Bunlar mı vatansever... Alın size ihanet belgeleri!

Hasan Karakaya

Bugün; aslında “Editör” yazısı yazıp, gerek “geçen haftaki Akit’te yer alan haberleri değerlendirmem”, gerekse “Akit’te olan-biteni sizlerle paylaşmam” gerekiyordu... Ama, geçen hafta “olağandışı” bir gelişme yaşamadık...

Malûmlarınız olduğu üzre;

“Ekonominin Patronları” olan 4 bakanımız, yani Ali Babacan, Nihat Zeybekci, Mehmet Şimşek ve Mehdi Eker, 2015 yılını “Akit için”değerlendirdiler ve özetle dediler ki; “Yapısal reformlarda yol haritası tamam... Hedef; adil refah dağılımı ve mamur bir Türkiye... Yeni yıl ile 2023 hedeflerine bir adım daha yaklaşıyoruz... Avrupa’nın en büyük tarımsal gücü olduk.”

“2015 yılını Akit için değerlendiren 4 bakanımıza” da ayrı ayrı teşekkür ediyoruz...

“İlgi ile okunan yazıları”yla Akit’e renk kattılar... Sağolsunlar, varolsunlar...

Dedim ya;

Geçen hafta, “olağandışı” bir olay yaşamadık... İcra Kurulu BaşkanımızMustafa Karahasanoğlu, 10 günlüğüne “Umre”ye gitti ve döndü... Cenab-ı Allah, “Umre”sini kabul ve makbul eylesin...

Bir “olağandışılık” olmayınca, elime de “çok önemli bilgi ve belgeler”geçince, bu günü “Editör” yazısına değil, “Ayna”ya ayırmayı uygun buldum...

ŞANLIURFA’DAKİ İHANET!

Efendim;

“Paralel İhanet Çetesi ve müttefikleri” tarafından “Paris’teki saldırı”üzerine atılan “twit”leri ve “ABD Sözcüleri”ne sorulan “alçakça” soruları, dünkü yazımda dile getirmiştim...

Bugün ise,

“İhanetin belgeleri”ni yayınlamak ve nasıl bir “tehlike” karşısında olduğumuzu dikkatlerimize sunmak istiyorum...

Olay, özetle şu:

Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü, Suruç ilçesinin karşısında bulunan Kobaniolaylarından dolayı oluşabilecek her türlü “şiddet eylemi”nin önüne geçmek için, 18 Eylül 2014 tarihinde, yani “Kobani bahaneli kalkışma”dan üç hafta önce, “şehre araç giriş-çıkışlarını kontrol etmek” için, kısa adıKOM olan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü”ne bir yazı yazarak, “PTS”, yani“Plaka Tanıma Sistemi” için “yetki” talebinde bulunur...

19 Kasım 2014 tarihinde de, KOM Şube Müdürlüğü’nden “makam oluru”istenir!..

Uzatmayalım.

21 Kasım’da “olur” yazısı gelir.

Ancak, hiçbir gelişme olmaz!..

KOM Şubesi, 27 Kasım’da PTS talebini tekrarlar...

Ne var ki; güvenlik risklerinin arttığı kentte KOM, PTS kullanıcı yetkisinibir türlü alamaz!..

15 Aralık 2014’te Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne, eski yazışmaların dökümü ile yeni bir talep geçilir... Ancak elektronik şubede çalışan Paralel Yapı mensubu polis memurları, her an kan gölüne dönüşebilecek gerginlik atmosferine rağmen, KOM’un talebini arşive kaldırır!..

Üç ayı aşkın ihmal sürecinin ardından 15 Aralık tarihinde, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Naki Ateş’i konunun araştırılması, gerekli halde soruşturulması için görevlendirir.

Ateş, 17 Aralık’ta 155 Haber Merkezi’nde çalışan personelden birkaçının ifadesini alır... Aynı gün akşam saatlerinde söz konusu şubede çalışan polis memurlarından biri Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü’ne ihbarda bulunur...

Şubede çalışan polis memurlarından biri; Mehmet Uludağ ve Mehmet Turgay Pehlivanoğlu’nun “yetki verilmesine engel” olduğunu, kendi aralarında “terör ve KOM şubelerinin başarısız olduğu, her tarafı pislik götürdüğü” şeklinde konuştuklarını söyler!.. Bu arada; Uludağ vePehlivanoğlu’nun, “her tarafta adamlarımız var, geri döneceğiz” dedikleri ortaya çıkar!..

Bu olayın Ankara’ya aksettirilmesi üzerine, Şanlıurfa’ya “Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişleri” gelir ve 16 Aralık’ta başlarlar “soruşturma”ya!..

PTS, HAYATÎ BİR SİSTEM

Soruşturmada ortaya çıkar ki;

“Paralel İhanet Çetesi”ne mensup polisler; “Plaka Takip Sistemi” ile ilgili“talep, yetki ve olur” evraklarını “bilerek ve kasıtlı olarak” sümenaltı etmişlerdir!..

Düşünebiliyor musunuz;

İlçeye bir “ihbar” gelmiş...

“Filanca plâkalı araç şüphelidir!.. Aracın içinde silah, bomba veya uyuşturucu var!.. Gereken takibin yapılması ve anında tedbir alınması!”

Diyelim ki, o şüpheli araç, Şanlıurfa’ya veya ilçesi Suruç’a doğru ya da başka il ve ilçeye doğru ilerliyor!..

Şehir girişlerinde bulunan Plâka Tanıma Sistemi, o aracı gördüğünde,“Emniyet’teki bilgisayar” anında “alârm” veriyor... “Polis”ler de anında harekete geçip, “şüpheli aracı” yakalıyor!.. Böylece “can kaybına malolacak büyük bir patlama” engelleniyor!..

Bu araç, “çalıntı” da olabilir!.. Ya da, araçta “uyuşturucu” veya “canlı bomba” da bulunabilir!..

Önemli olan, “şüpheli ihbarı”nın yapılması, bunun “işlem”e konularak“Plaka Tanıma Sistemi”ne aktarılması!..

Ki, o şüpheli araç yakalanabilsin, Gaziantep, Karşıyaka ve Reyhanlı’da olduğu gibi, “60 civarında vatandaşımız ölmesin!”

Plaka Tanıma Sistemi, işte bunun için çok çok önemli... Sadece “şehir” için değil, “Bütün Türkiye” için önemli!..

Hayatî bir sistem!

Öyle ya;

Bir “patlama” olduğunda, “can”larımız gittiğinde hepimiz üzülüyor, hepimiz “tedirgin” oluyoruz!..

“Türkiye’nin kaosa sürüklenmesi, güvenlik zafiyetinin gündeme gelmesi”de cabası!..

MAKSAT KAOS ÇIKSIN!

İşte, bu “Paralelci polisler” tam da bunu yapmış!.. Şanlıurfa’da “polisin etkisini azaltmak ve Kobani olayları sürecinde güvenlik zafiyeti oluşturmak” için, sadece “kendi ellerinde ve kendi yetkilerinde” bulunan“Plaka Tanıma Sistemi”ni, sadece “kendi çıkarları” için kullanmışlar!..

“Patlama” olacakmış,

“İnsanlar ölecek”miş, umurlarında mı?

Olursa olsun, ölürse ölsün!..

Ülkede “kaos” çıkar, onlar da bayram eder, ellerini ovuşturur!..

Söyleyin Allah aşkına;

Bir insan, başka insanlara bu kadar “kin ve nefret” besleyebilir mi?.. Bir insan, “ülkesini kaosa sürükleyecek” kadar “vatan haini” olabilir mi?..

Belgeler ortada!..

Maalesef olmuşlar!..

AÇIĞA ALINMIŞLAR!

Olmuşlar ki;

“Şüpheli araçları” yakalamak için kullanılması gereken Plaka Takip Sistemi’ni kendi amaçları için kullandıkları belgelenen “Paralel Yapı”ya mensup polis memurları Özcan Gökçe, Turgay Pehlivanoğlu ve Mehmet Uludağ; Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı’nın talebi, Vali İzzettin Küçük’ün “oluru” ile “açığa alınmışlar!”

30 Aralık 2014 tarihinde ise; “İl Emniyet Müdürlüğü’nün talebi” üzerine,Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen “müfettiş”lerin incelemeleri sonucu da; Muhabere Elektronik Şube Müdürü olarak görev yapan 4. Sınıf Emniyet Müdürü Kubilay Güngör’ün; “KOM, TEM, Asayiş ve İstihbarat Şube Müdürlükleri’nin, KGYS ve PTS kayıtlarının tek bir merkezden yönetilmeye başlanacağı” gerekçesiyle, “bütün yetkileri iptal” edilmiş!..

Dahası da var;

29 Mayıs 2013 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “51 Nolu genelgesi”nde; “Plaka Takip Sistemi’nden daha fazla yarar sağlanması, olayların aydınlatılması ve suçluların teslim edilmesinde PTS’lerin; TEM, KOM ve Asayiş Şube Müdürlüklerinde daha verimli kullanılması talimatı”verilmesine rağmen; Kubilay Güngör, bu “genelge”ye uymamış, kendisini“tek yetkili ve tek söz sahibi” görerek, “PTS’leri kimseye kullandırmadığından” hem “yetkileri iptal” edilmiş, hem de Taner Korkutadlı şube müdürü ile birlikte, “müfettiş”lerin talebi üzerine 7 Ocak 2014tarihinde, görevden uzaklaştırılıp, “açığa alınmış!”

Haklarındaki raporlar korkunç!..

Bu adamlar yani “Paralel Yapı”ya mensup polisler, hani gözaltına alındıklarında; “Biz haram yemedik!.. Biz, emirleri uyguladık!.. Biz uyuşturucu ve terörle mücadele ettik!.. Teröristler dışarıda, biz içeri atılıyoruz!.. Biz gece-gündüz, vatan için çalıştık!.. Hiç kimsenin malını gaspetmedik, yetim hakkı yemedik!” diyorlardı ya; al sana “vatansever”, al sana “yetimsever!”

Be adamlar; yaptığınız bu işin adı “vatana ihanet” değildir de, nedir?.. Siz,“devletin malı”nı bir anlamda gaspetmiş, kendi çıkarınız için kullanmışsınız!.. Bundan büyük “suç”, bundan büyük “hırsızlık” olur mu?..

Şu hâle bakın;

Hem “vatana ihanet” etmişler, hem de hâlâ “suçluların ensesindeydik”diyorlar!..

Belli!.. Belli!..

Emniyet’te “ense yapmışlar!”

TALİMAT ABİ’DEN!

Durun, daha bitmedi!..

Hani, bunlar; “Biz ne yaptıysak, amirlerimizin talimatı ile yaptık!”diyorlardı ya; işte o iddialarını “çürüten” bir “belge” daha!..

“Müfettiş”lerin yaptığı incelemelerin sonunda anlaşılmış ki; “Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü” gibi, son derece “hayatî ve kritik bir birim”de görev yapan “Paralelci polisler” kimden “talimat” alıyorlarmış, biliyor musunuz?..

Bir “öğretmen”den!.

Evet, evet, “Kod adı Mustafa” olan ve Şanlıurfa Siverek’te görev yapan bir“öğretmen”den!..

İşte, “Kod adı Mustafa” olan bu şahıs, “Muhabere Elektronik Şubesi’nde görevli polislerin Abi’si” imiş!.. Sık sık “ev toplantıları” yaparlar ve“Abi”leri, polislere dermiş ki;

l “KOM, Asayiş, TEM ve İstihbarat Şubelerinin başarısız olması için, Plaka Tanıma Sistemi’ndeki yetkinizi kimselere vermeyin!.. Bırakın suç sayısı artsın ve Hükümet başarısız görünsün!.. Görevden alınsanız bile fazla kafanıza takmayın!.. Çünkü bu iktidar gidecek ve sizler yeniden görevlerinize döneceksiniz!..

l Önümüzdeki seçimlerde, AK Parti’ye karşı, bölgede en güçlü aday kimse, onu destekleyin!.. Şanlıurfa’da HDP güçlü olduğuna göre; hem oyunuzu HDP’ye verin, hem de HDP’nin kazanması için çalışın!”

Vay “hain”ler vay!..

Daha ne yazayım;

İşte “ihanetin belgeleri” ortada!..

Ben sadece “Şanlıurfa’da olanları” yazdım... Allah bilir, “Türkiye’nin öteki vilâyetlerinde” neler oluyor?..

Bırakın “Müslümanlık” iddiasında bulunmalarını, “sıradan bir insan” bile, bu kadar “hain” olamaz!..

***********************************************************************************************

Bunların gözleri dönmüş, gözleri!.. Gel de gülme... Terör Devleti İsrail’in Başbakanı, Paris’teki “terörü protesto” yürüyüşünde!

Gerek “dergi”ye, gerek “market”e yönelik saldırılardan sonra, dün Paris’te,“terörü protesto” için “dev bir yürüyüş” yapıldı... Yürüyüşe; Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da aralarında bulunduğu 40-50 Devlet ve Hükümet Başkanı katıldı... Liderler, “kol kola” girerek, “teröre karşı omuz omuza”olduklarını gösterdiler.

Bu liderlerin arasında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da vardı ki, onun da kortejde yer alması; “mizah dergilerine kapak olacak, ironik bir anlam” ihtiva ediyordu!..

İsrail’in, bir “terör devleti” olduğunu geçtik... İsrail’in kuruluşunda “terörist faaliyetler” içinde bulunan insanların “devlet başkanlığı” yaptığı bir ülkedir İsrail!..

“Teröristlik”ten “Devlet Başkanlığı”na yükselmiş ve hâlâ da “Filistin’de soykırım” uygulayan bir İsrail’in; Paris’teki “teröre lânet” yürüyüşünde“Başbakan” olarak temsil edilmesi, “tam bir ironi” değil midir?.. Binyamin Netanyahu’nun dünkü yürüyüşte yer alması, hem “tenakuz”dur, hem de“büyük bir komedi”dir!..

Bir anlamda, “barış gösterisi” denilebilecek dünkü yürüyüşe, “PKK’lı militanlar” da katılmış, iyi mi?.. Şu hâle bakın; onbinlerce insanı katleden PKK gibi bir “terör örgütü” Paris’teki “barış gösterisi”nde!

Detaylarını daha sonra yazarız da, “bu iki fotoğraf” bana çok “ironik”geldi, yazmadan geçemedim!..

yeniakit