Derin devlet olmasın, tamam da!

Abdurrahman Dilipak

 

Bu adamların kutsalı yok.. Kıbleleri, güç ve iktidar. Herkese düşman ve herkese dostturlar, bu çerçevede.. Ve parayla her şeyi satın alabileceklerini düşünürler..

Demirel, eskiden bazı cemaat grubları ile pazarlık yapar ve o çevrelerden birileri oltaya takılan yem gibi aday gösterilirdi.. Aileden biri ya da ağzı laf yapan bir müftü de olabilir bu.. Ya da, o çevrelerce kabul gören, kanaat önderi kabul edilen bir gazeteci, yazar.. Belli unvanlar kimse için imtiyaz ve dışlanma konusu yapılmamalı!
Anlayacağınız, 28 Şubat’ta batık bankaların yönetimine niçin generaller kabul ediliyor ise, birileri de cemaat grubları ile benzer bir çıkar ilişkisine girerdi.. Adaylıkla kalmaz bu iş, teşvikler, ihaleler falan filan da.. Tabii bunlar herkes için geçerli değil. Bu çıkar ilişkisine girmek isteyip de kabul görmeyenler de olurdu, davet edilip de uzak duran da..
Şimdilerde faiz lobisinden söz ediliyor ya, o zamanlar, Başbakan Erdoğan tarafından 2003 yılında hazırlatılan BDDK raporu vurgunları şöyle açıklıyordu: Türk Ticaret Bankası: 777 milyon dolar zararla battı. Hortumcular, 56 milyon dolar götürdü. Bank Ekspres: 435 milyon dolar zararda. Korkmaz Yiğit bankadan 311 milyon dolar götürdü. Interbank: 1.2 milyar zarar. Sahiplerinin kullandığı para, 1.1 milyar dolar. Yaşarbank: 1 milyar 149 milyon dolar zarar. 103 milyon dolar ortada yok. Demirbank: Zararı 648 milyon dolar. Bankanın batmasına ekonomi bürokrasinin sebep olduğu anlaşılmaktadır. Sitebank: Devir zararı 53 milyon dolar. Şirket sahibi 7 milyon dolar kullandı. Egebank: 1 milyar 220 milyon zararla battı. Yurtbank: Zararı 656 milyon dolar. Balkanerler’in kullandığı kaynak 1 milyar dolar. Esbank: Zararı 1 milyar 113 milyon dolar. Sahipleri 478 milyon dolar kullandı. Sümerbank: 470 milyon dolar zarar. Sahipleri 293 milyon dolar kullandı. Etibank: Devir zararı 698 milyon dolar. Patronu 588 milyon dolar kullandı. Bank Kapital: Devir zararı 393 milyon dolar. İktisat Bankası: 1 milyar 954 milyon dolar zararla battı. Patronu Erol Aksoy’un kullandığı para 879 milyon dolar. Bayındırbank: Zararı 116 milyon dolar. Çörtük 95 milyon dolar kullandı. Egsbank: Zararı 545 milyon dolar. Hakim gruplar 299 milyon dolar kullandı. Kentbank: 681 milyon dolar zararla kapattı. Bürokrasinin yanlış kararlarıyla battı. Toprakbank: Zararı 880 milyon dolar. Halis Toprak 485 milyon dolar kullandı. Pamukbank: Devir zararı 3 milyar 618 milyon dolar. Patronunu 2 milyar 627 milyon dolar kullandı.
Daha hazine arazisi yağmalarından söz etmiyoruz, ya da borsa vurgunlarından, batık kredilerden.. Çarçur edilen kamu kaynaklarından, şaibeli ihalelerden söz etmiyoruz..
ANAP’a kadar CHP’liler yapmadan yiyorlardı ya da yemek için yapıyorlardı. ANAP döneminde yaparken yeme dönemi başladı.. Darbe dönemlerinde yemek için bir bahane de gerekmiyordu..
Zarar gözüken, kayıt görünen paralar kaybolmuyor aslında. Birinin kasasından çıkıp, birilerinin kasasına giriyor.
Kamu bankalarından, kur garantili, düşük faizli, uzun vadeli alınan krediler, hemen karşı köşedeki bir başka kamu bankasında repoya yatırılıyordu..
Bir ara memleket o hale geldi ki, piyasada emekli paşa kalmadı. Mason ortak arayışına girdi birileri.. Nazarlık muskası gibi bir yerde ya asker ya da mason birilerinin şöyle bir yerde oturması gerekiyordu sanki. Ah o masonlar. Her darbeden sonra devlet kurumları, meclis bile kapatılırken, tek kapatılmayan dernek mason locaları oldu ve her darbeden sonra kurulan ilk hükümetlerin bakanlarının üçte ikisi masonlardan seçildi, tabii başbakanları da!
O dönemde hakimler de epey köşe döndü, emekli olmadan.. İnsanlar “vicdan ile cüzdan arasına sıkıştılar” sanki!
Şimdi de sanki birileri emekli müftü arayışına girecek gibi geliyor.. Bakarsınız bu birileri hanımlarının başını örttürüp, kendileri de sakal bırakabilirler..
O kadar çok tarikat ve cemaat işi konuşulmaya başladı ki, korkuyor insan..
Tarikat ve cemaat mensupları da iş yapacak elbet, aday da olacaklar.. Bunda garip bir şey yok. Emekli paşalar da siyasete girebilir, ama bu normal yollardan değil de, başka yollardan halledilmeye kalkışırsa işte o zaman olmaz..
Önümüzde yerel seçimler var. Umarım, dilerim birileri yine adaylık konusunda pazarlığa girişmezler.. Kendilerine kontenjan ve kota tahsisi istemezler.. İnsanlar aday olur, dostları ve arkadaşları da o kişiyi destekler, aday olarak da teklif eder, ama bunu bir pazarlık konusu haline getirmek doğru değil.. Siyaset birilerinin, mal, mülk, şöhret ihtiraslarına kurban edilmemeli.. Şu kadar erkek, şu kadar kadın, şu kadar sakallı ya da başörtülü aday, şu kadar Erzurumlu, şu kadar Rizeli, şu kadar İzmirli, ya da şu kadar Kürt, şu kadar Alevi, şu kadar Sünni, şu kadar Çerkez, şu kadar Laz.. Bunlar doğru şeyler değil. İşi ehline verelim.. Herkes aday olsun, siyaset vekalet müessesidir. Vatandaşı rahat bırakın, o listeden dürüst, bilgili, cesur birini seçsin..
Siyaset, mezhepçiliğe, etnik milliyetçiliğe, hemşehriciliğe kurban edilmemeli..
Kontenjanda, dışlayıcı olmak da bana göre değil..
Zaten insanları serbest bırakırsanız, renkli, çoğul bir tablo çıkacaktır..
Paraya, makama ve şöhrete ihtirası olanları siyasetten uzak tutmak gerek. Hele de belinde kaşıkları ile ortalıkta dolaşan tiplerden siyasetin arındırılması gerek..
Hani derin devlet olmasın tamam, paralel devlet de olmasın.. Kadın, para, makam, şöhret konusunda zaafı olanlardan da arındıralım siyaseti, yoksa yarın bu tipler gider başka bir derin çeteye kapaklanır.. Onların dümen suyuna girer.. Kendi çetelerini oluştururlar da, bakarsınız gelen gideni aratır sonra, Allah korusun!. Aman dikkat! Selâm ve dua ile..

yeniakit