ve Hükümet"e yönelik "çirkin sözler" sarfedilmiştir!..

Demek istediğim şu;

Bu görüşmenin "nasıl deşifre edildiği" ile ilgilenenler, biraz da bu "kirli görüşme"nin içeriğine kafa yorarlarsa çok daha iyi olur!..

O SORUNUN CEVABI AAAZZZ SONRA!

"CHP"ye strateji" çizmek, bir Vali"nin görevi midir?.. Bir Vali"nin görevi "siyaset"e, hem de "kirli siyaset"e hizmet etmek midir?..

Daha açık ve net yazayım;

Hacca gitmek istediğini bildiren bir vatandaşa; "Hacca gidip de Araplara para kaptırma" dediği için son derece zor günler geçiren Önder Sav"ı ziyaret edip, onu "tebrik etmek" bir "Vali"nin işi ve görevi midir?..

Yazacak çok şey var.

Ama, şu kadarını söyleyeyim:

CHP"lilerin dünkü açıklamaları; "kapalı kapılar ardında işler çevirdikleri"nin "kendi ağızlarından itirafı"ndan başka bir şey değildir!..

Çünkü, "böyle bir görüşmenin ve konuşmaların yapıldığı"nı kendileri kabul ve itiraf etmişlerdir!..

"En iyi savunma taarruzdur" prensibinden hareketle giriştikleri "saldırı" da gösteriyor ki, CHP"de "suçüstü" olmanın "korkusu" vardır!..

Sanki daha başka "kirli görüşmeler" de vardır da, onlar da deşifre edilecek korkusu!..

Ama, şunu çok iyi bilsinler: Bu kadar "panik" yapmalarına, bu kadar "korkmalarına" hiç gerek yok!..

Dün, ağızlarından çıkan her "iddialı" lâf, sadece ve sadece bir "korku ve paranoya" ifadesidir!..

Çünkü efendim;

Bu işin içinde "Hükümet" yok, "AK Parti" yok, "İçişleri Bakanı" yok, "Emniyet" yok, "polis" yok, "böcek" yok, Vakit"e yapılmış bir "servis" yok!..

Peki, bu iş nasıl oldu?..

Onun cevabı, aaazzz sonra!!!