Dehşet dengesi!

Abdurrahman Dilipak
 
Geçen gün M.A. Birand da yazdı. Derin devletle görünen devleti yöneten kadrolar arasında soğuk savaş taktikleri uygulanıyor..
 
 
 İktidar gelinen noktadan geri adım atamaz. Bir adım daha ileri gidecek olursa, o zaman sanık sandalyesine Tuğgeneraller oturmayacak, Sarıkız olayında olduğu gibi Orgenerallerden bu işin hesabının sorulması gerekecek..
Bakarsınız bu iş bir anda Kıbrıs"a da uzamış. Denktaş ve bazı isimler de bu listeye dahil oluvermişler.. Demirel"in derin ilişkileri ortaya çıkmış. Onun yakın çevresi ile ilgili ilginç iddialar atılmış ortaya. Herkesin bildiği kişilerin bilinmeyen ilişkileri çıkmış ortaya. Öteki Türkiye"nin gerçekleri tezgahlara inmiş..
Peki, derin güçler açısından durum ne? Onlar da geri adım atamaz.. Bundan sonraki bir adım darbe olacaktır..
Peki sonuç?
Şimdilik gergin bekleyiş sürecek..
Bu süreçte iktidar puan kaybedecek ve darbeciler mevzi kazanacak. Bir hareket için meşru zemin oluşmasını bekleyecek. Sadece beklemeyecek, kriz oluşması için ne lazımsa yapacak!
Sonra?
Sonrası belli. Çete, derin devlet kaybedecek..
Bu arada Türkiye ve iktidar da kaybedebilir. Ama en son kaybeden yine derin güçler olacak. "Çünkü onları örgütleyen irade böyle istiyor.."
Ilımlı İslâm politikaları devam edecek.
Ulusalcı kanat tasfiye edilecek. Direnenler cezalandırılacak!
Derin güçlere destek veren sermaye kuruluşları ve media tasfiye edilecek.. Bu süreçte ABD Ilımlı İslâm çevresinden yeni müttefikler bulacak kendine.
Hele Nisan geçsin. Erdoğan ileri doğru yeni adımlar atacak.. Bazı media ve sermaye gruplarının canı acıyacak..
Yargı yoluyla mı ya da internet üzerinden mi bilmem ama bazı bilgi ve belgeler kamuoyuna servis yapılabilir..
İktidar kanadından iki haftadır ses yok.. 301 sonrası Erdoğan, Anayasa değişikliği ve parti kapatma davası ile ilgili kartını masaya koyacak ve sürmekte olan soruşturmalara, darbe tehditlerine ve suikast planlarına karşı tepkisini ortaya koyacak..
Erdoğan"ın başka tercihi olamaz.. Erdoğan bana kalırsa oyununu kurdu ve şimdi uygulamaya geçecek..
Şartlar hâlâ lehine. Ama iktidar kanadındaki sessizlik, arkasında duranları tereddüte sevketti. Çete olayının içinde olup da gidişattan rahatsız olan ve iktidara yakın duran kişiler, herhalde iktidar çevrelerindeki dağınık görüntü, belirsizlik ve tedirginlik sebebi ile olsa gerek geri çekilmeye başladılar gibi sanki.
Sanırım Erdoğan önce, iktidar içindeki, Demirel çizgisindeki, derin bağlantıları, uluslararası ilişkilerde riskli konumdaki bazı isimleri yakın ve sıcak takibe alacaktır.
Tehdit ve şantaja açık isimler, derin bağlantısı olan, mafia ve yolsuzluklar konusunda risk taşıyan kilit isimleri de not edecektir..
"Krito"lar ve "keyman"lar!
Kimse iddiasından ve umudundan vazgeçmiş değil.. Korkular umudun önüne geçmiş durumda. Her iki taraf için de bu böyle..
Bu durumda en kötü senaryo işlerin kontrolden çıkması ihtimali.. İşte o zaman çok kan dökülür.. En sonunda yine bu derin çete kaybeder. Çünkü bu konuda halk ilk kez bu kadar derin bilgiye sahip oldu.. Çeteler kendi içlerinde bölünmüş vaziyetteler. Dış destekleri yok ve halka ters düştüler.. Kendilerini detsekleyen media ve sermaye de deşifre olmuş durumda. İstihbarat ve emniyet birimleri içinde muhalif bir kanat var. Yargıdaki uzantıları da deşifre olmuş ve itibar kaybetmiş durumda.. Siyasi destekleri de yine kendi içinde bölünmüş, tutarsız, inandırıcılıktan uzak, güven vermeyen bir halde..
Bu işin böyle gitmeyeceği, artık bu gidişe bir son verilmesi gerektiği, bu yapı içinde de yaygın bir kanı gibi sanki. Eski müttefiklerin ifadeleri, yorumları bunu gösteriyor.
Kısa ya da orta vadede, pahalı ya da kolay bir şekilde bu beladan kurtulacağız.
Bu işin can, ekonomi ve zaman maliyetini iktidarın dürüstlüğü, cesareti, billgisi ve kararlılığı ile, çetelerin inadı, gözü karalığı, iç ve dış desteği belirleyecektir..
Çetelerin inadının arkasında, bu işi kendi özel çıkarlarına alet etmiş olmalarının, işledikleri cinayet, haraç, mafiavari ilişkilerin büyük rolü var.. Eğer bu işlerin hesabı sorulacak olursa bunun altından kalkamayacaklarını biliyorlar.. Asıl sorun da burada.
Bir de bugüne kadar kimse bunlara hesap sormamış, bunlar her istediklerini yapmışlar.. Peki bundan sonra ne olacak? Bu alışkanlıklarından nasıl vazgeçecekler, işte asıl sorun bu.. Silahlarını bıraktıklarında, yargıdan kurtulsalar bile bu güne kadar infaz ettikleri ya da haraca bağladıkları kişilerin ellerinden yakalarını nasıl kurtaracaklar?..
Bu zor bir mesele..
Diğer bir sorun da, bugüne kadar bu işi "Vatan-Millet" diye yapıyorlardı.. Bir anda devlet-millet düşmanı bir kulvara savrulmak, onların morallerini bozacaktır.. Sıradan ve olağan bir hayat, onlara zor gelecektir.
Birileri bu süreçte tavşana kaç, tazıya tut diyecek.. Ne zaman bu işlerin temposu yavaşlasa birileri yeni bilgi, belge ve iddialarla ortalığı kızıştıracak. Kontrol dışı unsurların beklenmeyen fevri çıkışları ile süreç zaman zaman olağanüstü hızlanacak..
Sonuçta her şey olacağına varacak.
Herkesin bir planı olduğu anlaşılıyor. Allah"ın da bir planı vardır ve galib olacak olan onun plandır.
Ve bizler bu süreçte yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla, söylediklerimiz ve söylemediklerimizle imtihan olacağız.
Selam ve dua ile.
NOT: Bu arada, bu zor zamanda MÜSİAD kongresi yapıldı.. Yeni Başkan Ömer Cihad Vardan. Yeni başkana görevinde başarılar diliyorum.. Ömer Bolad iyi bir başkandı. Umarım bundan sonra da onu MÜSİAD içinde ve başka alanlarda fikirleri ve eylemleri ile aramızda görmeye devam ederiz..
 
vakit