Çokça soru

Merve Kavakçı

Dağlıca saldırısı gündemimizin en tazesi bu saatler itibariyle. Hakkari’nin Yüksekova bölgesinde PKK yola yüz metre aralıklarla yağmurlu ve sisli havada dört yüz kilo patlayıcı yerleştirmişler. Sonra da Dağlıca’daki tabur komutanlığındaki askerler operasyon için zırhlı araçla yola çıkınca üstünden geçerken patlatmışlar. Bu satırları kaleme aldığım sırada bölgede sıcak çatışma hâlâ devam ediyordu. Bir acının getirdiği kalp sızısı henüz sönmeden diğeri başlıyor, feryatlar yürekleri dağlıyor, toprağa düşen şehit kanı, kalkmadan yenisi dökülüyor. Sadece askerler, polisler mi, hayır… Yoldan geçen çocuk, ekmek almaya giden çocuk, markete yürüyen genç kadın, çapraz ateş ortasında kalan evlat, vatan hizmetinde nöbetteki emniyet mensubu değil sadece, sivillere de bedel ödetiliyor. Mertçe değil, kalleşçe saldırıyor terörist. Neyin mücadelesi bu? Kanla otuz senenin sonunda gelinen yer ortada değil mi? Nankörlüğün derecesini ölçecek bir araç kaldı mı?

Şimdi ortalarda dolaşan fısıltının işaret ettiği şey, pişmanlık yasası bünyesinde değil pişman olmak, bilakis dağdan inip yeni mecralarda konuşlanmış olmak. Hangi ahlaki sisteme oturuyor bu sorarım.

PKK’ya gıda yardımı yapan araçtan HDP milletvekili çıkıyor! Vekil mi terörist mi, hangisi? Kimin temsilcisi? Kürt oylarıyla seçilmiş bölge halkının mı, sivil asker demeden yok etmeye ahdetmiş dağdaki teröristin mi? HDP idaresi Dağlıca’yla ilgili PKK’ya bir tek laf etmiyor. Varsa yoksa AK Parti, varsa yoksa Cumhurbaşkanı. HDP’li vekil kimi temsil ediyor? Girdiği Meclis, milletin mi meclisi, teröristin mi meclisi? Yeter artık, biri durdursun PKK’yı diyen bölge halkının ne kadar temsilcisi? PKK’nın zulmünden iflahımız karardı, onun için sizi Meclis’e yolladık diyen HDP’linin ne denli temsilcisi? Öyle ya… Silahlar susacaktı da çözüm süreciyle Kürtler meşru temsiliyete kavuşacaktı.

Meşru temsiliyet ancak meşru şartlar altında yapılan yarış sonucunda olabilir. Nitekim, seçim yapıldı, halkın ihmal edilemez miktarda bir kısmı Kürtlerin Meclis’te temsil edilmesi kararını verdi. Kader bu ya, Türkçülük yapan partili kadar Kürtçülük yapan partili varmış, anladık. Peki sonra ne oldu? HDP gitti PKK ile birleşti. “Meclisteki sırtımızı dağa yasladık” dedi. Sağ gösterdi sol vurdu, şehit ailelerine bir çift laf etmezken PKK’ya ağıtlar yaktı.

Şimdi sorarım, seçmeni HDP’yi neden Meclis’e gönderdi? Geçimini sağladığı barajlara PKK saldırısında sularını kessin diye mi? Köylerini yaksın, onları göçe zorlasın diye mi? Ekmek almak için evden çıkan çocuk bir daha dönmesin diye mi? Anneler ağlasın, şehitler bir bir gelsin diye mi? Sırtımızı YPG’ye yasladık diye kasım kasım dolaşsın diye mi? Uykuda polisi kurşunlasın diye mi? Çoluk çocuğunun yanında askeri vursun diye mi? Lafı eveleyip geveleyip, PKK’ya bir çift söz etmeden demeç veren, kolaya kaçıp Erdoğan da Erdoğan diye küfreden kolaycı HDP’li Meclis’e kurulsun diye mi? Sorarım, elinizdeki kanı nasıl temizlemeyi düşünüyorsunuz…

yeniakit